![]() |
Duyguların yağdığı günler gelmiştir… Çok sular akmıştır… Tabiat yumuşamıştır… Kuş sesleri yavaş yavaş doğadan çekilmiştir… Güzelliklerin bedeli ödenmiştir… Farklı cümleler kurma vaktidir… Aklına yakınlarda kapalı mekânda spor yapabileceği yer gelir… Hazan mevsimine geçilmese, her şey rutin devam eder… İnsan, hazanda gül açar… Nossrat Peseschkian der ki: İnsan, kendi iç hazinesini en çok zorlandığında bulur; tıpkı hazanda açan bir gül gibi…
İnsana kendisini hüzünle hatırlatan, içe dönüşüne vesile mevsim kendisini göstermiştir.
Yol kenarlarından ve gönül damarlarından sular akmıştır. Dönüp dolaşıp gözlerden de akmıştır.
Toprak ıslanmıştır. Ağaçlar ve hava nemlenmiştir. Üşümeyle merhamet artmıştır. Yardım etme isteği uyanmıştır.
Onların yerine yağmur damları ses vermiştir. Ah! O sevinç veren renkler ve canlılığın boya kalemleri değişmiştir. Yeşil, kahverengiye evrilmiştir. Mavi, griye çevrilmiştir.
Verilen ne varsa geri alındıkça, ağlaya ağlaya onlara veda edilmiştir.
Yeni bir şey gelmelidir. Bir şey, insanı toparlamalıdır. Bu durumuyla nasıl baş edebilir?
Ya da muhabbet edebileceği arkadaşlarını arar. İnancına sarılır ve dini vecibelerini arttırarak yapar. Kendisine yeni bir hedef koyar ve hedefine yönelik çalışmaya başlar.
Öyle ya, herhangi bir rahatsızlık hissetmese neden değişiklik yapsın? Düzenli geçen günlerine, neden bir şey eklesin?
Ortaya çıkaracaklarının tohumları, karanlıkta belirir. Zorlandıkça gelişir.
“Her kriz, insanın iç hazinelerini keşfetmesi için bir davettir.”