![]() |
Kentlerin ruhları farklıdır.
Suskun bir şehirdir Ankara. Konuşmaz... * * * * Ankara direnişin baş şehridir. Ankara Türk Ocağı Tiyatrosu açılışında Atatürk'ün "Efendiler; hepiniz milletvekili olabilirsiniz. Bakan olabilirsiniz, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatçı olamazsınız.” dediği yerdir... Masumdur Ankara. * * * * "Eyy Dünya buradayım! " diye ahaliye meydan okuyan muhteşem denizine rağmen. * * * * Ege'nin başkenti İzmir maalesef sadece uzaktan güzel. Endam... Boynuna dolamak istediğin harika kordonu... * * * * Şu pazar gününde... Hoş görülerine sığınarak... Tayyip Erdoğan... Fuat Oktay... Devlet Bahçeli... Kemal Kılıçdaroğlu... Meral Akşener.. Süleyman Soylu.. Gültekin Uysal... İlhan Kesici.. Bülent Kuşoğlu.. Aytun Çıray.. Mansur Yavaş... Mustafa Destici.. Pervin Buldan.. Selahattin Demirtaş... Özlem Çercioglu... Uğur Dündar... Emin Çölaşan... Doğan Şentürk... Nejat Gülseven.. Kenan Tekdağ... Fatih Altaylı.. Ertuğrul Özkök.. Ayşe Sucu... Fehmi Koru... Tamer Korkmaz... Hadi Özışık... Ajda Pekkan...
İstanbul bas bas bağırır.
Susmaz...
İki şehirin sosyolojisini
ruh notalarına ayırsak...
Ankara'yı Orhan Gencebay.
İstanbul'u Ferdi Tayfur temsil ederdi.
Ferdi Tayfur bağırarak.
Orhan Gencebay susararak konuşurdu...
Tayfur'a daha 'Nasılsın?" demeden.
"Mutluluğuuu bilirsin, mutsuzluğuuu bana soooorrr."
Gencebay'a 'İyi misin kardeş' desek.
"Anlaataamammkiii.."
Tayfur'a, 'Daha yavaş söylesen! ' dense.
"Kar yağsınnn baaaaşınaa... Baharrr günündeee..." bedduasıyla bağırmaya başlardı.
Orhan Gencebay, toplumun kaderci kesimine Allah'tan "Bir teselli..." isterken.
Tayfur ve Müslüm Gürses kurulu düzene protest bir tavırla "İtirazım var! " dediler.
Bu yaklaşımla, seküler otoriteye omuz attılarını düşünüyorum.
Bağımsızlık.
Özgürlük.
Ciddiyet.
Bir çoban ateşi.
Kefen parasını milli mücadeleye bağışlayan Müftü Rifat Börekçi.
Kuru soğukta, paltosuz.
Tacettin Dergahında Mehmet Akif'in
“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak...” diye seslendiği, çelik kalenin adıdır Ankara.
Top sesleri Polatlı'dan duyulurken "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır ve o satıh tüm vatandır” diyen Atatürk'ün ruhen doğduğu kentin adıdır Ankara.
Biraz puslu, biraz ağır 'abi'dir ama iyi kalplidir.
Siyasetçi- gazetecilerin yanına zinhar uğramamak şartıyla.
Sizi feriştahından korur, kimselere vermez...
İstanbul biraz kalleştir...
Daha giriş tabelasından şehire bismillah, papucunuzun yarısı değdiği an..
Koca kent vezüv yanardağı gibi üzerinize üzerinize akar...
Turgut Uyar'ın "Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum. Tuttukça güçleniyorum, kalabalık oluyorum..." duygusallığında size güzel ilhamlar fısıldasa da...
Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Ve öylesine kalabalık ki yalnızlığımız ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz..."
sözlerindeki gibidir.
Şehir kalabalık, insanlar yalnızdır...
(* "Seni uzaktan sevmekkkk. Aşkların enn güzeliii.." sözlerinin yazarı Yaşar Güvenir İzmir'lidir! )
Cilve..
Şıkır şıkırlık...
Kaş, göz...
Güzellik...
Huzur...
Her türlü gideri olan şahane bir kızın profil fotoğrafı gibi dursa da.
Randevu yerine geldiğinde...
Fotoshoplu...
Sürmüş sürüştürmüş...
Peruklu...
Ruju taşmış...
Gözünde çapak...
Boyası akmış bir kokona gibidir İzmir...
Gevreği...
Boyozu...
Çiğdem sesleri...
Ucu bucağı gözükmeyen muhteşem denizi bile kurtarmıyor.
Aynı evde kalmış kız gibi...
Eyyy İzmir!
Sevginin saf kristaliyken.
Bir sonbahar kadar yalnız.
Nasıl kırdırdın kır çiçeklerini?
İtalyanların sevdiğim parçası
"Güney Milan’ın İncisi."
('Lei la perla di Milano Sud')
sözlerindeki gibi bir inciyken...
Nasıl harap ettiler seni böyle?
Depremin içimize attığı "kor'a bir damla su atmak.
Minik bir tebessüm uyandırmak için. Kimisiyle tanıdık, kimiyle arkadaş, bazılarıyla dost olduğum siyasetçi, gazeteci ve sanatçıları sosyolojik olarak tanımlayan bir albüm hazırladım...
"Seninle başım dertte..."
"Tanrıdan diledim bu kadar dilek!"
"Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar!"
"Bak postacı geliyor! "
"Kara Tren Gecikir"
"Uzaktan görenler mesut sanıyor!"
"Geleceğim bir gün"
"Bekledim de gelmedin! "
"Görüp de bilmeyen deli sanıyor,
bilmezler dermansız yaram kanıyor"
"Yıllardır soruyorum bu soruyu kendime 'allahım bu dünyaya ben niye geldim'.. "
"Vefasızsın sen, insafsızsın sen zalim! "
"Bak halime arkadaş, yaşarken ölmüşüm ben, belki çare var ama beni nereden bulacak ? "
"Dertler derya olmuş, bende bir sandal. Devrilip batmışım, boğulmuşum ben.."
"Kendim ettim, kendim buldum. Gül gibi sararıp soldum. Eyvahhh...
Eyvahhh..."
"Savaş, gözün kör olsun! "
"Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem...
Bütün zalim olanları sen affetsen ben affetmem..."
Yılmaz Özdil...
"Affetmezsen affetme!"
"İtirazım var yalan dolana"
"Gitme, sana muhtacım.."
İsmail Küçükkaya...
"Aldanma cocuksu, mahzun yüzüne
mutlaka terkedip gidecek bir gün.. "
Sedat Bozkurt..
"Ayağıma prangalar taktılar
gözlerimi dağladılaar yaktılar
iki koldan bir alnımdan çaktılar
çarmıha gerdiler beni!..."
"Yaranamadım!"
"Durdurun dünyayı başım dönüyor. Benim bu dertlere ne borcum var ki ; tuttu yakamı bırakmıyor!"
"Deli deli, gönlüm deli! "
"Ah o eski günler!"
"Feryada gücüm yok!"
"Ne sevenim var ne soranım var
öyle yalnızım ki...
Çilesiz günüm yok dert ararsan çok
öyle dertliyim ki.."
"Yakarsa dünyayı garipler yakar! "
"Ne zaman bitecek tanrım bu azap
yarını olmayan günlere kaldım! "
"Yaşa, varol Mezopotamya! "
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!