Hak var, hukuk ve adalet yok! 
Talat Atilla

Baba Vanga ve Nostradamus'un ekmeğini suyu verip bir odaya hapsetsek...
Yanlarına bonus Sokrates, Platon, İbn-i Sina'yı eklesek.. 
Konfüçyüs'ü de başlarına diksek, Türkiye seçim sonuçları, iktidar/muhalefet politik pratiğini "bize bi anlatın!" desek..
Papirus, mürekkep, fırça, kalem ellerinde ne varsa fırlatıp, koşa koşa mezarlarına dönüp, "Burası daha rahat derlerdi!" 

Muhalefet şaşkın...
İktidar kaybetme telaşı ile savruluyor.
Şimdiye kadar insanın keşfettiği en iyi yönetim demokrasilerde şeçim için minik bir koşul var. 
Aday! 
İşte o yok! 
Daha doğrusu varlar içinde yok! 
Yıpranırmış! 
Yıpranmamış siyasetçi varmış gibi acayip bir bahanenin perde arkasında birileri Kılıçdaroğlu'nu bloke...
Diğerleri de Mansur Yavaş ya da Ekrem İmamoğlu'nu aday yapmaya çalışıyor.
Herkesin bildiği sır olmuyor.
Gözetleme kulesinde çekirdek çitleyen, orasını burasını kaşıyan iktidar/muhalefet danışmanları dışında herkes tedirgin!

Bi onlar rahat! 
Kafana gelen öneriyi söyle lidere, yerse zaten problem yok.
Problem çıkarsa "Anlamıyor bunlar" de, bir köşede kıs kıs gül.
Ne gelip hesap soran var, ne sırtında yumurta küfesi! 
Malum bir fıkra danışmanlarla ilgili...
Çapkın bir kedi varmış. Bu konudaki namı kediler arasında dilden dile dolanırmış. Kendisi de bu maceralarını ballandıra ballandıra anlatmayı çok severmiş. 

Bir gün arkadaşları bu müthiş çapkının bir kenarda sessiz sessiz oturduğunu görmüşler. 
– Ne oldu yahu sen böyle oturmazdın demiş bir tanesi.
– Sormayın, demiş bizim çapkın. Yine bir kedi kovalıyordum. Biraz koşup bir çitin üzerinden atladı. Ben de atladım. Ama orada bir tel varmış, göremedim. Tele takılınca “şeyim” kesildi. 

– Eyvaaah demiş arkadaşları. Ne yapacaksın sen şimdi?
– Ne yapalım demiş çapkın kedi; ben artık danışmanım!” 

İşin şakası bir yana liderlerin ya da icracı kimliklerin danıştığı danışmanların bir kısmı ağızlarını açmaz, çünkü söyleyecek sözleri yoktur, çünkü kendileri akıl danışmak durumundadır! 

Bir kısmınınsa akılları erse, işe yarayacaklarını bilseler de yetkilinin onaylayacağından emin oldukları düşüncelerini paylaşırlar.
Kaliteli danışman/yöneticinin yetkiliye giden yollarına mayın döşeyenler de aynı tipolojidir.
Çay bile demlenmeden içilmez.
Biraz bekleyelim.
Kılıçdaroğlu'nun adaylığını göreceğiz. 
Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun siyasette kaybolmayacakları anlaşılıyor. 
Daldan dala giderken yazının finaline geldik.
O zaman CHP'nin gündemden düşürmediği "Hak, hukuk, adalet" sloganla bitierelim yazıyı.
Şayet mesele hak etmekse...
Kılıçdaroğlu adaylığı, Ankara'dan İstanbul'a yürümesi, İYİ Parti'yi meclise taşıması ile fazlasıyla hak ediyor.
Yok mesele hukuksa İmamoğlu
Ha, diyorsanız ki biz adalet arıyoruz! 
O vakit Mansur Yavaş!



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/hak-var-hukuk-ve-adalet-yok /7154