Gün Birlik Günüdür. Zafer İnananlarındır
Alper Tan

Milletlerin kaderlerinde dönüm noktaları vardır. Savalar, zaferler, hezimetler, afetler, salgınlar, kıtlık kuraklık.. Bu imtihanları, ilahi sınamaları yaşayarak oluşur ve gelişir millet şuuru.. İşte tam da böyle bir imtihandayız. İmtihanı geçenler olacak, kalanlar olacak..
Belki de bizim kuşak, Türk tarihinde bu güne dek eşi benzeri yaşanmamış bir ihanete şahit olduk. Tehlike hariçten gelseydi mukavemet daha kolay olurdu. Şimdi tehlike içerde. Kurt, gövdenin içinde. Onun için mukavemet daha zor. Düşman içerde ve çok sinsi olduğu için toplumun, düşmanı sezmesi ve tanıması kolay olmadı. Toplum, can damarını koparan, kanını içen en korkunç düşmanı dost zannetti. Cemiyetin ve devlet kurumlarının basiret gözü körleşmişti. Bu içerdeki “düşman” tehlikesine dikkat çekerek feryad edenler ise toplumun bir kesimince ne yazık ki “paranoyak” muamelesi görüyordu.
Bazen “Bir musibet, bin nasihatten yeğdir.”  “Kötümser insan her fırsatta bir zorluk, iyimser insan her zorlukta bir fırsat görür.” Bunu fırsata dönüştürmeliyiz.
15 Temmuz saldırılarını eğer biz sadece bir FETÖ planı olarak görüyorsak çok yanılıyoruz. Dikkat ediniz! Ordu içindeki FETÖ-NATO unsurları kanlı darbe terörünü icra ederlerken, arkasındaki güçler, bu darbecileri açıkça savunan, kollayan, koruyan açıklamalar yaptılar. ABD, kendisine tahsis ettiğimiz İncirlik Üssü’nden kaldırdığı tanker uçaklarla TBMM’yi, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı, MİT’i, Emniyet’i ve halkı bombalayan savaş uçaklarına havada yakıt takviyesi yaptı.
ABD “tarafları” “mutedil” olmaya çağırarak sanki iki “meşru” “taraf” varmış algısı oluşturdu. El Kaide’nin, 2001’de İkiz Kuleleri vurması üzerine ABD bunu bahane edip Afganistan’a, Irak’a yok yere saldırdığında bir Allah’ın kulu “Taraflara itidal” çağrısı yapmamıştı.. Bu iki işgalde dört buçuk bilyon Müslüman katledildi.
AB, idam cezasının tartışmaya açılması üzerine bizi “AB’ye almamakla” tehdit ediyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları “kredi notumuzu düşürmekle” tehdit ediyor. Batı dünyası Türkiye’yi NATO’dan atmakla korkutmaya çalışıyor. Canları Cehenneme..
AB zaten batıyor. Biz zaten girmek istemiyoruz. Haçlı orduları IŞİD bahanesiyle yeniden Ortadoğu’ya girmek isterken Ortadoğu, Avrupa ve ABD’ye giriyor. Fransa aylardır iç savaş yaşıyor. Bu savaşın Avrupa’ya yayılma eğilimi var. ABD’de başlayan Zenci isyanı ülkeye yayılırsa sürpriz olmaz.

Biz dış düşmanlarla rahat başa çıkarız. Yeter ki içerdeki satılmış hainleri temizleyelim. Devleti, tam olarak milletin devleti yapabilelim. Hakkın ve halkın iradesini hakim kılalım. Halkın tüm kesimlerini kucaklayacak bir devlet inşa edelim. Birbirimizi anlamaya çalışalım. Ortak düşmana karşı müşterek mücadele edelim.
Bu darbe teşebbüsü, 4 yıldır bas bas bağırarak haykırarak anlatmaya çalıştığımız küresel savaşın bir cephesidir. Bu bir kurtuluş mücadelesidir. Görünen o ki bu devlet, üstündeki vesayetlerden kurtulacak. Ve yine görünen o ki bu devletin tüm kurumları tek tek elden geçecek, bir bakıma yeniden kurulacak. Bu şart.. O zaman hep beraber yapalım bunu. Ve ortak kaderimizi, ortak gücümüzü tüm düşmanlarımıza gösterelim. Gün birlik günüdür.
Halk uyanmıştır, diridir ve hazırdır. Kıyama duran bu halkın önünde hiçbir vesayet kurumunun direnmesi mümkün değil. Tekbirlerle, salalarla, ezanlarla, zikirlerle meydanlara inen halk aslında gerçek bir devrim yapmak üzere.. Siyaset buna liderlik etmeli.
Bütün ümmetin gözü Anadolu’ya bakıyor. Anadolu düşerse Ortadoğu’daki direniş hareketleri zaten düşer. Türkiye’ye o nedenle yoğun saldırılar yapılıyor. Bunu kahpece yapıyorlar. Mertçe, erkekçe yapmıyorlar, kalleşçe yapıyorlar. İçimizdeki satılmış kalleşleri maşa ve militan olarak kullanıyorlar. Bunların da üstesinden geleceğiz.
Küresel bir din savaşının yani postmodern bir Haçlı Savaşı’nın göbeğindeyiz. Karşımızda Haçlı-Siyonist koalisyonu var. Ama Müslümanlar derli toplu değiller. Dağınıklar. Bu dağınıklığı derhal toparlamalıyız. Onlar nasıl ittifakla saldırıyorlarsa biz de onlara ittifakla saldırmalıyız.

Lafı eğip bükmenin anlamı yok. Bu bir savaştır. Biz de onlara postmodern saldırılar yapmalıyız. Anladıkları dilden konuşmazsak bu savaş çok canımızı acıtır. Tek değil, İslam toplulukları olarak biz de toplu hareket etmeliyiz. Bunun şartlarını zorlamalıyız.
Haçlı-Siyonist zihniyetinin yolundan, suyundan, onların tavsiyeleriyle sahil-i selamate çıkamayız. Doğru hedefe yanlış yoldan gidilmez.
Batı’ya karşı sert ve radikal adımlar atmalıyız. Onlardan “dost” ve “müttefik” olarak bahsedemeyiz artık. ABD bizim en azılı en alçak düşmanımızdır. Bize karşı yapılan tüm darbelerin arkasında ABD var. Ama sabır ve mücadele ile yılmadan, bıkmadan kazanacağız. Zafer bizim olacak. Zafer inananlarındır.



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/gun-birlik-gunudur-zafer-inananlarindir/5170