Kaosa Doğru!
Bülent Kuşoğlu

Salı gecesi TBMM Genel Kurulu’nda gördüklerimden, yaşadıklarımdan dolayı yine çok üzüntülü, stresli günlerimden birini geçirdim. Kapalı oturum olduğu için basına gerçekte olduğu kadar intikal etmedi ama Genel Kurul tam bir arbede yaşadı, 4-5 milletvekili yaralandı. Bağırışlar, küfürler… Rezaletti…
Sorun, İç Güvenlik Yasası denilen polis ve jandarmanın yetkilerini artıran ve kişi hak ve özgürlüklerini uygulamada kullanılamaz hale getiren yasa tasarısının Genel Kurul’a getirilişi dolayısı ile çıkmıştı. Aklı başında olarak gördüğüm AKP milletvekillerine ‘Burası sokağa yansır, iç savaş tahrikçiliği yapıyoruz, ülkeyi kaosa götürüyoruz, bu yasayı çekin veya yumuşatın’ dedim itiraz da etmediler ama yapacak bir şeyleri de yoktu…
TBMM Genel Kurulu’nda biz nasıl gergin, stresli bir ortama girdiğimizde tansiyon yükseliyor ve kavga ediyor isek toplumda buna benzer şekilde üzerindeki baskı arttığında tepki veriyor ve şiddet artıyor. Son yıllarda artan suç ve şiddetin en önemli sebeplerinden biri artan ekonomik baskılar, kutuplaşma, dine, topluma ve devlete ait manevi değerlerimize saldırılması, tahrip edilmesi, yoz, ahlaksız bir toplum modelinin benimsenmesidir.
Gerçekten son yıllarda çok çok artan uyuşturucu ve antidepresan kullanımına, artan kadın şiddetine, toplumda artan genel şiddet eğilimine, artan işsizliğe ve yoksulluğa bakarsanız bir şeylerin yanlış yönetildiğini yada yönetilmediğini, görürsünüz…
Bir de bunlara Kürt ve Alevi sorunları yanı sıra İslamı kullanmaya çalışan terörü ve çözüm sürecini de ilave edin... Çözüm sürecinin seçim öncesi sıkıntısını, baskısını da ihmal etmeyin, işin ciddiyetini belki biraz kavrarsınız… Kaos nedir bilir misiniz?
Takip ediyor musunuz bilmem ama özellikle Kandil’in açıklamalarına göre ve bana göre de çözüm süreci başarısızlığa uğradı. Kandil’in istediklerinin verilmesini, bunlara onların talep ettiği adların konulmasını ve açıklamalar yapılmasını AKP Hükümeti vaad ettiği halde seçim öncesi göze alamıyor. Hakan Fidan’ın ayrılmasında bunun önemli bir payı da var. Çözüm sürecinin Oslo’dan beri mimarı olan kişi sonucu gördü ve başarısını taçlandıramadan dokunulmazlık zırhına bürünmek, başarısızlığa ortak görünmemek istedi. Kaosu gördü ve kaçtı… Bu kadar basit…
Sorun şimdi çözüm sürecinin başarısızlığı sonucu ortaya çıkacak patlamayı ve ona paralel diğer patlamaları kontrol etmek… Bunun için polis ve jandarmanın yetkililerinin artırılması ve adam öldürmesinin nerede ise cezasız bırakılması veya teşvik edilmesi yeterli mi?
Gerginliği, toplumun getirildiği bu sıkıntıyı toplumu daha fazla sıkarak, gererek, hak ve özgürlüklerine ambargo koyarak çözmeye çalışmak sadece aptallık değil de nedir? İlk defa 3 muhalefet partisi de bir yasa tasarısına karşı... Düşünebiliyor musunuz, MHP ve HDP güvenlik konulu bir yasa tasarısına temelden karşılar… Çünkü önümüzde gerçekten büyük bir sorun var ve çözümü Tayyip Beyin sandığı kadar basit değil…
Tayyip Beyin kendisini sağlama almak için çıkartmaya çalıştığı Polis ve Jandarmaya anormal yetkiler veren yasa tasarısı aklıma geçmişte yaşanan fıkra gibi bir olayı getirdi;
12 Eylül, generallerin ülkemizi Tayyip Beye benzer bir biçimde yönetmeye özendikleri bir dönem, polis öğrenci evlerini aramaktadır. Beş öğrencinin birlikte kaldığı eve ani baskın düzenlerler, başlarlar arama yapmaya… Kayda değer hiçbir şey bulamayınca, gücünü hissettirme ihtiyacı ile duvarda bulunan Lenin posterine gözü takılır komiserin ve sorar öğrenciye,
Kim ulan bu?
Tavıra çok bozulan öğrenci cevap verir.
Dedem
Komiser ellerini havaya açıp,
Hey yüce Rabbim! Böyle nur yüzlü bir adamdan, böyle bir torun” der ve adamlarını toplayıp çıkar…
Ben Tayyip Beyi hep bu bilmiş, güçlü görünme hastası komiserlere benzetirim. Sadece karakol yerine Saray’da yaşayanı…
 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/kaosa-dogru/4589