İşte Erdoğan'ın SKM'den ilk ve tek fotoğrafı! Kılıçdaroğlu-Okuyan vakasının perde arkası!
Talat Atilla

Toprağın altı-üstü ne fark eder?

Ölüyoruz!
Çocuğunu, kardeşini, eşini kaybeden yaşıyor mu?
Hepimiz ölüyoruz !
Ölmekle kalmayıp öldürüyoruz!
Filmi başa sarıp yeniden ölüyoruz!
'Kader buymuş, böyleymiş alın yazım'
ne demek Allah aşkına?

Hz.Ömer, Şam yolundayken şehirde veba salgını başladığı haberini alır. Ve dönmeye karar verir. Ordularının kumandanı Ebu Ubeyde, Hz. Ömer’e sorar:
- Ya Ömer, Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?
Hz.Ömer cevap verir:
+ Evet, Allah’ın bu kaderinden Allah’ın başka bir kaderine kaçıyoruz!

Demirden, betondan çalanın suçunu açık kanıtlara rağmen Allah'a yüklemek nasıl bir vicdansızlık?
Felaketlerin faili olarak Allah'a iftira atmak !
Bu şuursuzluğu tarihe geçmiş zalim karekterler bile yapmadı!
Allah'a inanıyorsun da, indirdiği kitabına niye inanmıyorsun arkadaş?


(şura suresi- ayet 30)
"Başınıza gelen her musibet, sizin ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. " demiyor mu Allah?
Düşünecek bir başın, iyi şeyler yapacak elin de mi yok?
Sefilliklerine niye Allah'ı ortak etmeye çalışıyorsun?
Yoksa bunları yaparak aslında insanları dinden soğutmak için özel bir çalışma mı yapıyorsunuz?
Depremi teğet geçen her yazım, depremde vefat edenlere ihanet gibi geliyor!
İçimden ne siyaset, ne hayatla ilgili hiçbir şey yazmak gelmiyor.
Bu oyunun hiç bir yerinde yokuz ama tüm uçurumlar önümüze geliyor.
Düşüyoruz artık.
Madem kaçacak yerimiz  yok!
Mecburen hayata, hayatın içindeki siyasete girelim...

20 yılın artı-eksi mazisine rağmen ciddiye alınacak hiç bir araştırma şirketi, "İktidar kesin gidiyor!" diyemiyor.

Yakın zamanda yaşanmış bir örnek vereyim size.
Tanıdığım bir arkadaşım cebinden para harcayarak başta çadır, battaniye ve gıda olmak üzere 60- 70 kişilik kalabalığın ihtiyaçlarını karşıladı.
Akşam vakti depremzedelerle çaylı sohbet ederken tanıdığım kişi ile depremzedeler arasında şu diyalog yaşanıyor.
- İktidar biraz daha erken davransaydı, daha iyi olacaktı!
+ Ne demek istiyorsunuz?
- Biraz geciktiler sanki!
+ İktidar gecikmez, al çadırlarını defol buradan!

Velhasıl iktidar gider-gitmez o ayrı bir değerlendirme ama son deprem faciasını başka bir hükümet yaşasaydı, panik atak geçirerek havlu atabilirdi! Hayır, atmadılar...

Depremin tozlarını ceketlerinin üzerinden silkeleyerek "Bu da geçer yahu!" diyen bir iktidar direnci var.

Ağır depremin etkisinin seçim sonuçlarına negatif etki etme endişesiyle bir ara bocalasalar da seçimleri zamanında yapmaya karar verdileri anlaşılıyor.

Erdoğan'ın SKM'ları (Seçim Koordinasyon Merkezleri) açma talimatını yazmıştım.
Her bölgede merkez ve merkezle koordineli ofisler tutuldu.

Ana pankartlar hazırlandı.

Seçimin ARGE işini yürüten SKM'nin genel merkezi Ankara Çankaya'da faaliyete girdi.

İktidar, Çukurambar'da çok katlı bir binanın en üst katını önümüzdeki seçimin beyni olarak hazırladı.
Ve ilk ziyaretçisi de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan oldu.

Seçim Koordinasyon Merkezi'nde brifing aldıktan sonra merkezin alt katına inen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Turktime'ın editörlerinden Hilal Büyükkaya görüntüledi.

Bu fotoğraf bir yönüyle de seçimin vaktinde yapılacağının belgesi gibi.

