Hukuksuzluktan Söz Edince, Ali Fuat Hocamı Hatırladım
Yalçın Toker



 
Bundan önceki yazımda, FETÖ ihtilal teşebbüsünü maşa olarak kullanan iktidarın, çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnamelerle, birçok hukuksuz icraatta bulunduğundan söz etmiştim. Sorgusuz sualsiz yapılan onbinlerce tutuklamalar, suçlu suçsuz araştırması yapılmadan uygulanan göz altılar, meslekten atmalar, göreve son vermeler, İmam Hatipler dışındaki bir çok eğitim kurumunu, askeri okulları,  milli kurumları kapatmalar..

Olağanüstü halden yararlanıp medyayı susturmak, sadece yandaş medyanın sesini duymak istiyorlar. Bir çok gazeteci arkadaş da bu arada tutuklanıp göz altına alınmış, sonra “hata edildi” denilerek serbest bırakılmıştı.

Demokrasiye, çağdaşlığa, laikliğe, Atatürk ilke ve inkılaplarına  zarar veren bu uygulamalar, vatandaşı üzüyor.. Özellikle de hukuk eğitimi almış olanları..
Muhakkak ki, iktidarın kendi siyasi amaçlarında maşa olarak kullandığı Kanun Hükmünde Kararname metinlerini kaleme alanlar arasında da Hukuk diploması taşıyan görevliler vardır. Acaba bunlar okudukları Hukuk Fakültelerinde nasıl bir hukuk eğimi almışlardır? O sıradan görevlilere yönelttiğim bu sorum, aslında bügün yasama, yürütme ve yargı organında görevli olan, hukuksuzluklara ses çıkarmayan, boyun eğen, alet olan herkes için geçerlidir.

Ben, geçen haftaki yazımda 1955-59 yılları arasında okuduğum Hukuk Fakültesindeki hocalarımdan(*)Kubalılar, Hıfzı Veldetler, Recai Galipler, Sıddık Samiler, Sulhi Dönmezerler’den söz etmiştim. O zamanki sınıf arkadaşlarımdan pek çoğu sonraki yıllarda asistan, doçent, profesör olarak Fakültede kalmışlardı. Şimdi aklımda kalanlardan Erdoğan Teziç, Ersin Çamoğlu, Erdoğan Moroğlu, Kevork Acemoğlu, Alev Coşkun, Engin Ünsal gibi bir çok arkadaşım meslekte çok ilerlediler.. Bilirsiniz Erdoğan Teziç yıllarca YÖK Başkanıolarak hukuka hizmetlerini sürdürdü.. Bazıları Kara Ticaret, Medeni Hukuk kürsülerinde profesör oldu.

Dönem arkadaşlarımdan biri geçen gün beni aradı.. “Yalçın, yazında hocalarımızdan Ali Fuat Başgil’i unutmuşsun!” dedi.

Gerçekten de Başgil Hocamı saydığım hukuk üstadlarımız arasında anmayı unutmuşum.. Ama aslına bakarsanız eski hocalarımın hepsini anmaya kalksaydım; Recai Galip Okandan, Tarık Zafer Tunaya, İsmet Giritli, Naci Şensoy diye diye sütunda yer kalmazdı..

Arkadaşıma; “iyi ki hatırlattın” dedim ve Ali Fuat Hocayı yazacağıma söz verdim.. İşte bu yüzden bugünkü yazımda Ord. Prof. Ali Fuat Başgil’den söz edeceğim.. Zaten daha önce de pek çok defa, Başgil Hoca’yı yanlış tanıtmaya çalışan, onun fikirlerini kendi siyasi çıkarına alet etmek isteyen siyasiler yüzünden yazı yazmam gerekmişti..
Ali Fuat Hocam gerçek bir hukuk alimi idi. Tam bir Türktü.. Vatansever, milletseverdi. Fransada okumaktayken I. Dünya Savaşı çıkınca, tahsilini yarıda bırakıp gelmiş, Şark cephesinde savaşmıştı. Atatürk döneminde mebus olup Meclis’te milleti temsil etmiş, Anayasanın hazırlanmasında çalışmıştı. Asker olarak, siyasetçi olarak, hukuk eğitmeni olarak, mesleğine saygılı olduğu kadar, dinine de saygılı bir Müslümandı. Ama asla dini, eğitime, siyasete alet etmezdi, edenleri de kınardı. “Din başka, hukuk başka, siyaset başka, hepsinin yeri ayrı” derdi. Zaten bunlar en olağan ve tabii kurallar olduğu için, o zamanlar tekrarına da gerek görülmezdi.

Fakat şimdilerde devran değişmiş, her şeyimiz altüst edilmiş olduğu için, bu gerçeği vurgulama gereği duyuyoruz. Öyle değil mi? Hala yasama organımızın başında, “Anayasadan laikliği çıkaracağız, din ağırlıklı bir Devletten yanayız” demiş olan bir kişi bulunmuyor mu?

O zaman ne olacak? Milletvekilleri yasama görevine, “namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum!”diyerek değil, eskiden olduğu gibi “Vallahi!” diye yemin ederek başlayacaklar.       

AKP’yi kuran, yıllarca Başbakanlık yapan Tayyip Erdoğan, 2014 yılında Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyduğu zaman, seçim mitinglerinin birini Samsun’da yapmıştı. Çarşamba ilçesinde yaptığı konuşmada, 1889 Çarşamba doğumlu olan Ali Fuat Başgil’den uzun uzun söz etmişti.. 27 Mayıs 1960 ihtilali sonrasında, dönemin ihtilalci idaresinin Ali Fuat Başgil’e yaptıklarını anlatmış, 147’ler listesine alınıp Üniversiteden atılmasını, Balmumcu’daki hapishane günlerini hikaye etmiş, 1961 seçimlerinde Cemal Gürsel’e karşı Cumhurbaşkanlığına aday olması üzerine kendisi ile görüşen Generallerin tabancalarını masaya koyup, “Aday olursan mezarın hazır..” diye tehdit ettiklerini hikaye etmiş.. Ve sözlerini, siyasi çıkar amaçlı şu cümlesi ile tamamlamıştı: “Samsun halkı, Başgil’e yapılanların hesabını soracaktır.” Yani, halk seçimde oyunu Tayyip Bey’e verecek..

