'Başıma bir şey gelirse!' mektuplarını okuyalım! Kim kazanır ve Kesici!
Talat Atilla

Terörün alevli olduğu yıllarda PKK sadece silahı değil, psikolojik argümanları da sıkça kullanırdı.

Mesela terörle mücadele eden güvenlik güçlerinin moralini bozmak, kendi sosyolojik tabanını kuvvetlendirmek için etki alanında olan yerel radyolara, Songül Karlı'nın meşhur ettiği "Başına bir hal gelirse, dağlara gel dağlara!.. " şarkısını istek parça olarak çaldırır...
Güvenlik güçleri de aynı yerel radyolardan başka bir parçayla terör örgütü PKK'ya sert yanıt verirdi! 

"Dağlar seni delik deşik ederim!.. "

Velhasıl Güneydoğu radyoları yılarca ardı ardına her gün onlarca kez çalınan bu iki parçayı bölgedeki vatandaşlarımıza atomlarına kadar ezberletti!
Bilirsiniz, fizik kuralıdır!
Bir atom 2 parçaya bölündüğünde enerji açığa çıkar, bu süreç de fisyon yani AYRIŞMA olarak bilinir.
Çalınan parça vatandaşlarımızı o dönem sadece ayrışmaya değil, müziğin ritmdeki notanın solfejine, Fa anahtarından Do'ya, parçaya muhatap olan her bireyi adeta müzik öğretmeni kıvamına getirmişti!

Dün tek bir parçayla moda olan aksiyonun bugün revize edilmiş son model versiyonu
"Öldürülürsem mektup, video bırakıyorum! ona göre ha!" vasiyetiyle yapılmaya çalışılıyor sanki...

Bu vasiyeti yeraltı/yerüstü her yerden sıkça duyuyoruz!
Gündeme gelmek, popüler olmanın kolay yolu olarak seçenler olduğu gibi...
Bu aksiyonu Ahmet Kaya'nın 'Başım belada! ' parçasındaki gibi, gerçekten başı belada olan, vurulma, içeri atılma endişesi taşıyanların  yaptığını da görebiliyoruz doğrusu...

Savcı hakim değilim hüküm veremem ama şu notu düşebilirim...
Kainat boşluğu olduğu kadar fazla doluluğu da taşıyamaz.
Dışarı atar!
Bıraktığın yara varsa onu kaşıyan da olacak. Bu bir vaka ama yakın siyasi tarihimizin kasetlerle dizayn edilmesinin üzerinde hala dumanlar tütüyor!

Bir kısmının insani, kendini korumak için olduğunu kabul etsek bile en azından yanlış işler yapanların birbirlerine hiç güvenmediklerini, hararetli dostluk dönemlerinde bile harıl harıl kayıt düğmesine bastıklarını söyleyebiliriz.

Elbette omerta yasasına göre susanlar da var!
Ta ki diğerinden zarar görene kadar!
İyi de ne var bu kayıtlarda?
Bel altımı...
Bel üstü mü?..
Para?
Vurma, kırma?
Yoksa hepsi mi?
Ya da aslında palavra mı?
Bunları henüz bilmiyoruz ama
mektup bırakırım diyenlerin tamamına yakının en son PTT'den attığı mektupların en az 20 sene öncesine ait olduğuna eminim.
Demek ki bu mektupların en azından bir bölümü bayram tebriği değil!

Çok şey, ya da hiç bir şey olmasa da...
Hatasız kul olmayacağı için bu mektupların en masum muhattabı bile "acep ne halt karıştırdım?' diye için için düşünüyordur ama...
Belki de asıl soru "Daha ileri gitmeyeceksen, buraya kadar niye geldin?" repliğinin içini dolduracak kadar çok boyutlu planlar içermesi mi?

SEÇİMİ KİM KAZANIR?

Tahminlerimin tuttuğunu dostlarım, yazılarımı takip edenler söyler.
Yanıldıklarım da var doğrusu.
Mesele illa bir tahminse, tahminim var ama gözetleme kulesinden biraz daha bakıp daha sonra yazmam iyi olur.
Lakin..
Şunu yazabilirim...
Seçimi kazananın öyle milyon milyon, yüzbin yüzbin farklarla kazanacağını sanmıyorum.
Hatta seçimin 40- 50 bin farkla sonuçlanacağına inanıyorum.
İnşallah tahminim çıkmaz.
Çünkü...
Bu sonuçlarla kaybeden sokağa çıkar!
Ve bu iş karakolda biter!

İLHAN KESİCİ

Çok özelliği sayılabilir İlhan Kesici'nin elbette ama diğer adaylardan en büyük farkı, tüm kesimlerden oy alabilmesi.
Peki, aday olabilir mi?
Bence aday 1 sene önceden de yazdığım/söylediğim gibi Kılıçdaroğlu olur ve geriye çekilmez ama...
Söylenilenin aksine Kılıçdaroğlu değil, Meral Akşener İlhan Kesici'nin ismini masaya getirebilir.
Ne mi olur?
Tahminimi bir yıldır ve yukarıda da yazdım ama Demirel'in hala yaşayan sözü final olsun!
"Siyasette 24 saat uzun bir süredir! "
Kendinize iyi bakın dostlar...



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/-basima-bir-sey-gelirse-mektuplarini-okuyalim-kim-kazanir-ve-kesici/7170