Malum, Pence’in Pompeo ile gelişinde 120 saat içerisinde teröristlerin bölgeyi terk etmesi konusunda mutabık kalmıştık. Şu ana kadar bunlar bölgeyi terk etmiş değiller. Aynı şekilde Rusya ile yaptığımız Soçi mutabakatında da 150 saat içinde teröristlerin bölgeyi terk etme sözü vardı. Onlar da bunu yerine getirmediler. Burada birçok sıkıntıyı yaşamaya devam ediyoruz. 

Tel Abyad ve Rasulayn bölgesinde kontrolümüz devam ediyor. Ancak Resulayn’ın güneyinde Tel Tamer bölgesi var. Burası terör örgütünün bulunduğu bir yer. Terör örgütü rahat durmuyor ve oradan sınırlarımızı sürekli taciz ediyor. Aynı şey Münbiç’te var. Aynı durum Ayn el-Arab çevresinde var. Burada yine PKK-PYD-YPG en ufak fırsatı bulduğunda bunu yapıyor.?Barış Pınarı Harekatı devam edecek. 

Bunu diyen Erdoğan’a sormak lazım; Hani ABD ve Rusya ile yaptığın mutabakatlar birer zaferdi? Demek ki kandırılmışsın, demek ki YPG adamları ve silahları ile askerimizin elinden bu mutabakatlarla kurtarılmış. 

***  

Erdoğan’a sorulması gereken yukarıdaki soru dışında her vatandaşın kendine sorması gereken çok önemli bir kaç soru daha var; Erdoğan, askerimizin önünde askeri bir güç yokken ve hukuken bir zorunluğumuz yokken neden ABD ve Rusya mutabakatlarıyla YPG’nin kurtarılmasına imza attı? Erdoğan’a ABD’den gelen mal varlığı tehdidi neden önemli? Gerçekten ABD’nin bildiği ve Türkiye dışında olan bir mal varlığı mı söz konusu? 

Bu soru ve cevabı Erdoğan’ın geleceği açısından çok önemli ama Türkiye’nin geleceği açısından hayati...  

Anlatabiliyor muyum? 

Lütfen konu üzerinde düşünün… 

Durum gerçekten hayati. 

Eğer mal varlığı üzerinden tehdit edilen ve bükülebilen bir Cumhurbaşkanımız varsa bu Türkiye için hayati bir tehlikedir. Bükülme durumu, Barış Pınarı Harekatı’ndan önce Rahip Bronson’un serbest bırakılmasında da yaşanmıştı. Bu gerçeği bu ülkenin milliyetçileri, vatanseverleri, yurtseverleri mutlaka dikkate almalılar. 

Bu konu şu anda Türkiye için en acil sorundur. 

***  

Tüm olumsuzluklara ve hakaret dolu mektuba rağmen Erdoğan’ın ABD’ye Trump’la görüşmeye gidiyor olması ise  yorumlamak dahi istemediğim ilave bir sıkıntı…  

Üstelik Beyaz Saray, S-400 tehdidini Pazar günü yaptığı açıklama ile yenilemişken neden gidiyor? 

***  

Erdoğan’ın yaptığı bir hatada Bağdadi’nin eşi ve kız kardeşi dahil 14 yakının elimizde olduğunu açıklaması oldu. Açıklama ile İŞİD için hedef ülkeyiz demektir. Zaten hedeftik ama şimdi kesin ve açık hedef haline geldik.  

Devletler teröristleri ellerinde tutup mümkün olduğunca risk almıyorlar artık… 

***   

2020 Bütçe görüşmeleri de Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yürüyor. 2020 bütçesi ile birlikte Anayasa uyarınca 2018 Kesin Hesabı’nı yani 2018 bütçe gerçekleşmelerini de denetliyoruz. Ben ilk konuşmayı yaparak 2018 için Sayıştay Raporlarında tespit edilen bazı hususları Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a sordum. Mesela; 

-63 milyarlık ödenek üstü harcamanın nedenleri, 

-Yedek ödenekte sınırların aşılmasının nedenleri, 

-Kamu kuruluşlarının yaptığı 8240 hatanın sebepleri,  

-Kamu kuruluşlarının taşınmazlarını mali tablolarına yansıtmayarak tapuyu deldirmelerinin nedenleri,  

- Faaliyet raporu yayınlamayan kamu kurumlarının gerekçeleri,  

-Bütçe hedef ve gerçekleşmeleri arasında meydana gelen sapmaların nedenleri hakkında Sayıştay denetçilerine açıklama yapmayan kamu kurumlarının gerekçeleri, 

-Kamu özel işbirliği projeleri bütçe maliyetleri konusunda Sayıştay ve milletvekillerine bilgi verilmemesinin nedenleri.  

Millet adına ve bütçe hakkı doğrultusunda buna benzer sorularım, maalesef Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından net olarak cevaplanamadı. Bana garip gelen, geçen yıl performansını çok beğendiğim Oktay’ın bir atanmış olduğu ve halktan aldığı bir siyasi iradesi olmadığı halde negatif siyaseti çabucak öğrenmiş olması oldu. 

Kendisini tebrik ettim! 

*** 

Size devletin birkaç sorunu ile devlet kurumlarının sefalet durumunu anlatmaya çalıştım. Ancak umutsuz olmanızı istemem; Türkiye Cumhuriyeti gerçekten büyük devlettir. Çözecektir…