Söyle Yaz-Çiz Netice Yok Ama Sorumluluğumuz Var!
Bülent Kuşoğlu

Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki tam bir ay süren bütçe görüşme maratonumuz geçen Cum gecesi sona erdi. 2017 bütçesini yaptık, 2015 yılı harcamalarının hesabını sormaya çalıştık. Tabi bu konuda görev ağırlıklı olarak muhalefete, muhalefet içerisinde de ana muhalefete düşüyor. Dolayısı ile gecenin 01.30’unda eve gelip ertesi günkü 2 bakanlık ve ilgili kuruluşları için en az 2 saat çalıştığınızda oluyordu, hiç uyumaya fırsat olmadan hasta hasta görüşmelere katıldığınızda… Tüm Ankara bürokrasisi bakanları ile birlikte orada… Onları, konu ile ilgili muhteşem kompozisyonlar yazarak sarsamazsınız. Mutlaka dişe dokunur tespitleriniz olmalı, Sayıştay raporlarının nasıl kullanılacağını bilmelisiniz…
Bu yıl 200’ün üzerindeki Sayıştay raporlarından bazıları çok iyi, çok somut bilgiler içeriyordu. Sayıştay raporları geçen yıllara göre daha iyi idi.
Bu yıl komisyonda tartışma konusu yaptığım-yapmağa çalıştığım bazı tespitlerim şunlar;
-Devlette amortisman hesaplamalarında çok yanlış yapılıyor. En barizi 409 milyonluk Cumhurbaşkanlığı uçağına bir defada yüzde 100 amortisman ayrılması gibi.
-Taşınmazların çoğu kurumlarda kayda alınmıyor ve kayıtlarında yanlış yapılıyor.
-Hazine Müsteşarlığı raporunda belirtilen 99 çuval içerisindeki altın, gümüş ve mücevheratın sayılıp, değerlemesinin yapılmaması yanısıra sahipleneninin de olmaması.
-Dışişleri Bakanlığı bütçesindeki 563 milyon liralık G20 zirvesi giderlerinin Maliye tarafından bilinmemesi ve 400 küsür milyon sanılması…
-GAP, DAP, DOKAP, KOP gibi yatırımcı kuruluşların ödeneklerinin yıllardır hem düşük tutulması hem de düşük ödeneğin dahi kullandırılmıyor oluşu.
-Adalet Bakanlığı bütçesi içerisinde bağımsız bütçesi olması gerektiği halde YSK, Adli Tıp Kurumu, Uyuşmazlık Mahkemesi bütçelerinin yer alması.
-Kaç bakanlık ve kurumun hala kaç taşıt aracı kiraladığını ve maliyetlerini Maliye Bakanlığı gibi Komisyon üyeleri olarak bizimde öğrenememiz…
-Kamu mali yönetimi mevzuatı dışında ödenek kullanımına izin veren E cetvelinde özel hesapların bir de yanlış kullanımı.
-SGK’nın bu yıl bütçeden en az 116 milyar alacak oluşu ve bütçesinin 300 milyara yani devlet bütçesinin yarısına dayanmasının getirdiği tehlikelerin farkına varılmayışı.
-Bakanlık ve kurumlarda iç denetimin ve denetçinin olmayışı. Kısaca devlette denetim sisteminin çökmüş olması.
Bunlar sizi sıkmadan yazmaya çalıştığım başlıca tespitler. Siyasi dille yazmaya çalışsam çok yer tutar. Devleti az çok bilenler buradaki tespitlerin ne anlama geldiğini değerlendirebilirler.
Tespit ettiğimiz ve eleştirdiğimiz konu aslında çok. En önemlisi de bir çoğunu konuşmak, tartışmak ve düzeltmek için zamanın ve mevzuatın yetersiz olması.
Peki, Komisyon çalışmaları sonucu ne oldu diye sorarsanız bir fıkra ile cevap vereyim;  
Temel hakem olmuş. Maça çıkmış. Şiddetli bir kasti faul olmuş. Temel faul yapan futbolcuya değil de yere düşen oyuncuya sarı kart göstermiş.
Futbolcu hiddetle sormuş “Niye bana sarı veriyorsun da faul yapana vermiyorsun?”
Temel cevap vermiş,
“Tikkatli ol bi daha tüşme” diye.
Evet, sarı kartı biz muhalefet gördük. İktidara yönelik tek sıkıntı yok. Sorumluluk bile duymuyorlar. Düzeltelim dedikleri tek konu yok. Nasılsa çoğunluk bizde anlayışı… Sanki her şeyin sorumlusu bizdik…
Tıpkı ülke ekonomisini çökme, dış politikasını batma, toplum barışını yitme noktasına getiren 14 yıllık iktidarın AB’den PKK ve FETÖ’ye herkesi suçlayıp en ufak bir şekilde sorumluluk hissetmemesi gibi…   



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/soyle-yaz-ciz-netice-yok-ama-sorumlulugumuz-var/5296