![]() |
Ne kadar da kolay karıştırıyoruz bazı şeyleri. Oysa her kavram, kendi iç sesiyle anlam bulur. Her erdem, ÇARPITILDIĞINDA bir zayıflık gibi gösterilir. Güzel olanın karanlıkta kalması, çoğu zaman onun gösterişsizliğindendir. Biz görmemeyi seçtiğimizde, hakikat orada durmaya devam eder ama üzerini başka kelimelerle örteriz. ÇÜNKÜ HIZLI TANIMLAMAK, DERİNLEMESİNE DÜŞÜNMEKTEN KOLAYDIR. Bugün bir insan samimi olduğunda, ona hemen ulaşıp onu her an müsait sanıyoruz. Kavramlar birbirine karışıyor. Toplum olarak uzun süredir tanımı net olmayan kelimelerin içinde yaşıyoruz. Cesur olanla saygısızı, hoşgörülü olanla kararsızı, çalışkanla hırslıyı karıştırıyoruz mesela. Bir insan sabırlıysa, bu onun sessiz bir bilge olduğuna işaret edebilir. Zaman, belki de kelimeleri yeniden inşa etme zamanı. Çünkü karıştırılan her kavram, bir insanın yanlış anlaşılmasına; Kelimeleri yerli yerine koyduğumuzda, belki de en çok kendimizi yeniden bulacağız. Işığınız kelimelere yansısın, içtenlikle…
Samimiyeti, haddinden fazla ulaşılabilir olmakla.
Mütevazılığı, özgüven eksikliğiyle.
Sessizliği, yetersizlikle.
İyi niyeti, saflıkla.
Ve sabrı, boyun eğmekle…
Mütevazı biriyle karşılaştığımızda, onun kolay yönlendirilebilir olduğunu varsayıyoruz.
Nazik olanı içten değilmiş gibi değerlendiriyoruz.
Soranı kuşkucu, susanı zayıf, bekleyeni güçsüz, inananı kandırılabilir sayıyoruz.
Zihinler netlikten uzaklaşıyor.
Ve en kötüsü:
Gerçek değerlere karşı bir mesafe oluşuyor.
Oysa her kavram, ait olduğu anlamla var olur. Onun sınırlarını bulanıklaştırdığımızda, hakikati de kaybediyoruz.
Bir kişi nazikse, içindeki nezaketi taşımayı seçtiği için o dili kullanıyordur, korktuğu için değil.
Ve biri içtense, bu onun kalabalıklar içinde kendini koruyabilmiş bir ruh taşıdığı anlamına gelir.
Her kavramı kendi ışığında tanıma.
Gölgeyle gerçeği ayırma zamanı.
İçimizi yeniden kavramlarla yıkama zamanı.
ve YANLIŞ ANLAŞILAN HER İNSAN, BİR DUYGUNUN EKSİLMESİNE sebep olur.
Oysa dünya, eksilen duygularla değil; doğru anlaşılmış, yerli yerinde kavramlarla iyileşir.