Siyasi Parti Enflasyonu: Tabela Devrinde Siyaset
Tuğrul Sarıtaş


Siyasetçi olmak bu kadar kolay mı?

Sormadan edemiyorum: Neden bu kadar çok parti kuruluyor? Seçimlere gerçekten girebilecekler mi? Bu kadar siyasi yapı içinde kim, kiminle ve ne için yarışacak?

Türkiye'de neredeyse her ay yeni bir parti kuruluyor. Kurulan partilerin çoğu, birkaç haber sitesinde isimlerini duyuruyor, ardından derin bir sessizliğe gömülüyorlar. Tabela partisi olmak deyimi, işte tam da bu partilere karşılık geliyor: Ne güçlü bir teşkilat yapıları var, ne de toplumda hissedilen bir karşılıkları.

ÇOK PARTİLİ HAYATA DÖNÜŞ

1945 yılında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) dışında Türkiye’de çok partili siyasal hayat, 1945 yılında Nuri Demirağ’ın kurduğu Millî Kalkınma Partisi ile başladı. Ardından 1946 seçimleriyle birlikte çok partili sisteme geçilmiş oldu. Ancak Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (1924) ve Serbest Cumhuriyet Fırkası (1930) gibi erken dönem girişimlerin ömürleri ne yazık ki oldukça kısa sürdü.

Bugün geldiğimiz noktada, siyasi partiler neredeyse bir hobi alanı gibi algılanıyor. Dilekçenizi verin, bir tüzük oluşturun, birkaç kurucu isimle İçişleri Bakanlığı’na başvurun ve "parti" oluyorsunuz. Oysa siyasetin öznesi halktır, sorumluluğu ise devasa bir vicdan ve vizyon gerektirir.

SEÇİME GİRMEK O KADAR KOLAY DEĞİL

Siyasi Partiler Kanunu’na göre bir partinin seçimlere girebilmesi için 41 ilde teşkilatlanmış olması ve büyük kongresini yapmış bulunması şart. Bu, oy verme gününden en az altı ay önce tamamlanmalı.

Ancak bu şartı sağlayan parti sayısı, toplam sayının oldukça altında. 2025 yılı itibarıyla 183 siyasi parti bulunsa da, yalnızca 38’i seçim yeterliliğine sahip. Kalanların çoğu ne kongre yapabiliyor ne de teşkilat kurabiliyor.

SİYASETİN CİDDİYETİ NEREDE?

Bugün Türkiye'de siyasete atılmak isteyen birinin önünde ciddi bir engel yok. Ancak siyaset, bir kamu hizmetidir. Bir ülkenin kaderi, iyi ya da kötü bu insanlar tarafından çiziliyor. Bu nedenle "kolay yoldan siyasetçilik" meselesi, sadece ciddiyetsiz bir tabloyu değil, aynı zamanda demokratik sistemin aşınmasını da işaret ediyor.

TÜZEL KİŞİLİĞİN SONU: PARTİLERİN DAĞILMASI

Siyasi partilerin birçoğu sessizce kurulup sessizce yok oluyor. Bazılarının ise yargı kararıyla tüzel kişilikleri sona erdiriliyor. Siyasi Partiler Kanunu bu konuda yeterince açık değil. Bu sebeple, partilerin dağılma süreçlerinde Dernekler Kanunu ve Medeni Kanun devreye giriyor. Anayasa Mahkemesi içtihatlarına bakıldığında, kanunda bu alanda ciddi bir reform ihtiyacı olduğu açıkça görülüyor.

SONUÇ OLARAK:

Siyasi partiler demokrasinin yapı taşlarıdır; ama taş yığını hâline gelmiş bir sistem, ancak enkaz üretir. Bugün Türkiye’de siyasetin kalabalıklığı, zenginlikten çok kafa karışıklığı yaratıyor.

Öyle görünüyor ki biz artık "parti kuranlar" ülkesi hâline geldik; ama "siyaset üretenler" hâline ne zaman geleceğiz, işte asıl soru bu…



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/siyasi-parti-enflasyonu-tabela-devrinde-siyaset/8014