Suç Kimin, Günah Kimin?
Bülent Kuşoğlu

Geçen hafta referandum programı kapsamında Kırıkkale’ye bir ziyarette bulundum. Kırıkkkale, önce köy iken Cumhuriyet döneminde 1930’larda büyük bir üretim tesisi etrafında kurulmuş bir yerleşim yeri. Önce Başkent Ankara’nın ilçesi, 1989’da da vilayet olmuş. Nüfusu diğer vilayetlerden göçmüş ağırlıklı olarak. Halkın büyük çoğunluğu silah fabrikaları nedeniyle geçimlerini sağlamış, iş ve meslek sahibi olmuş. 1986’da da Orta Anadolu Rafinerisi’de Kırıkkale’ye kazandırılmış. Bugün ise Kırıkkale bir emekli şehri, yatırım yok. AKP iktidara geldiğinden beri reel yatırım yapılmadığı gibi fabrikalarda çalışan sayısı bir ara ulaştığı 18 binlerden, 2 binin altına düşmüş. Bu Cumhuriyet kenti bu gün ağırlıklı olarak iktidar yanlısı… Denildiğine göre referandumda evet ağırlıklı bir potansiyele sahip ve cumhuriyetin yok edilmesi için oy verecek.
Evvel ki hafta gittiğim Rize de bir Cumhuriyet kenti. Çay ve Çay-Kur’la il merkezi olmuş, aş ve iş sahibi edilmiş. Çay-Kur, birkaç ay önce Varlık Fonu’na devredilerek çayın devlet desteğinden çıkarılması hedeflendi. Buna rağmen Rize’de Cumhuriyetin yok olması için oy verecek yerlerden biri.
Sadece bu iki vilayetimiz değil ki, Cumhuriyetle abad olan! Karabük, Ereğli, İskenderun, Seydişehir gibi çok fazla il ve ilçemiz var. Cumhuriyetin sağladığı olanaklar, reel üretim tesisleri ve fabrikalar sayesinde ekmeğine ve çağdaşlığa kavuşan il ve ilçelerimiz o kadar çok ki… Turizmi saymıyorum bile, Tekel’in, şeker fabrikalarının, demir-çelik veya maden tesislerinin hayat verdiği o kadar çok yer var ki... Ancak bu yerlerin nerede ise hepsi kendilerini borçlu oldukları Cumhuriyet’e karşılar şimdi… Belki şöyle bir tespit yanlış olmaz; Anadolu kendine hayat veren Cumhuriyet sistemine karşı…
Cumhuriyet’in yıkılıp tek adam rejiminin gelmesine evet diyorlar…
AKP iktidarı döneminde bir üretim tesisi etrafında oluşan, yukarıda verdiğim örneklere benzer tek bir yer yok. Tam tersine AKP döneminde nerede ise Anadolu’da üretim durmuş vaziyette. Yatırımların çoğu İstanbul’a ve büyük kentlere yapılıyor. Anadolu, tarımda öldürüldüğü için her geçen gün gerçek bir yoksulluk ve sefalete bürünüyor. Büyük bir göç var Anadolu’dan büyük kentlere… Ancak Anadolu Cumhuriyet’e muhalif. 15-20 büyük kenti hariç tutarak bir değerlendirme yapsak, eğitim ve gelir fakiri Anadolu’nun Cumhuriyet’in yıkılmasına, tek adam iktidarına evet dediğini göreceğiz… Mesela Erzurum. Cumhuriyet’in parlayan yıldızı, doğunun Paris’i, dünün gerçek üniversite şehri Erzurum bugün işsizlik ve yoksulluktan sefil vaziyette ama AKP’nin kalesi konumunda…
Nedir bunun sebebi?
Tabi ki eğitim eksikliği.
Tabi ki kültür ve bilinç eksikliği.
Tabi ki yoksulluk…
Muhakkak ki Cumhuriyet kadrolarının da eksiklikleri, yanlışlıkları da var. Siyasi partilerin ve aydın geçinenlerin hataları da çok. Ancak sonuç yine de üzücü…
Anadolu Osmanlı döneminde ne yönetici oldu ne de Anadolu’ya yeterince yatırım yapıldı. Asker Anadolu halkıydı. Ezilen, evlatları yetim kalan Anadolu oldu. Anadolu’da Selçuklu eserleri, Roma dönemi eserleri görebilirsiniz. Peki, kaç tane nitelikli Osmanlı eseri sayabilirsiniz? Osmanlı, Anadolulu olmaktan ziyade bir Balkan devletidir…
İlginç olan, Anadolu halkının kendine öncelik göstermeyen Osmanlı dönemine ve AKP’ye olan bağlılığıdır…
İlginç olan, AKP’nin Cumhuriyet’e yönelik insafsız eleştirilerine Cumhuriyet ile yönetme ve yönetilme bilincine erişen Anadolu halkının verdiği destektir…
İlginç olan, Osmanlı dönemi olsa adam yerine konmayacak olan Anadolu çocuğu AKP iktidar mensuplarının, iktidarlarını Cumhuriyete borçlu olmalarına rağmen Cumhuriyete olan düşmanlıklarıdır.
AKP İktidarının Anadolu’ya ilgisi sosyal yardım çerçevesindedir ama bu ilgide yoksulluk sorununu çözmeye yönelik değil, yoksulluğu idare etmeye yöneliktir. 2002’den bu güne yoksul sayısındaki artış bunun kanıtıdır.
Cumhuriyet kadrolarını ben de eleştiriyorum. Özellikle son dönemlerde çok hata yapmışlardı. Ancak, yine de konuyu açıklamaya yetmiyor.
Napolyon’a Hükümet ricalinden biri parmağını haritaya koyarak “Önce burayı aldıktan sonra, şurayı zapt etmeye girişmeliydiniz” gibi ukalalıklar yapınca Napolyon, “Oralar parmakla alınabilseydi, öyle yapardım” demiş.  
Hep birlikte, ukalalık yapmadan sormamız gerek;
Suç kimin, günah kimin?
Unutmayın ama, siyaset bilimine göre halk asla suçlu olamaz…
Şunu da söyleyeyim; Tüm eleştirilerime rağmen Cumhuriyet ve demokrasiyi en az yüzde 50+1’in destekleyeceğine inanıyorum. Çünkü, niyet Hayır’dır…



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/suc-kimin-gunah-kimin/5428