İŞSİZLİK, YOKSULLUK!
Tuğrul Sarıtaş

 

 

Asgari ücret 2 bin 943 lira... Kesinti, mesinti derken net eline geçen rakam: 2 bin 324 lira 71 kuruş!..

Ne olacak bunların hali?

İşveren hemen suratını astı; çünkü bu artış hiç işlerine gelmedi!

Sudan bahanelere bir de koronavirüsü ileri sürerek, çalışanların çoğunu kapı önüne koyuverdiler hemen...

Tok, açın halinden anlar mı?

İşsizlik aldı başını gidiyor; bir çok kişi işe girmek için mücadele ediyor...

Ama nerede?

Asgari ücret artışı nedeniyle kapı önüne konulanlar da bu işsizlik ordusuna katıldı!

Mezun olan üniversite gençliği işsiz...
Turizm çalışanları işsiz...
Asgari ücretle çalışanlar işsiz...

Ne yapacak bu insanlar?

Evlenmiş, çoluk çocuk sahibi olmuş, ev kirasını ödeyemiyor, sağlık hizmetleri hemen kesiliyor.
 
Lafın kısası; perişan bu insanlar!

Eğer hayatta , anne ve babaları varsa onlara sığınıyorlar!. Emekli maaşlarıyla evlatlarına kucak açıyorlar pek tabi ki...

İşsizlik...
İşsizlik...
İşsizlik...

Bunun sonucu:

Yoksulluk ile yaşam mücadelesi ve psikolojik sorunlar!.

ÇOK ÜZÜCÜ BİR SORUN

İşverenlerin davranışı hiç hoş bir şey değil...

Yıllardan beri, düşük asgari ücretle çalıştırdığın bir işçini; asgari ücret yükseldi diye hemen kapı önüne bırakıyorsun...

Olmaz böyle bir şey; yazıklar olsun...

O kişinin psikolojisini, aile düzenini bozuyorsun! İşten attığın insan, ömür boyu senin tercih ettiğin maaşla mı çalışmak zorunda?

Hayat şartlarını biliyorsunuz herhalde?

Ev kirası, yol masrafı, yiyecek-içecek, okul masrafları, giyim-kuşam derken! O verdiğin para yetişiyor mu sanıyorsun?.

Akşam, yatağında başını yastığa koyunca; nasıl rahatlıkla uyuya biliyorsun?!.

Sizler, işveren olarak hep kendinizi düşünüyorsunuz...

İşçi de; eve götüreceği ekmek parasını düşünecek her halde!.
Hep bana, hep bana demekle olmaz...
Bu emekçiler sizlere hizmet sunuyorsa, işveren olarak onlara gözünüz gibi bakmanız lazım!

EMEKÇİYE SAYGILI OLUN

Şu bir gerçek ki, sizler tecrübeye değil; “kasama ne kadar daha çok para koyabilirim” düşüncesi içindesiniz...

Akraba, sülale ile iş yapmaya çalışanlar bir süre sonra kapılarına kilip vurup gidiyor!

Kendinizi, oğlunuzu, kızınızı onların yerine koyun!. Ama nerede, aklınıza bile gelmiyor bu insanlar...

Şunu hiç bir zaman unutmayın:

“Ne oldum değil, ne olacağım” sözünü hatırlayın...

İş bulamayanlar, işsiz kalan kişilerin en çok eşi ve çocukları etkileniyor bu durumdan. Ruhsal bunalımlar, aile içi kavgalar, boşanmalar, cinayetler işleniyor!

Umurunuzda mı dünya?

Yalan Dünya:

Hep sen mi ağladın, hep sen mi yandın?
Ben de gülemedim; yalan dünyada
Sen beni gönlümce mutlu mu sandın?
Ömrümü boş yere çalan dünyada !...

Hoşçakalın, Sağlıcakla kalın.

 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/issizlik-yoksulluk/6671