Çünkü Süleyman Soylu sadece 600 vekilden biri değil. Süleyman Soylu sadece olası makamlara aday bir AK Partili siyasetçi değil.

Soylu herhangi bir siyasetçiyi tarif edebilecek bu ve benzeri nitelemelerden daha fazlası.

Çünkü Süleyman Soylu denince bu ülkenin en zor dönemlerinden birinde en uzun süre İçişleri Bakanı olarak görev yapmış ve görev süresi boyunca “yapılamaz” denen şeyleri başarmış bir figür karşımıza geliyor.

Çünkü; on binlerce insanımızın hayatına, milyarlarca dolar ekonomik kayba, koskoca bir ülkenin enerjisine, geleceğine ket vurmuş, adeta geçmişini, bu gününü, geleceğini ipotek altına almış, bu ülkenin 40 yılına mal olmuş PKK terörünü bitiren adamdan bahsediyoruz.  

Çünkü; coğrafyası nedeniyle küresel uyuşturucu trafiğinin geçiş güzergahı olan bir ülkede sokak satıcısından baronuna, kullanıcısına kadar uyuşturucuya bulaşan herkesle amansız bir savaş başlatarak o savaşı kazanıp uyuşturucunun rotasını değiştiren bir adamdan bahsediyoruz. Çünkü; sokak çetelerinden evden hırsızlık olaylarına asayişin her bir başlığında Türkiye’yi emin belde yapmış bir adamdan bahsediyoruz. Çünkü; dünyada eşi görülmemiş bir göç baskısına maruz kalmamıza, benzeri olmayan bir göçmen nüfusu barındırmamıza rağmen bu devasa dalgayı tüm dünyaya parmak ısırtacak bir titizlikle yönetip bu devasa dalganın ülkenin kamu otoritesini de toplumsal huzurunu da yutmasına izin vermeyen bir adamdan bahsediyoruz.

Çünkü; orman yangınlarından sel baskınlarına heyelanlardan depremlere Türkiye’nin tarihinin en ağır afetsellik dönemlerinin yaşandığı bir dönemde her yere yetişip kimseyi mağdur etmeyerek “Nerede bu devlet?” sorusunu tedavülden kaldıran bir adamdan bahsediyoruz.

İçişleri Bakanı olarak görev alanındaki tüm bu her biri hayati önemdeki işe koşarken arenaya atılıp etlerinin lime lime doğranmasını bekleyenlere, düşmanlarının ya da suret-i haktan gözüküp kuyusunu kazan sözde dostlarının her türlü hançerleme girişimlerine inat ayakta dimdik duruşuyla daha da büyüyen bir adamdan bahsediyoruz.

Yukarıda sadece birkaç başlıkta anlattığım, çok daha fazlası olan işlerin ve Erdoğan’ın her şeye rağmen kazanmasının ana nüvelerinden biri olan, Fatih Altaylı gibi kendisinden haz etmeyen hasımlarının bile dün
"Ak Parti bugün hala iktidarda ise bunda Süleyman Soylu’nun payının büyük olduğunu kimse inkar edemez. " diye tanımladığı siyasetçiden söz ediyorum.

Zaman zaman üslup sorunu olsa da, başarı çıtasını zıplamakla aşılmayacak kadar yukarıya koyan bir siyasetçiye bu kadar uzun girizgah yapmamın nedeni, İçişleri Bakanı ve İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu'nun bugün Bakanlığa veda edecek olması.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile birlikte aldıkları ortak kararla, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bakanlığı bugün sona eriyor.

Bu kadar net yazmamın birden fazla somut nedeni var.
Süleyman Soylu uzun süredir sadece yakın çevresine değil, televizyonlarda da dinlenmek istediğini açık açık dile getiriyordu.

Son örneği 28 Mayıs seçiminden hemen önce Habertürk TV'de Mehmet Akif Ersoy'un programında "Sorumluluklarımı artık başka bir arkadaşa bırakmak istiyorum" şeklinde dile getirmişti.

Soylu, dün Ankara Çankaya'da bulunan İçişleri Bakanlığı konutundan ayrıldı ve geceyi ailesiyle birlikte Ankara'da bir otelde geçirdi.

Dün Soylu'nun görevden ayrılacağının başka bir kanıtı da İçişleri Bakanlığı'ndaki mesai arkadaşlarına "Eşyalarınızı toplayın!" talimatı vermesi oldu.

Ve kendi makam odasını topladı.
Tüm bu gelişmeleri "acaba bir ihtiyat hazırlığı mı?" diye düşünürken, üst düzey bir polis müdürü aradı.

+ Bakan Bey görevini bırakıyor.
- Konuşuluyor ama kesin mi?
+Evet, kesin.

- Kesinliğin belgesi var mı?
+Var. Korumalarının çoğunu görev yerlerine göndererek azalttı. Hatta, mevcut koruma sayısını, bir çok eski bakandan daha az hale getirdi.

Soylu'nun görevinden ayrılmasıyle birlikte, "MHP kontenjanı" yakıştırması da böylece tarih olacak!
Güle güle git!
Güle güle gel Soylu!