BARZANİ DEVLETİNİ KURDU BİZDE TULUAT YAPTIK!
Bülent Kuşoğlu

Geçen Cuma günü epeydir görüşmediğim bir AKP üst düzey yöneticisi ile karşılaştım. Sohbet sırasında “Efsane Patron”una övgü anlamında “Bak bu adam yarın alacağı yetkiyle -ki siz de destekleyeceksiniz, en kısa zamanda Kerkük’e girer ve hemen seçimleri de yapar ve kazanır. Demedi deme!” deyince “Yok, o kadar da değil” dedim. “Türkiye’nin Kerkük’e girmesine küresel güçler, Rusya, ABD, AB izin vermez. Verirlerse tuzak vardır. Girsek bile kalamayız.” Girmemize izin vermezler tarafını duymazlıktan gelerek, “Kalmasına gerek yok ki girmesi yeter, hemen erken seçim yapar” dedi. Ülkeyi getirdiği noktayı ihmal ederek sanki bir sihirbazdan bahsediyordu…  Hala Erdoğan’ın bir mucize yaratacağına inanıyordu. Ancak ülke sorunlarını çözme konusunda değil, tüm sorunların berbat durumuna rağmen seçim kazanma konusunda mucize bekliyordu…

Ne içiyor bu AKP’liler anlayamıyorum…
İstanbul gibi devlet gücünde bir kentin Büyükşehir Belediye Başkanı istifa etmek zorunda bırakılıyor –hem de gerekçe göstermeden istifasını açıklıyor, hala sorun yok diyor ve her şeyi gizliyor… Ne çok gizli kalması gereken katakulli varsa?

Bu kadarı değil normal demokrasilerde, inanın, muz cumhuriyetlerinde bile olmaz…
Diyeceksiniz ki, halkın seçtiği başbakan dahi istifa ettirildi, İstanbul Belediye Başkanı’nın lafı mı olur? Haklısınız tabi. Öyle garip bir toplum olduk ki artık ne seçen ne de seçilip görevden alınan itiraz edebiliyor… Davutoğlu neden gitti ise, Topbaş’da o sebepten gitti… Sonuçta “Efsane Patron” böyle buyurdu…

Hafta sonu Oda seçimleri ani Bakanlar Kurulu Kararı ile ertelendi. Yapılsa yine AKP’liler kazanacaktı, rekabet kendi içlerindeydi ama ertelendi. Bu anti demokratik bir karar diyen yok. Sanki ilahi bir karar… Hakkını, hukukunu bilmeyen adaleti unutmuş bir toplum oluştu…

Tüm bunları az-çok anlayabiliyor izah edebiliyorum da, anlayamadığım son bir konu var: “Efsane Patron” veya Türkiye Cumhuriyeti, Barzani’nin Referandumu’na gerçek anlamda karşı çıktı mı, çıkmadı mı?

Barzani, Referandum kararını Mart ayında açıklamış, Haziran’da da netleştirmişti. Yani bundan aylar önce… Erdoğan yakın zamana kadar tepki vermedi. Özellikle Devlet Bahçeli’nin ve Merkezi Irak Yönetimi’nin iptale yönelik, sonrasında da AB ve ABD’nin ertelemeye yönelik tepkilerinden sonra bazı çıkışlar yaptı. Ancak çıkışlar göstermelikti. Hatta bana göre Cumartesi günü TBMM’den geçen Tezkere’de aslında net olarak Referandum’un iptaline yönelik değildi. Terörün önlenmesine ilişkin geçen yıllarda ki teskerelerin uzatılmasıydı. İsterseniz alın Teskereyi inceleyin. Geçen yılki teröre yönelik Tezkere’nin uzatılması kararı esas olarak…

Zaten TSK’da son hafta Habur’a tırlar vızır vızır gidip-gelirken kendi topraklarımızda göstermelik bir tatbikat yaptı… Hava Kuvvetlerimiz Irak’ta PKK’ya ait hedefleri vurdu. PKK’ya ait hedeflerin vurulması bölgede daha da güçlü olmak isteyen Barzani’nin işine de gelmiştir muhakkak…

İşin doğrusu Barzani, bağımsız bir devlet kurdu diyebiliriz. Sadece formaliteler tamamlanıyor. Barzani devletinin sadece zamana ihtiyacı var. Engel olursa da ancak yine Kürtler engel olur…

Barzani devletini emperyal küresel güçler istiyor. İsrail ile birlikte ABD ve Rusya aksini söyleseler de destekliyorlar. Aksi takdirde Barzani bu kadar sağlam duramazdı. Peki, biz nasıl bir politika izliyoruz? Yukarıdakilere ilave olarak şunları söyleyebilirim: Gerçekten isteseydik Referandumu engelleyebilirdik.

Askeri çözümden önce daha etkili olacak bir çare vardı; Sınırın kapatılması ve ekonomik ambargo Barzani’nin soluğunu keserdi. Bunu asla gündeme getirmedik. Bize de zarar verirdi tabi ama bu göze alınması gereken bir risk miydi? Referandum sonrası ambargo anlamlı mı?

Belki ekonomik kaybı biz de göze alamadık… Belki de Doğu ve Güneydoğu da duygusal bir kopuş olsun istemedik, Kürtlerle savaşarak kendi Kürtlerimizi darıltmağı göze alamadık… Belki emperyalizmin kurdurduğu devlet sonucu Kürtlerin bağımsızlık heyecanı yiter diye düşünüldü…
Bunlar, günlük siyasetin üzerinde devlet aklıyla dikkate alınabilecek konular ama bakın biz hem bas bas Referandumun ertelenmesi için bağırdık hem de kendi Kürtlerimiz dahil tüm Kürtleri küstürdük. Yani gerçekte bir devlet politikamız yoktu. Saçma bir politika uyguladık ve uyguluyoruz… Ben bunca tecrübeme rağmen bir şey anlamadım…

Tekrar soruyorum; Türkiye veya Erdoğan, Barzani devlet kursun istedi mi, yoksa istemedi de önlemeye mi çalıştı?

Ya da yazının başında bahsettiğim AKP yöneticisinin az da olsa hakkı var da, Erdoğan yarın anlaşmalı bir şekilde Kerkük’e girip erken seçime gitmek için zemin mi yokluyor?
Türkiye devlet aklı ile mi hareket ediyor yoksa tek adam kurnazlığı ile mi? (Türkiye’de devlet kaldı mı ki devlet aklı olsun diyenlere katılıyorum)
Sonuçta tiyatro oynanıyor ama sonunun nasıl bağlanacağı belli olmayan bir tuluat tiyatrosu… Sonuçta nereden bakarsanız bakın yine çuvalladık…

Diyeceksiniz ki saçma tüm bunlar. Doğru da saçma olmayan neyimiz var ki? TEOG mu, Yeni Diyanet Başkanı’nın demeçleri mi, Oda seçimlerinin ertelenmesi mi? 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/barzani-devletini-kurdu-bizde-tuluat-yaptik/5570