![]() |
O kişiyi sevdiğinizi düşünüyorsunuz ama kendinize zarar veriyorsunuz! Severken, sevdiğiniz biri ile bir anıyı canlandırırken telepatik bağlantı kuruluyor ama siz bunun farkında olmadan ; Amaaaaa hani tatlı yediğin, ilk telepatik bağlandığın, tatlı yediğin kişi var ya.. Hani çok çok sevdiğin, hani aklından çıkaramadığın..Hani yere göğe sığdıramadığın! Hani seviyordun ? O kişiye bağlandığında, sen nelerle meşgul oluyorsun? Çünkü o kişinin frekans yapısına uyumlandın..İster bil, ister bilme.. Bu böyle bir şey..Bu çok karmaşık bir yapı da diyebilirim… Nasıl internet ile dünyaya açılıyorsan, sevgi ile de telepatik dünyalara açılıyorsun. Ama bir cihaz aracılığı ile internete bağlandığını görüyorsun ama internet napıyor? Olumlu, olumsuz herşeye bağlanıyor..Seçim de senin değil mi? Akıl gezdiği yerleri, olayları, kişileri varsaymaya başlıyor... Nasııııl? Telepati yoluyla... Ama sizin hayatınızda da böyle bir eşleşme yok… Ne oluyor o zaman? Zulüm başlıyor! Çünkü; aklınızdan geçenlerle şu an bulunduğunuz ortamın hiç mi hiÇ alakası yok! Ne oluyor? Üstüne üstlük bazen de o “Seviyorum!” diye bağlandığınız kişiyi dünyanın en zengini haline dönüştürüyorsunuz ama sizde yine zerre değişiklik yok hatta zarar görüyorsunuz, çünkü artık açık kanal var, bağlantı var ve akım var... Ve siz yine o zihni kapattığınızda yani bilgisayarı kapatmış gibi veya ayette “Önceden yolladıklarınız” denildiği üzere zihin dünyanızda tüm topladığınız enerji boyutları ve olumsuzluklar ile gerçek hayatınızda başbaşa kalıyorsunuz!!!! Hayatınızda bir kere bile huzurlu olamıyorsunuz! Niye? Sonra da faydasız işler/düşler peşinde koştu, düşünceniz! Hadi şimdi bakın başınızın çaresine! Bu gidişatınız, doğru gidişat değil!!! Günün Esra Süntar sözü;
“Ne güzel tatlı yemiştik hani sahilde” diye düşünüyorken, tam aklınıza “Allah belasını versin simitçi de bana sarkmıştı” diyorsunuz.. Tam orası can bulacakken “Annemin yemekleri ne güzeldi” diye düşünüyor, tam o anda “İstanbul depremi olursa, milyonlarca insan ölür!” diye otomatikman bu seferde ölen insanlara bağlantı kuruyorsunuz…Ama hala gaflette devam ediyorsunuz, düşünmeye….
Bir video, bir haber çıkıyor o sıra karşınıza.. “Kazadaki adamın yüzü de ne dağılmış!”diyorsunuz..Bu böyle akşama, sabaha dek devam ediyor!
Evet, işte onun kaderini bir çırpıda alt üst ettin!!!
Ölenler ne alaka?
Ne alaka simitçi?
İşte aklın ilk dolaştığı, bağlantı kurduğu kişi, olay anı neydi?
İşte sevgi ile de her şeye bağlanılıyor…..
Nasıl ki web tarayıcıda açtığınız siteyi izliyor veya okuyorsunuz..
Akıl da öyle geziniyor..
Sörf yapıyor, yaşanmışlıklar ve yaşanmamışlıklar arasında...
Akıl sörf yaparken de siz kör gibi dolaşıyorsunuz ya...Bir o anıda, bir diğer konuda derken sistem çöküyor ya da virüs kapıyorsunuz...
Yani o kişilerin olumsuz taraflarını akıl yoluyla kendi hayatınıza uyarlıyorsunuz..
Yani artık bulunduğunuz ortamda ne tatlı yediğiniz kişi var, ne de aklınızdan geçen İstanbul! Ne simitçi var, ne ölenler!
Çünkü eşleşme yok…Nesnesel dahi iletişim kuruluyor ama taşıma gerçekleşemiyor...
Hayatınızda terslikler başlıyor ve attığınız tek adım rast gitmiyor..
Çünkü bağlantı artık hiç kopmuyor!
Telepatik bağlantı kurdunuz, farkında olmadan, “Seviyorum” ayağına …
"Sevgi bir insan bedeninde en büyük acizliktir"