Laikliğe Son Verip, İslami Anayasa Getirmeye Çalışanlara Sorularım Var...
Yalçın Toker









VARSAYALIM..  DİNCİ ANAYASANIZI ÇIKARDINIZ…
Soru: 1- Fatih Sultan Mehmet’i yargılayan ve Padişahın bir kolunun kesilmesine karar veren Osmanlı hakimi gibi bir yargıç bugün de ortaya çıkarsa ne yapacaksınız?..
Soru: 2- Bursa’da Cami yaptıran Yıldırım Beyazıt’a, “Caminin yanına bir de Meyhane Yaptırmalısın Padişahım..” diyen damadı Emir Buhari gibi bir din adamı, bugün karşınıza çıkarsa, ona ne cevap vereceksiniz?
Bu tür sorularım pek çok.. Ama bugünlük sadece bu ikisi..
 
Hatırlarsınız geçen haftaki yazıma “Necip Fazıl bugün hayatta olsaydı, bu Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ı azarlardı” başlığını atmıştım..
Çünkü bugün ülkeyi yönetmekte olanların hemen hepsinin fikir ve ideoloji Hocası olan Üstad Necip Fazıl Kısakürek, laiklik karşıtı değildi. İslam konusunda talebelerine şöyle öğütler verirdi:
İslamı sevelim, sevdirelim, İslam ilke ve kurallarına saygı duyalım..” Ama ideolocyasını benimseyen talebelerine hiçbir zaman, “Laisizmi kaldıralım!..” dememişti ve demezdi.. Üstad konferanslarında, kitaplarında ve konuşmalarında  “Bizler laikiz ve İslama da saygılıyız..” diye konuşurdu.
İslamiyeti kendi düşünce, siyaset ve çıkarlarına alet edenlerden ise; “bunlar sahte Müslümanlardır..” diye söz ederdi.
Ben bu yazdıklarımı Necip Fazıl’ın eserlerindeki(*) satırlardan nakletmekteyim..
İsterseniz o sözleri kitap ve sayfalarını zikrederek de belgeleyeyim.. 
 
YOLUMUZ HALİMİZ ÇAREMİZ.. KONFERANSINDAN:
S: 96: “Türk Milletinin kurtuluş yolu İslamiyettedir.. Biz Müslümanlık cevherini gübre beyinli yobazın dar ve ufuksuz ruhundaki küf ve paslardan ayıklayıp, milli Türk ruhunun temizliği içinde eritmeliydik.. Yapmadık..
Sayfa 151: “… Bir de aramızda, bizim "sahte müslümanlar!" dediğimiz tipler türemiştir. Onlar İslam Sosyalizmi ve İslam Demokrasisi gibi lâflar ederler... Ve daha, neler neler.. Bu konular büyük hikmet meseleleridir. Uzun izahla­ra muhtaç meselelerdir.. Şu kadarını söylemek lazımdır ki, dünya, sonu "..izm" le biten ne varsa ve ne arıyorsa, aradığı İslamda vardır..”
S:153: "Müslümanım!" diyenlerin bir çoğu bir kutuya ben­ziyor. İçi boş bir konserveye... İçine kadınların dikiş takımlarını koydukları bir teneke kutuya... Ve boyası sıyrık, bir “müslüman" yazılıdır dışında...
… Demin şurada, perde arkasında konuşurken şu lâfı söylemiştim: Ben bunlara musalla taşı müslümanı diyorum..”
… Anadolu'da, nereye gittiy­sem hep ayni sual... "Ne olacak halimiz?", "Nedir çare­miz?.." "Nedir, nedir, nedir?"  
Yani tıpkı bugünlerdeki gibiymiş değil mi?..
 
MİLLİYETÇİLİK, IRKÇILIK VE İSLAM..
 
Necip Fazıl Kısakürek Hayatı ve Eserleri kitabımızdan..
S:100: “Milliyetçilik geriye doğru değil, ilerilere doğru git­mektedir. Bu milliyetçilik, İslama bağlı Türk ruhunun, Türk duygu ve düşüncesinin milliyetçiliğidir. Bizce ha­yat; fikir, insan ve nizamdan ibarettir. İktisadi anlam­da, milliyetçiliğimize sarılarak, iktisadî istiklalimizi ku­ramazsak, Batının karşısında bir gün duman olacağız..
İslamda millet, ana ruha bağlandıktan sonra kendi ırkını sever.
Hazreti Peygamber"Kişi, kavmini sevdiği için cezalandırılamaz" der.
 
