SİYASET, HALKIN DESTEĞİ İLE ÇÖZÜM ÜRETMELİ
Bülent Kuşoğlu


Bir çok kişi Türkiye’deki siyasi mücadeleyi parti mücadelesi sanıyor. Tabi ki siyasi mücadelenin odağında siyasi partiler vardır ama tek güç siyasi partiler değildir; medya, aydınlar, akademisyenler, bürokrasi, meslek kuruluşları ve sivil toplum gibi unsurlarda siyaset mücadelesi içerisindedirler. Bu unsurlar da siyasi meşreplerine göre iktidar veya muhalefettirler. Özellikle bu dönem Türkiye’deki siyasi mücadele parti boyutunu çok aşmaktadır.  

Siyasal mücadele ne için yapılıyor? 

Siyasilere ve partilere sorarsanız mücadeleleri ülke içindir, halk içindir, millet içindir, bayrak içindir, ezan içindir, özgürlük içindir, adalet içindir… Ancak, somut durumlara baktığımızda mücadelenin manevi amaçlardan ziyade maddi amaçlara yönelik olduğunu, manevi ve ulvi değerlerin kullanıldığını görüyoruz. 

Türk siyasal hayatında geçmiş ve şimdiki mücadelenin adını koymak zor olmakla beraber özellikle günümüz için Batıcılarla, Doğucuların mücadelesi demek mümkündür. Batıcılar aslında daha fazla çağdaşlık, özgürlük, demokrasi yanlısıdırlar. Doğucular ise daha fazla İslamcı, Osmanlıcı ve maneviyatçıdırlar. İki taraf için de kullandığım kelimelerin yetersiz kaldığının, daha uzun ve detaylı açıklamaların gerektiğinin farkındayım. Konu bu olmadığı için ayrıntıya girmek istemiyorum. İşaret etmek ve sormak istediğim bir sorum var; Her ne şekilde siyasi düşüncenizi tanımlarsanız tanımlayın Türkiye’nin gidişatından memnun musunuz? 

Eğer, kendinizi Atatürkçü olarak tanımlıyorsanız, Türkiye’nin Atatürk ilkelerinden sapmadığını ve Atatürk yolunda ilerlediğini söyleyebilir misiniz? 

Eğer, kendinizi İslamcı olarak tanımlıyorsanız, Türkiye’de İslamcılığın bu dönem daha fazla güçlendiğini veya gerçek İslamın güçleneceğini söyleyebilir misiniz? 

Eğer, kendinizi Osmanlı milliyetçisi olarak tanımlıyorsanız, Türkiye’de Osmanlıcılığın istismar edilmediğini ve Osmanlıcılığın ne demek olduğunu çok iyi bildiğinizi söyleyebilir misiniz? 

Eğer, kendinizi Türk milliyetçisi olarak tanımlıyorsanız, Türk milliyetçiliğinin doğru yolda, doğru kadrolar elinde ve doğru yerde olduğunu söyleyebilir misiniz? 

Eğer, kendinizi sosyal demokrat olarak tanımlıyorsanız, Türkiye’de sosyal demokrasinin geliştiğini, küresel düzeyde de kapitalizmin geldiği kriz ortamında çareler ürettiğini söyleyebilir misiniz? 

Eğer’leri uzatabilirim. Sonuçta şunu sorayım; Türkiye’nin geleceği konusunda kaygı duymayan, kendini mensubu olarak hissettiği siyaset veya yüzde 50’lik cenah konusunda çok umutlu hisseden var mı? 

Eğer diye başlayan soruları, eğer çiftçi iseniz, çalışan iseniz, esnaf iseniz, iş insanı iseniz, emekli iseniz, öğrenci iseniz diye sormakta mümkün ve alacağımız cevaplar yine olumsuz olacaktır. 

Alacağımız cevaplar ancak kimlik politikaları paralelinde olursa farklılaşıyor maalesef; Türk iseniz, Sünni iseniz… Bir toplumun etnik ve inanç kimliğini ön plana alarak siyasi tercihte bulunması bir ülke için en bayağı ve en tehlikeli siyasi tercih sürecidir. Siyasi mücadelede ön planda etnik ve inanç temelli tercihlerin yapıldığı hiçbir toplum huzur bulmamıştır. Günümüzde örnek Ortadoğu toplumlarıdır. 

Adını koymakta zorlandığımız, nasıl bir siyasi hareket olduğu konusunda kendisinin de net olmadığı 16 yıllık Erdoğan iktidarının bizi getirdiği nokta budurkimlik siyaseti ve karamsarlık… 

Bu karamsarlık nedeniyle zenginimiz yurt dışına kaçıyor veya parasını kaçırıyor, dil bilenlerimiz yurt dışına çalışmaya gidiyor, yatırımcımız yurt dışını tercih ediyor.  

Korkuyoruz… 

Umutsuzuz… 

Kaygılıyız… 

Bu durum halkın seçtiği bir iktidar eliyle oluşturuldu.  

Çözümü de siyaset, halk desteği ile bulmak zorunda.  

Demokrasi ve hukuk çerçevesi içerisinde 

Nasıl? 

31 Mart Yerel Seçimleri işte bu çözüm konusunda atılacak çok önemli bir adım olacak…  
 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/siyaset-halkin-destegi-ile-cozum-uretmeli/5998