KILIÇDAROĞLU- YAŞAR OKUYAN GÖRÜŞMESİNİN PERDE ARKASI

Yaşar Okuyan'ın twitter hesabından sanki hiç bir şey olmamış gibi Kılıçdaroğlu ile görüşme fotoğraflarını yayınlaması İyi Parti'yi çok kızdırdı.

Kızmakta haklıydılar!

Okuyan, sanki "Eğer Meral Akşener masayı dağıtırsa elimde belgeler var onu sokağa çıkarmam" sözlerini  söylememiş gibi bir de subliminal mesajla, elinde dosya, yüzünde tebessüm, CHP lideri ile pozlar verdiği fotoğrafları yayınladı.

Oysa ne verdiği o tarih doğruydu, ne de görüşmenin içeriği.

Kılıçdaroğlu'nun Yaşar Okuyan'ı "İstifa et!" diye çağırdığı görüşmeyi, sanki Kılıçdaroğlu Yaşar Okuyan'ın Meral Akşener'e yönelik çirkin ithamlarını onaylıyor gibi sundu Yaşar Bey.
Bunca yıl bir şekilde elde ettiği kariyerini tarumar etti.

Okuyan, fotoğrafları paylaştıktan sonra İyi Parti kalkınma politikaları başkanı Ümit Özlale'den tepkili bir açıklama geldi.

Bu tepki yerindeydi ama herkes "İyi Parti'nin bir sözcüsü yok muydu? " diye etrafa bakındı!
İyi Parti sözcüsü Prof.Dr.Kürşat Zorlu dururken, Ümit Beyin topa girmesi gereksiz bir rol kapmaydı.
Kılıçdaroğlu'nun Okuyan'ın istifasını aldığını duyurduktan kısa bir süre sonra CHP resmi açıklamayla "Yaşar Okuyan'ın parti ile ilişkisi kesilmiştir " dedi. CHP krizleri çözmede sürekli geç kalıyor.

Özellikle İyi Parti ile olan krizlerde CHP, gerekli hız ve pratik çözümler neden üretemiyor?

Kriz merkezi mi yok?

Kriz merkezinde kriz mi var?

YETMEZ AMA EVET!

Bir süredir müstakil "deprem lise ve fakültesi' kurulmalı önerimi Hürriyet yazarı Yalçın Bayer'den

Tv100 Ankara Temsilcisi Deniz Gürel'e kadar bazı meslektaşlarım köşe ve ekranlarına taşıdılar.
Kendilerine teşekkür ederim.

Aralarında tanıdık, tanımadık, arkadaş, dostlarımın da olduğu gazetecilerden omuz vermelerini tekrar rica ediyorum.

Uğur Dündar'dan.
Yılmaz Özdil'e...
Ertuğrul Özkök'ten.
Akif Beki'ye...
Barış Pehlivan'dan.
Hadi Özışık'a...
Engin Ardıç'dan.
Ali Karahasanoğlu'na...
Saygı Öztürk'den.
Murat Kelkitlioğlu'na...
Zafer Şahin'den.
Fuat Uğur'a...
Soner Yalçın'dan.
Deniz Zeyrek'e.
Tamer Korkmaz'dan.
Nedim Şener'e...
İbrahim Kiras'dan.
Ahmet Taşgetiren'e.
Mehmet Barlas'dan.
Elif Çakır'a...
Fehmi Koru'dan.
Yusuf Ziya Cömert'e...
Abdülkadir Selvi'den.
Kübra Par'a...
Aytunç Erkin'den.
Hilmi Daşdemir'e...
Haşmet Babaoğlu'ndan.
Melih Altınok'a...
Necati Doğru'dan.
Rahmi Turan'a...
Emin Çölaşan'dan.
Hande Fırat'a...
İsmet Özçelik'den.
Yavuz Donat'a...
Mehmet Ocaktan'dan.
Fatih Altaylı'ya...
Emre Kongar'dan.
Yusuf Kaplan'a...
Oray Eğin'den.
Yalçın Bayer'e...
Halime Kökçe'den.
Ali Sirmen'e...
Sedat Ergin'den.
Sedat Turgut'a...

TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/iste-erdogan-in-skm-den-ilk-ve-tek-fotografi-kilicdaroglu-okuyan-vakasinin-perde-arkasi/7213