Necip Fazıl işte bunları söylüyor.. Demek ki, bugün ülkeyi yönetenler, Üstadlarının fikirlerini anlayamamış, onları kendilerine göre çarptırarak keyfi biçimde yorumlamış olan talebelerdir.. Bu yüzden bence, Üstadlarının ruhunu  mezarında muazzep ediyorlar..
Soruyorum onlara:  Üstad’ın “laikliği Anayasadan kaldırmak gerekir..” şeklindeki  bir sözünü bana gösterebilirler mi?..
 
**
Artık geleyim başlıktaki Fatih ve Yıldırım Beyazıt vak’alarına..
Üstad Konferansında bu konularda şöyle der:
S: 143: “Yıldırım ilk içki içen Padişah...
Bursa'da Ulu camii yaptırdığında, yanında Emir Buhari vardı.
Yıldırım imama soruyor: "Nasıl oldu, efendi Hazretleri?"
İmam-ı Buhari de hemen cevabını yapıştırıyor: "Fevka­lede olmuş, ama yanında, bir meyhane eksik!"
"Nasıl olur, Allahın evinin yanında meyhane olur mu?" diye hayretler içinde mukabele eder Yıldırım...
Hoca Emir-i Buhari döner, "Asıl Allahın evi senin kalbindir!" der; "Sen onu pisletiyorsun da mescidin yanına bir meyhane eklemişsin ne çıkar!"
Ve Yıldırım ağlar...” 
Unutmadan bilgi vereyim, Emir Buhari, Buhara doğumlu, soyu Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin’e dayanan, yaniSeyyid olan bir din adamı idi. Yıldırım Beyazıt’ın kızı Hundi Hatun ile evlenmişti, yani Padişahın damadı idi. Türbesi Bursa’da Emir Sultan camiinin yanındadır.
 
S: 144: “Fatih Sultan MehmetHızır Bey diye bir hakime maliktir.
Bir gün Padişah bir hıristiyan mühendisin bir sebep­ten dolayı kollarını kestirir..Ve mühendis doğru Şeriat mah­kemesine gider..
Fatih gelir, mahkemede Hızır Bey'in karşısında otu­rur.
Hakim "Ayağa kalk!" der.
Koca Sultana, "Sen, murafa-i şer üzresin!" Yani kötülükten murafa halinde­sin!...diye konuşur.
Ve muhakeme sonunda Fatih'in de ayni şekilde kollarının kesilmesine karar verir.
Bu büyük adalet karşısında hrıstiyan mühendis o kadar ken­dinden geçer ki, ağlayarak "Helal ettim!..." diye bağırır; "Helal ettim ve müslüman oldum!..." der.
Böylece Fatih Sultan Mehmet’in kolu kesilmekten kurtulur..
 
Ey, bugün Başkanlık sistemi peşinde kaşanlar..  Anayasayı değiştirip, laikliği kaldırmayı planlayanlar.. Yani AKP’lilerin büyük çoğunluğu.. Sizler Üstad Necip Fazıl ideolocyasının takipçisi olan talebelerdiniz.. Ama demek ki, Üstadın ideolojisini tam kavrayamamış talebelermişsiniz..
Sizlere yazıma son noktayı koymadan Necip Fazıl’dan şu son cümleleri de hatırlatayım: “İslami yargıya göre çöpçü ile Hükümet Başkanı eşittir..”
 “İslam ilmin nerede olursa olsun alınmasını emreder. Beşikten mezara kadar ilim der..”
Okulları kapatın yerine İmam Hatipleri getirin dedi mi Necip Fazıl?..
 
(**) Necip Fazıl Kısakürek-Hayatı ve Eserleri/ Toker Yayınları Edebiyat Kom. Tel: 0535 3199349 ve [email protected]



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/laiklige-son-verip-islami-anayasa-getirmeye-calisanlara-sorularim-var-/5102