Ak Partililer Erdoğan İçin Türkiye’yi ve Kendilerini Yakacak Mı?
Bülent Kuşoğlu

Türkiye’nin etrafındaki ülkelerin çoğunda sandık konuyor, seçimler yapılıyor ve nasıl oluyor ise aynı adamlar tekrar seçiliyor. Hepsi de otoriter rejimler; Rusya’da Putin, Ermenistan’da Sarkisyan, Azerbaycan’da baba-oğul Aliyevler, İran’da Ayetullahlar, Irak’ta yakın döneme kadar Saddam, Suriye’de baba-oğul Esatlar, Mısır’da yakın döneme kadar Mübarek…
Türkiye’nin batısındaki ülkelerde ise durum değişik; Yunanistan, henüz demokrasiye geçmesine rağmen Bulgaristan ve Romanya’da ise gerçekten halkın seçtiği isimler yönetimdeler. Çünkü bu ülkeler batılı ve AB üyesi ülkeler…
Türkiye, etrafındaki ülkelerin çoğu gibi neden hep aynı adamın seçildiği otoriter bir cumhuriyet olmadı yakın zamana kadar?
Çünkü, Türkiye batı blokunda yer alıyor, AB üyesi değilse de üyelik müzakerelerine başlamış bir ülkedir ve NATO üyesidir. Türkiye ve Türkler tarihleri boyunca hep batıya yönelmişlerdir.  Ayrıca, Türk Milleti demokrasiyi benimsemiş durumdadır.
AKP’liler ne yapıyor? Erdoğan’ı seçimle gelen ama gitmeyen, her türlü yetkisi olan bir Saddam, Mübarek veya Esat haline getirmeye mi çalışıyorlar?  
Gerçekten izanı, imanı ve irfanı olan AKP’lilerin böyle düşündüğünü sanmıyorum, hatta biliyorum. Görüntüde suyun akışına bırakmış durumdalar kendilerini ama konuyu fark ettiklerinde konumları değişecektir. Meclis’ten çıkarmaya çalıştıkları anayasal düzenlemeler Esat, Mübarek gibi tam bir tek adam yönetimi getiriyor ve çok tehlikeli…
Hem batılı kalıp (NATO ve AB) hem de Esat gibi bir rejime sahip olmak mümkün müdür?
Değildir. (Kural olarak demokratik olmayan ülkeler bu kuruluşlarda yer alamaz)
Türkiye için batı blokundan ayrılmak mümkün müdür?
Değildir. (Türkiye’nin silah sistemini, yılların birikimi eğitim ve ekonomisini batıdan kopartıp şimdilerde doğu sistemine katılması imkansızdır)
Peki, son zamanlarda olduğu üzere batıya rest çekerek, Rusya’ya yaklaşarak ilişikleri bozduktan sonra Erdoğan’ın yetkilerini parlamentonun üstüne çıkararak ne yapmış oluyoruz?
Eşyanın tabiatına aykırı bir iş yapmış oluyoruz. Erdoğan, süresiz yönetimde kalma peşinde. Bu nedenle demokrasi, özgürlükler ve hukuk açısından kamuoyu ve batıyla ters düştü. Halkı ve kamuoyunu şimdilik çeşitli şekillerde sindiriyor fakat Batı, Türkiye’nin kendisinden kopmasına göz yummaz ve Erdoğan’ın gitmesi için her şeyi yapar. Bunun anlamı Türkiye’de terörün artması, ekonominin daha da bozulmasıdır. Bu Türkiye’deki terörü batı yapıyor değil, Türkiye küresel istihbarat ve terör örgütlerinin savaş alanı haline getirilmiştir, gerçeğidir.
Diğer taraftan Erdoğan’ın bel bağladığı Rusya’nın Türkiye’ye destek verecek hali de yok. Ekonomik güç olarak yok, siyasi güç olarak yok. Rusya ve Putin ayakta zor duruyor zaten… Batıdan doğuya kayan ekonomik güç aslında uzak doğuya kayıyor, Rusya’ya değil…
Peki, AKP neden Batıya inat Erdoğan’ın yetkilerini anormal boyutta artırarak Türkiye’yi ateşe atıyor?
AKP’liler henüz konunun ciddiyetinin farkında değiller. Türkiye’deki terörün artışında ve ekonominin bozulmasında Erdoğan’ın tek adamlık inadının ne kadar etkili olduğunu henüz kavramış, anlamış değiller. Anladıklarında da inşallah çok geç olmaz…
İslam değil ama radikal İslam veya ılımlısından radikaline tüm İslamcı siyasetler ve siyasiler yenilmiş iken Türkiye’de İslamcıların lideri olan Erdoğan’ın gücünü artırması garip değil mi?
Garip ama bu arada laikliğin İslam’la bağdaşır olduğu gerçeği de anlaşıldı… Biliyorsunuz Erdoğan’da batı desteği ile iktidar olmuş ve iktidarda kalmış bir İslamcı lider. Ancak şu sıralar batı desteği yok ve aslında Erdoğan’ın gücü artmıyor. Erdoğan’ın uluslararası gücü ve etkisi her geçen gün azalıyor. Hiçbir milli meselede başarılı olamadı. PKK’dan Kıbrıs’a, AB’den Suriye’ye, İŞİD’den İsrail’e tüm milli meselelerde başarısız oldu. Ancak, ülkede siyasi, ekonomik ve ideolojik olarak tek yanlı ve devlet destekli propaganda ile gücünü şimdilik koruyor. 15 Temmuz’da da dahli var. Olayların bu şekilde devamı durumunda kalması mümkün değil… Kendisi de farkında… Bu nedenle milli seferberlik ilan ediyor. Başbakanı da beka sorunu yaşıyoruz diyor.
Diğer yandan, Ortadoğu’da 2000’li yıllarda 4 milyona yakın Müslüman öldürüldü. Öldürenlerde Müslüman, Siyonistler değil… Bu oyuna gelen liderlerin ise hepsi gitti. Kalanlardan biri ve en eskisi Erdoğan. Bu pencereden baktığımız zaman da onun artık gitmesi anormal olmaz…
Peki, batının Erdoğan’ı yıpratarak gitmesine çalışmasının Türkiye’ye bir maliyeti olmuyor mu? Buna katlanacak mıyız?
Batıdan kopmamız imkansız. Başta belirttiğim gibi silah sisteminden, ekonomiye, eğitim sistemine kadar her konuda değişim gerektiriyor. Ben batıdan ayrılıyorum, doğuya geçiyorum demek göründüğü kadar basit ve mümkün değil. Uluslararası dengeler bozulur. Dolayısı ile batıdan kopma, batıya rest çekme saçmalığının bir maliyeti oluyor ve olacak. Anayasa değişikliği ile Erdoğan’ın yetkilerini artırmak ise Türkiye’ye bu maliyeti çok çok artırmaktan başka bir işe yaramaz… Hatta Erdoğan sonrası AKP kendi içinden çıkacak güçle devam edebilecek durumda iken bu gücünü de kaybetmiş olur. O nedenle, Türkiye’nin ve AKP’lilerin kendi menfaatleri için Erdoğan’ı daha da güçlendirmeleri gerçekleşmeyecek ve akl-ı selim galip gelecektir diye umuyorum.



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/ak-partililer-erdogan-icin-turkiye-yi-ve-kendilerini-yakacak-mi/5325