ATATÜRK, KÖYLÜ KADIN İLE SOHBETTE..
Yalçın Toker

 

 

Geçen haftaki yazımda, çok sevdiğim ünlü yazarımız Aka Gündüz’ün, Türk Duygusu kitabından alıntılar yaparak sizlere sunmuştum.. Ve yazımın sonunda da sizlere, “eğer bu yazı hoşunuza giderse, kitabın ilerleyen sayfalarından da sizlere yazılar sunacağım..” demiştim.

O yazım sizlerden büyük ilgi gördü. Hemen hemen, okunuş rekorları ve face’imde paylaşım rekorları kırdı.. Bu sebeple ben bugünkü yazımda da yine TÜRK DUYGUSU’ndan satırlar sunacağım.

Yazının başlığı Ana Duygusu..

Şöyle başlıyor:

“Köylüler, Gazi’nin en eski, en candan ahbaplarıdır..

Gazi köylülerle her vakit senli-benli konuşur, dertleşir şakalaşır ve onları çok sever. Ve onlar için çalışırdı.

Gazi yine bir gün cephe arkasındaki köyleri dolaşıyordu.

Yanındakilerin evlerine uğruyor, kiminde bir kahve içiyor, kiminde sigarasını yakıyordu.

O güne kadar hiç görmediği ihtiyar bir kadına rastgeldi.. Konuştu, ahbap oldu.

Kadın onun Gazi Mustafa Kemal olduğunu bilmiyordu, ama hiç aldırmıyordu.

Sanki kardeşi, oğlu, yeğeni gibi konuşuyordu Gazi ile..

Bir yarım saat kadar, dereden tepeden, şundan, bundan konuştular..

Bir aralık Gazi, kadına sordu:

-       Senin cephede kimin, kimsen var mı?

-       Oğlum var, oğul.

-       Başka kimin, neyin var?

-       Hiç kimsem yok.

-       Oğlunu biz mi aldık yoksa sen mi gönderdin?

-       Hem o istedi, hem ben gönderdim.

-       Madem ki, başka kimsen yokmuş, bir tek oğlunu ne diye gönderdin?

-       Ne yapayım oğul! Bir tane vardı, bir taneyi gönderdim. Üç tane, beş tane

 olsaydı, üçünü, beşini birden gönderirdim.

Gazi, elini, kadının başına koydu ve yanındakilere dedi ki:

-       İşte bunu dünyada yalnız bir Türk anası yapar.”

 

           KÖYLÜ MARŞI

 

Aka Gündüz Üstad, köylü meselelerine birçok şiirinde de yer verir. Tabii her yazısını olduğu gibi şiirlerini de Atatürk sevgisi coşturur..

İşte onlardan da bir örnek:

 

Çok kepiş(*), yoksulluk, çok çetin yol aştın;

Varlıklar içinde çarıksız dolaştın;

Kaç yüzyıl ezildin, inledin, savaştın;

Sonunda Atatürk sevgisi ile ulaştın.

 

Ek çiftçi!.. Biç çiftçi!.. Sat çiftçi!.. Al çiftçi!..

Sattığın, aldığın hep yerli mal çiftçi!..

 

Fabrika bacası, sabanın koludur;

Tarlanın çiftçisi fabrika yoludur;

Tutumlu keseler her zaman doludur;

Tuttuğun yol, yine Atatürk yoludur!

 

Ek çiftçi!.. Biç çiftçi!.. Sat çiftçi!.. Al çiftçi!..

Sattığın, aldığın hep yerli mal çiftçi!..

 

SÖZCÜ, İĞNEADA’YA

NİYE GEÇ GELİYOR?..

 

Benim sanki hastalığımdır. Nerede olursam olayım, sabahları, Sözcü gazetesini, Rahmi Turan’ı, Emin Çölaşan’ı, Yılmaz Özdil’i, varsa Bekir Coşkun’u okuyarak gözerimi açmak isterim.. Geçen ay Kıbrıs’a gitmiştim.. Bütün gazeteler sabahtan gelmişti.. Bir tek Sözcü yoktu.. Sorduğumda,“Sözcü bir gün sonra geliyor..” demişlerdi de çok üzülmüştüm..

Şimdi İğneada’daki manzara da ona çok benziyor.. Sabah erkenden bütün gazeteler geliyor, bir tek Sözcü öğleye kadar bekleniyor.. Nedir bu? İhmal mi var, kasıt mı var? Ben hiçbir mazeret, söz dinleyemem bu konuda.. Yetkililer, görevliler.. Problemi hemen çözün..

Ben internette gazete okuyamam.. Elimde kağıt baskı isterim.

 

(*) Cepir: Halk dilinde verimsiz, çorak toprak.

.(*) Türk Duygusu/Aka Gündüz-Toker Yayınları www.tokeryayinları.com Tel.02126010035

 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/ataturk-koylu-kadin-ile-sohbette-/6116