KAFA 28 ŞUBAT/ TV HALK/ PAŞA ÇEVİK FİKRİ BİR...
Tekin Öget

 

 

Yıllar geçse de ülkemizde öyle bir hastalık türü var ki ne tedavi edilebiliyor ne de bu hastalığa çare olacak bir ilaç veya bir aşı geliştirilemiyor. Bu hastalığın adı başörtüsü ve türban üzerinden “İSLAMA OLAN NEFRET VE KİN.” Aslında bunun tarihçesi çok eskidir , lakin en şiddetli hal aldığı zamanlar Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethetmesinden sonra zirveden hiç inmemiş ve bugünlere gelmiş bundan sonra da kıyamete kadarda devam edecek bir süreçtir. Geçmişten bugüne bunun çok örneklerini gördük.  Şimdi gelelim meselenin hafızalarımızda son bıraktığı izlerin tarihine. 28 Şubat sürecine gidecek yolların taşları ; basın, yargı, üniversiteler, YÖK, yani her kademe ve her kesimden insanların el birliğiyle açıktan sinsice döşeniyor ve bu yolu bir plan dahilinde hazırlayan ordu içindeki bazı Paşacıklar tarafından da ve bugüne baktığımızda o günkü hükümet içindeki ortakların ve içlerindeki ihanetçilerinde verdiği desteklerle de uygulanıyordu. Senaryo takır takır işliyor ve herkes kendine biçilen rolü oynuyordu. FİKRİ BİR Paşa bu işleri bilirde ben yine de anlatayım. Cennet mekân ERBAKAN Hoca’nın siyaset anlayışı belki de 5 gömlek fazla gelmişti o günkü Amerikancı çocuklara. Zira onun kurmak istediği sistem tamamen bağımlılıktan bağımsızlığa giden bir siyaset anlayışıydı. İşte bunun verdiği rahatsızlıkla milli iradeye karşı bir ihanet ve darbe süreci hayata geçirildi. Adına “Post-MODERN DARBE” denilen sözde irticayla eylem planı uygulamalarının uygulanıp uygulanmadığını kontrol edecek bir mekanizma olan “Batı Çalışma Gurubu” kurulmuş başına da bu zamanki “FİKRİ BİR Paşa pardon o zamanki ÇEVİK BİR Paşa” geçmişti, o zamanki genel kurmay başkanı İSMAİL HAKKI KARADAYI da bu darbeyi şiddetle desteklemişti. O zamanki süreçlerde en büyük nefretleri bugünkü gibi yine “İSLAM ve BAŞ ÖRTÜSÜ” olmuştu. Ve tüm kurumlarda kamusal her yerde baş örtüsü yasaklanmış ve yasağa karşı aşırı sahiplenme duygusuyla hareket edilip zinhar başörtülü kadınlar bu kamusal alanlarda memur olarak görmek hayal vatandaş olarak da ayrı bir hayaldi. Fazilet partisi 18 Nisan 1999 da yapılan seçimlerinde 111 millet vekili çıkarmıştı. O zamanki bayan vekil Merve Kavakçı  meclise yemin etmek için geldiğinde dönemin başbakanı Bülent Ecevit şiddetle “Atın bu kadını dışarı “diye ortalığı yıkıyordu. Sanki cumhuriyet yıkılmıştı. Oysaki insani açıdan ve demokrasi açısından bakınca sadece basit bir yemin için seçilmiş bir vekilin gelip insani hakkı olan başörtüsü merasimini ile yemin gerçekleştirmesinden ibaretti. İşte o zamanda bu FİKRİ BİR Paşa aynıydı tıpkı şimdiki gibi o zamanki cumhuriyet borazancılarıyla aynı tonda aynı şarkıyı söylüyordu. Yani kendileri gibi düşünmeyen herkes şeriatçı ve cumhuriyet düşmanı kendileri de ülkenin sahipleriydi. Askeri vesayete boyun eğmiş Ecevit ve saz ekibi pijamalı gazete sahibi ve koç başlı tepegözün ve bazı cuntacı askerlerin emrinde sanki vatan kurtarmışlardı. Öyle ya 1000 yıl devam edecekti öyle diyorlardı. Maalesef istedikleri olmadı. İşte FİKRİ’NİN kuyruk acısı bundandır. Çıkmış 28 ŞUBAT HALK TV de neymiş başörtülü bir hâkimin karşısına çıkarsa benim hukukumu koruyacağından bana adaletli davranacağından kuşkuluyum diye zırvalıyor. İyide durup dururken bu FİKRİ BİR Paşa neden böyle konuştu? 19 yıl neyi bekledi? Ona bu sufleyi kim üfledi? Gelelim o akşamki yayına “28 ŞUBAT TV pardon (HALK TV) yayınında (ÇEVİK BİR) FİKRİ BİR” paşa konuyu başörtüsü üzerinde ucu açık şekilde şeriata kadar dayadı. Aklınca algı yapıyor iktidarı başörtüsü üzerinden tüm kurumlara başörtülü kadınlar dindar insanlar yerleştirerek bir dönüşüm yapacağını pompalıyordu. Aslında bu zehirli sakat düşüncesi kamudaki tüm farklı görüş taşıyan herkese de bir haksızlıktı. Oysa FİKRİ BİR paşanın ne sırtında küfesi ne millet adına taşıdığı bir sorumluluk ve derdi ne de gamı vardıZira darbe olsa da maaşını alıyor devletten olmasa da. Sanki az daha gaza gelse utanmasa ordu göreve diyecek. Aslında tehlikeli bir çıkış yapmış bazı uyuyan hücrelere sanki seslenmişti bu çıkışla uyanın der gibi. Amaç millet ve yargı içine fitne bomba atmak. FİKRİ BİR paşanın yargı dahil tüm kamu kurumlarında olmasını istediği ve hayali tek tip model, kendilerinden olan aynı düşünen aynı giyinen aynı konuşan hakimler ve savcılar, hani şu Dursun Çiçek’e konuşan siz ortamı sağlayın biz onları yargılarız içeri tıkarız diyen başsavcılar ve hakimler gibi. Ey FİKRİ BİR paşa sana denilebilecek tek cümle “Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde ye” demek yeterlidir… Lakin seni bu saatten sonra Niğde’ye de sokmazlar bilesin... 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/kafa-28-subat-tv-halk-pasa-cevik-fikri-bir-/6538