Para Aklama Cesareti mi, Cehaleti mi
Bülent Kuşoğlu

Bayramdan önceki hafta Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi” amaçlı bir tasarı görüşüldü. Hükümetten gelen tasarı ek maddeleri ile 80 maddeye yakın. Bayram sonrası, yani bu haftadan itibaren Genel Kurul’da görüşülmesi gerekiyor. Tasarının maddelerinin bir kaçı hariç, -geneli yatırım ortamının iyileştirilmesi için pansuman tedbir olmasına rağmen- çoğu bana göre olumlu maddeler. Ancak bir madde var ki Türkiye’nin çok iyi tartışması şart. Çünkü çok riskli, çok sıkıntı getirebilecek bir düzenleme.
Tasarıda Geçici 2’inci madde ile kamuoyuna “varlık barışı” olarak takdim edilip, gerçekte hedefi farklı ve istenilmeyen sonuçlar doğurabilecek bir düzenleme yapılmış. Kısaca; gerçek veya tüzel kişiler yurt dışında bulunan para ve benzeri maddi kıymetlerini yurda getirebilecekler. Kesinlikle soruşturmaya uğramayacakları gibi vergi de ödemeyecekler ve getirdikleri değerleri sermayeye ilave etme zorunlulukları da yok. İstedikleri zaman yurt dışına çıkarabilecekleri bu değerlerin kaynağı da sorulmayacak. Hatta çok ilginç, gerçek veya tüzel kişilerin beyanda bulundukları değerleri diğer kişilerin nam ve hesabına beyan edebilmeleri de mümkün...
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli Komisyonda hedeflerinin Körfez sermeyesini Türkiye’ye getirmek olduğunu açıkladı. Yani yabancılar da diğer kişilerin nam ve hesabına Türkiye’ye para sokabilecekler.
Tasarı da hukuki yönden ve uygulama açısından eksiklik çok. Mesela yurt dışında param var diye beyanda bulunursanız ve bir süre sonra bir bavul parayla bankaya gidip bu benim yurt dışındaki param deseniz ispat etmeniz gerekmiyor. Para gelsin de nasıl gelirse gelsin kimden gelirse gelsin… Hatta terör örgütlerinden dahi gelsin…
Tüm bunlar ne demek biliyor musunuz?
Türkiye artık açıktan, işi legalleştirerek kara para aklayan bir ülke oluyor…
Kim olursan ol, ister kendi adına ister diğerleri nam ve hesabına kara paranı getir, aklayalım, sisteme kazandıralım diyoruz kısaca…
Kara para, çok kısaca sistem dışında olan paradır. Kaynağı belli olmayan, kayıt altına alınması gereken yerde kayıt dışı bırakılan paradır.
Dünyanın tüm ülkelerinin milli gelirleri toplamı son yıllarda 80 trilyon dolar civarındadır. Aynı yıllarda dünyada dolaşımda olan para miktarı ise 800 trilyon dolardan fazladır. Bu dolaşımda olan para miktarının yüzde 1’i kadar bir miktar kara para olsa, yaklaşık 8 trilyon dolar yapar. Yani Türkiye’nin milli gelirinin 10 katından fazla bir meblağ. Müthiş bir para değil mi?
Dünyada kara paranın miktarı tanıma göre ve ülkeden ülkeye değişir. Dünyadaki kara paranın en az 2 trilyon dolar olduğu kabul edilse dahi çok büyük bir meblağdır. Ancak, kara para aklamak çok karlıdır ve kara para aklamak ülkeler için çok da  risklidir.
Konuya merak saldıysanız lütfen açın kara para ile mücadele için kurulmuş olan MASAK’ın internet sitesini. Bakın, kara para ile mücadele için kurulmuş bulunan MASAK ne ile savaşıyor ise bu bahsi geçen Geçici 2’inci madde onların tümünü yasal kılıyor. Ki Türkiye ayrıca FATF denilen uluslararası Mali Eylem Görev Gücü’ne de üyedir. FATF’ın amacı kara para ile uluslararası alanda mücadele etmektir.
Biz ise terör örgütlerininkiler de dahil olmak üzere her türlü parayı aklamak için bir yasa çıkarıyoruz.
Rezalete bakar mısınız?
Kara para aklama dediğim gibi çok kazançlı bir iş ama bu işten en fazla kazanan da büyük devletler. Büyük devletler, dünya finans sistemini kara veya akıyla her şekilde kontrol altında tutmak isterler. Özellikle uluslararası para sisteminden en büyük kazancı elde eden ABD sisteme giren çıkan tüm parayı bilmek ve nemalanmak ister. Çünkü dolar dünyanın rezerv parasıdır ve ABD uzun zamandır doları karşılıksız basabilmektedir. 2008 Krizi öncesi ABD’de M1 yani dolaşımdaki para miktarı 800 milyar dolar iken 2013’te bu meblağ 3,5 trilyon doları bulmuştur. ABD nasıl ki doların rezerv para olmasından ve karşılıksız basılabilmesinden çok anormal paralar kazanıyor ise kara para aklanmasından da aynı şekilde en çok kazanan ülkedir. ABD dünyada dolaşan parayı elektronik sistem (SWİFT) sayesinde 10 bin dolara kadar olan meblağın üstü için bilir ve kontrol eder. Hatta bir anlamda FATF gibi kurumlar dahi sonuç olarak ABD’ne hizmet eder. Buradaki ABD kavramını  ise finans alemi ile sınırlı olarak düşünmemiz gerekir… Bilmem anlatabildim mi?
Doların rezerv para olması, gücünü devam ettirebilmesi şimdiki küresel sisteminin en önemli koşuludur.
Şimdi RTE Hükümeti Başbakan Yardımcısı Canikli’nin açıkça itiraf ettiğine göre, -ne kadar mecbur kaldıysa artık- ABD’nin elindeki bu kazançlı işten pay almaya çalışıyor. Birdenbire dünya baronlarına baş kaldırıyor…
Bana göre Cumhuriyet Tarihinin en cesur çıkışlarından biri…
Veya en cahilce çıkışı…
Bu tasarı mevcut şekliyle yasalaşır ise seyreyleyin gümbürtüyü…
 
   
 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/para-aklama-cesareti-mi-cehaleti-mi/5157