Siyasiler zaten her zaman böyle konuşurlar.. Siyasi çıkar için vaadler sıralarlar.. Elli yıl öncesinin hukuksuzluğunu falan kurcalarlar.. Dinine bağlı bir profesörün bu özelliğinden istifade etmeye çalışırlar..

Şimdi onlara bir soru.. “Siz şimdilerde, KHK’lerle bir çok hukuksuz işlemler yapmaktasınız. Sorulunca da“haklısınız, hata etmişiz” deyip işi geçiştiriyorsunuz.
Peki ya o zaman da, Ali Fuat Hocayı silahla tehdit eden iki ihtilalci general “hata etmişiz” demişlerse, ne olacak.. Sizin mantığınıza göre iş bitecek, öyle mi?
Ord. Prof. Ali Fuat Başgil, Fransa Grenoble Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Paris Hukuk Fakültesinde doktorasını yaptı. Pariste, Edebiyat Fakültesi ve Felsefe Bölümü ile, Siyasi İlimleri bitirdi.

Hocamız, Din ve Laiklik(**) kitabında, dini ve laikliği uzun uzun anlatır..
Sa.143: “İbadet fertler arasında değil, fert ile Allah arasında bir münasebettir. Bu durum Kanun mevzuu olmaz. Laik Devlet, bir dinin ibadet ve dualarına, bunların icrasına, diline karışmaz. Hükümet adamları bunlara el süremez..” demişti ve bize de böyle öğretmiş, sık sık “Laiklik dini inkar etmek değildir” demişti.
1961 yılında Paris’te, (Ligue Française de l’Enseignement) isimli laikliğe hizmet yolunda faaliyet gösteren bir cemiyet vardı. Bu dernek, o sırada İhtilalcilerle tutuklanmış ve Balcumcu Ceza evine konulmuş olan Ali Fuat Başgil’e bir mektup göndererek şu mealde bir soru sormuştu: “Le Monde gazetesinin Türkiye muhabirinin bildirdiğine göre, son aylarda Türkiye’de ortaya çıkan antilaik hareketlerin başında siz bulunuyormuşsunuz. Biz buna ihtimal veremedik. Fakat hakikati de öğrenemedik. Bizi bu konuda aydınlatmanızı rica ediyoruz” deniliyordu.
Prof. Başgil bu mektuba şu cevabı vermişti:
“Laiklik aleyhtarı olduğum, benim eserlerimi ve yazılarımı okumayan muarızlarımın, bana isnat ve iftirasıdır. Ben laiklik aleyhtarı değil, Allahsızlık aleyhtarıyım. Bu iki tabirin manaları arasındaki farkı siz Fransız dostlarım çok iyi bilirsiniz. Çünkü Fransa, tarihte ve şimdi her ikisini de yaşamıştır ve yaşamaktadır. Ben medeni bir memleket için laiklik ne kadar lazımsa, Allahsızlığın da o kadar zararlı ve tehlikeli olduğuna inanmaktayım. Ben tahsilimi Fransada yaptım..”
Son zamanlardaki bazı laiklik karşıtları da, Le Monde’daki bu yazıyı okumuş olacaklar ki, Ali Fuat Hocayı,antilaik hareketlerin başı olarak takdim edip bundan yararlanmaya çalışmaktalar.. Demek bu kişiler, Le Monde’u okumuşlar ama Başgil’in verdiği cevabı okumamışlar veya işlerine gelmediği için onu esgeçmekteler.
Keza; Ali Fuat Hoca’nın şu sözlerinden de bihaberler demek ki:
Sa-20: “Dindarım, fakat amel bakımından çok günahkarım. Vecibeleri yerine getiremediğime üzülürüm. Fakat bu dini sevmeğe mani midir?”
Ali Fuat Başgil, 17 Nisan 1967 tarihinde İstanbul Feneryolu Eflatun sokaktaki evinde vefat etti. Bu sokağın adı bugün; Ali Fuat Başgil sokağıdır. Doğduğu Çarşamba’daki ve yurdumuzun pek çok yerindeki Okul ve Fakültelere de onun adı verildi.
Bıraktığı vasiyeti de, üstadın din anlayışını, alçak gönüllüğünü, vatan ve millet sevgisini ortaya koyan bir belge niteliğindedir.
Hocamız, vasiyetnamesinde mealen şöyle demişti:
“Tabutuma hakir bir bez parçası yeter. Tabutum için top arabası gelirse geri gönderiniz. Cenazemde, namazımda durmayanlar bulunmasın. Ben yalnız fatihaya muhtacım. Müslümanlar haklarını helal etsinler yeter.”

Bugün tantanalı cenaze törenleri yapanlar, dini siyasete alet edenler, lütfen Ali Fuat Hoca’mızı istismarlarınızda kullanmayın. 


(*) İhtilaller ve Darbeler Arasında Gazetecilik Anılarım /Yalçın Toker- Toker Yayınları www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve  [email protected]
(**) Din ve Laiklik/Ord. Prof. Ali Fuat Başgil/Yağmur Yayınevi-İst.



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/hukuksuzluktan-soz-edince-ali-fuat-hocami-hatirladim/5217