BİR SANİYESİNE BİLE HÜKMEDEMEDİĞİMİZ BİR HAYAT İÇİN, BU KADAR FIRILDAK OLMAYA GEREK YOKTUR!
Haktan Kerem Ural

Tarihin yükünü en çok taşıyanlar, onu omuzlamaya layık olanlardır. O yük, yalnızca bilgiyle değil, ahlakla, vicdanla ve adalet duygusuyla taşınır. Ne var ki bugün karşımıza çıkan manzara, bu hakikatin tam zıddı bir durumdur: Bazıları bilmediği tarihi çarpıtmakla kalmıyor, üstelik o tarihin en tertemiz isimlerine çamur atarak kendi karanlık geçmişini unutturmaya çalışıyor. Son günlerde ekran başında, elinde bayat bir tezle karşımıza çıkan Doğu Perinçek’in, 2 Temmuz 1993’te yaşanan ve Cumhuriyet tarihimizin en kara günlerinden biri olan Madımak faciası üzerinden, hiçbir ilgisi bulunmayan Büyük Birlik Partisi’ni ve onun şehit kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nu hedef alması, bu ayıplar zincirine eklenmiş yeni ve utanç verici bir halkadır.

Madımak’ta yaşananlar, bir insanlık suçudur. 33 aydının, 2 otel çalışanının ve 2 göstericinin can verdiği o yangın, bu ülkenin vicdanında derin bir yara olarak kalmıştır. Ancak 31 yıl sonra hâlâ o acının üzerinden ucuz siyaset yapmak, yalnızca ölenlerin hatırasına değil, hayatta kalanların hafızasına da ihanettir. Daha da kötüsü, o gün insanları alevlerin içinden kurtaranları, bugün alevin müsebbibi gibi göstermeye kalkmaktır.

Facianın yaşandığı tarihten yalnızca 6 ay önce kurulmuş olan Büyük Birlik Partisi’ne ve onun kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu’na bu elim olayın sorumluluğunu yüklemeye çalışmak; iftiranın bile sınırlarını aşan bir şuursuzluktur. Çünkü gerçek apaçık ortadadır: O gün Madımak Oteli’nde mahsur kalan 36 kişi, Büyük Birlik Partisi’nin Sivas İl Başkanlığı tarafından binaya alınarak kurtarılmış, güvenlik güçleri kontrolü sağlayana kadar orada misafir edilmiştir. Bu sadece bir iddia değil, o gün yaşananların canlı tanıklarıyla, belgeleriyle sabit gerçeğidir. Kaldı ki aradan geçen 30 yılı aşkın sürede açılan tüm soruşturmalarda, hakkında herhangi bir işlem yapılmış, yargılanmış ya da ceza almış tek bir Büyük Birlik Partisi mensubu dahi yoktur.

Doğu Perinçek’in siyaset geçmişine bakıldığında; hangi dönem, hangi ittifak, hangi zıt kutupla iş tuttuğu net şekilde görülebilir. Bugün kalkıp, yıllarını milletin birliğine, Anadolu’nun irfanına, şehit kanıyla sulanmış toprakların bütünlüğüne adamış Muhsin Yazıcıoğlu’na iftira atmak; sadece siyasi ahlaksızlık değil, aynı zamanda kişisel bir çöküştür. Çünkü Muhsin Yazıcıoğlu; karanlıktan, şiddetten ve nefretten beslenen değil; hakkaniyetten, adaletten ve kardeşlikten beslenen bir siyasetçiydi. “Bir elinde Kur’an, bir elinde bayrak” taşıyan bu adamın, ömrü boyunca teröre, linçe, provokasyona geçit vermeyen duruşu, sadece sevenlerinin değil, rakiplerinin de saygısını kazanmıştır. Bugün onu hedef alanların bu saygıyı bırakın kazanmayı, anlaması dahi mümkün değildir.

Büyük Birlik Partisi, kurulduğu günden bu yana milletin birliğini, devletin bekasını, toplumsal barışı ve inanç özgürlüğünü esas almış bir siyasi harekettir. Bu çizgiye sahip bir yapının, Madımak gibi bir faciayla ilişkilendirilmesi; ya tarih bilmezliktir ya da açık bir kötü niyettir. Bu millet, yıllar geçse de kimin yangından insan kurtardığını, kimin o yangına benzin dökmeye çalıştığını unutmamıştır.

Tarihin, doğruyla yanlışı ayırmak gibi bir huyu vardır. Er ya da geç, hak yerini bulur. Bugün Muhsin Yazıcıoğlu’nun adını karalamaya çalışanların geçmişi, devlet kayıtlarında, arşivlerde ve milletin vicdanında saklıdır. O yüzden bu itham, hedef alınanlara değil, atanlara zarar verir. Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz. Çünkü hakikatin tanıkları vardır. Çünkü milletin hafızası, seçici olduğu kadar affedici değildir.

Eğer birileri Madımak’ın acısı üzerinden bir hesaplaşma başlatmak istiyorsa, önce kendi geçmişindeki istihbarat gölgelerine, darbe güzellemelerine, marjinal örgüt iş birliklerine bakmalıdır. Zira hakikat oradadır. Hakikat; o gün elinde sopayla sokağa inenlerde değil, insanların canını kurtarmaya çalışan vicdanlı adamlardadır. Bugün söylenen yalanlar, yarın yargı önünde cevabını bulacaktır. Ancak tarih, şimdiden hükmünü vermiştir: Muhsin Yazıcıoğlu, bu milletin alnı açık evladıdır. Onun adını karalamaya çalışanlarsa, milletin vicdanında çoktan mahkûm olmuştur.



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/bir-saniyesine-bile-hukmedemedigimiz-bir-hayat-icin-bu-kadar-firildak-olmaya-gerek-yoktur/7984