Güneş gözlüğünü arayan, AYI
Cengiz Altınsoy

 

Ayının en büyük özelliği bencil olmasıdır. Ayı, önce kendisi yemeğini yer sonra yavrusuna yedirir. Diğer hayvanlar önce kendi yavrusuna yedirir, sonra kendi yer.

Bu Ayı'nın güneş gözlüğü Amerikan malıdır. Çantası bir daire parası eder yani markadır, cep telefonu Amerikan malıdır, Arabası lüks markadır ve yabancıdır. Konuşurken, Amerikan düşmanı zannedersiniz, milliyetçi ve devletçi gibi konuşur.

Amerika'nın çıkarları için çalıştığı o kadar bellidir ki!

İnsanları aptal zanneder, bilmediği şey ise..

Köprüyü geçene kadar ayı' ya dayı de, diye bize öğrettiler...

Güneş gözlüklü dayı, köprüyü geçtin haberin olsun...

Bir de beni arayıp, sana gelicem kahvaltı yapalım diyorsun.

Gelme, Güneş yok burada, her yer karanlık, bir nur o mevki....

***

Şiirle devam edelim...

 

AŞKINDIR BENİM MABEDİM

Yâr kokun sinmiş ilime

Ciğerlerim Bayram etti

Aldım sazımı elime 

Aşk beste beste söyletti

 

Cemâlin ufkuma doğar

Hayal mi düş mü gördüğüm?

Sevmek sır olmakmış meğer

Gecem gündüzüm kördüğüm 

 

Bu nasıl bir sevda imiş

İçerimde mekân kuran

Gönül sevince erermiş

Öğretti aşkı bulduran

 

Huzuru tattım özümde 

İşte cennet budur dedim

Dünya zerre yok gözümde 

Aşkındır benim mabedim

 

Yazan:Hazal Balat 

***

Farklı bir şiirle devam edelim...

Orenda

Orenda! Hilkat-imi ezelden,

Saudadesin, beyhudesin,

Aşk-ın muhakemesinde

Ceberut bir gümansın Orenda.

Orenda! Bu ne mütena?

Bu ne ayn-ür rıza?

Bu ne şad-ı vefa.

Orenda! Şems misin?

Yoksa mah mı?

Şah mısın yoksa mat mı?

Söylesene Orenda!

Rukye-i azama da divan mısın?

Tezahüre ayan mısın?

Orenda! Sen…

Cennet-i âlâda bir melaikesin.

YAZAR/ŞAİR: Selma Sultan Akmelek

 

Orenda Türkçesi:

Orenda! Yaradılışımdan beri,
Özlemsin, boşluğumsun,
Aşkın mahkemesinde acımasız, 

Suskun bir zanlısın.
Orenda! Kusuru görünmeyensin,

Özenlisin, sevincime vefasın.
Orenda! Şems misin?
Yoksa Mah mı?
Şah mısın yoksa mat mı?
Söylesene Orenda!
Yüksek makamda beliren,
Cennet Meleği misin?

***

Meral Yıldırım'ın güzel bir şiiri ile devam edelim:

Sustum, çünkü söz acıya yenildi 

Bir çocuk düşünde toprağa serildi

Gökyüzü kan rengine bürünüp delindi 

İnsan insanlığını sığ bir mezarda terk etti

 

Bir kurşun bir kalbe susmayı öğretti 

Merhamet yitik bir masalı yönetti

Taşlar bile gözyaşlarıyla dile geldi

Zaman kendi kalbini de tüketti 

 

Güller açmaz artık kokuları kırılmış 

Toprak aldıklarıyla feryatlara sarılmış 

Bir anne gözünde dünya daralmış 

Vicdanlar susunca gökler kararmış 

 

Ne ağıt dinledi savaş ne de dua duydu

Bir şafak bin yasla içimizde uyudu

Ölümler coğrafyası çoktan kurudu

Barış bir masal umudun sonuydu

Meral Yıldırım 

***

ÇIĞ

Ruhumu nehire yakıştıran,

Ömrümü bir sırra sıkıştıran,

Gece, gündüz secdeye beni yakıştıran,

Saatleri dualarla buluşturan,

Sen değil misin ?

Ezelin tanışıklığına, ebedi şahit tutan

Gönlüme her görüşte yeniden ışık tutan,

Aşkı kalbime yakıştıran,

Kendine beni karıştıran,

Sen değil misin ?

Ruhumu bakınca yatıştıran,

Kalbini nehirlere karıştıran,

Kahkahalarla ömrü buruşturan

Kalbine beni yakıştıran,

Sen değil misin ?

Özüme çağrı düşüren,

Ömrüme çığ gibi düşen,

Dermana dert diye küsen,

Zamana beni yenik düşüren,

Sen değil misin ?

Beni sırra seçen,

Aşkınla kendinden geçen,

Geceleri gündüze seçen

Bu da gelir geçer diyen,

Sen değil misin ?

Özüne katıp beni, gönlüne serpiştiren,

Sessizliğimde dünyaya işittiren,

Ruhunu gözlerimde eşitleyen.

Hasretine beni yenik düşüren,

Sen değil misin ?

Yazan: Ayşegül Topaç



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/gunes-gozlugunu-arayan-ayi/8010