Batıya Güvenme Ülkene Güven
Alper Tan

Son asırda yaşadığımız “yenilgi” psikolojisinin ruhumuzu esir alması hayat boyu tavırlarımıza ve reflekslerimize de yansıyor. Bazı kesimlerin neredeyse her adımda, her olayda “Acaba Batı buna ne der?” “Bak işte Batı bunu destekler” ya da “Batı buna izin vermez” gibi sorgulamalarına şahit oluyoruz. Bu durum ya saflıktan ya da Batının içimizde yürüttüğü psikolojik harbin yansımasından kaynaklanıyor.
“Batı ne der” kompleksinden kurtulalım artık. Batının ne diyeceği hiç de umurumuzda olmamalı. Aksine bizim ne diyeceğimizi Batı merak etmeli bundan böyle..
11 Eylül bahanesiyle binlerce masumu Guantanamo ve benzeri esir kamplarına doldurup, Kardinal George Bush’un talimatları ve bilgisi dahilinde dünyanın en iğrenç işkencelerini uygulayan ABD’nin, bizim için ne diyeceğini hiç merak etmiyoruz.
Halkın oylarıyla seçilmiş ilk Mısır cumhurbaşkanına karşı Mısır ordusunun darbe yapmasına destek verip bu darbeci yönetimi meşru kabul edip ilişki kuran, destekleyen ABD’nin, Avrupa’nın özgürlüğü de demokrasiyi de desteklediğine katiyyen inanmadık ve inanmıyoruz.
1948’den bu yana işgal ve esaret altında bulunan Filistinli Müslümanların özgürlüğünü ve bağımsızlığını, BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkını her defasında kötüye kullanıp, Hitlervari soykırım yapan Siyonistleri sistematik olarak devamlı destekleyen ABD’nin bizim için olumlu düşünüp iyilik yapacağına inanmamız imkansızdır.
Renginden ve inançlarından dolayı insan yerine koymadıkları zencileri sokak ortasında takır takır katleden, ve yine sokak ortasında, annesinin gözleri önünde sara hastası genç kızı boğan katil polisleri masum gösteren ABD’nin bize vereceği makul bir dersten söz edemeyiz.
Orta Afrika’da Müslümanları canice yöntemlerle katleden Anti Balaka örgütünü Fransa üzerinden destekleyen Avrupa’nın teröre karşı mücadele ettiğine inanmamız beklenmemelidir.
Son dört sene içinde Suriye’de 300 bin Müslümanı yasaklı silahları da kullanarak katleden, ülke nüfusunun yarısını evinden barkından veya ülkesinden uzaklaştıran katil Esad’a destek olan Avrupa ve Amerika’nın bize vereceği bir mesaj bulunmamaktadır.
Afrika’yı yüzyıllarca sömüren, soykırımlar yapan, daha 20 sene önce Bosna’da Srebrenitza katliamını kendi askerlerinin gözleri önünde yaptıran ve seyreden AB’nin hangi insani kriterinden söz edilebilir?
2000 yılından bu yana Alman derin devletinin katlettiği Türkleri hiç gündemine almayan Avrupa mı bize özgürlük ve insan hakları dersi verecek, yoksa “Ermeni soykırımı olmamıştır” diyene para ve hapis cezası uygulayan Fransa mı?
Hiç kimse siyasi ve ekonomik olarak uçurumun eşiğinde olan AB’den veya Avrupa ülkelerinden bir medet beklemesin. Dünyanın en önemli ekonomik birliği olduğu zannedilen AB, son yıllarda derin bir ekonomik krizle uğraşıyor. Dünyanın en güçlü devletlerinin kurduğu AB, kendi içindeki Ukrayna’ya bile sahip çık(a)madı. Ukrayna’da, AB ve ABD’ye güvenerek Rusya’ya kafa tutanlar şimdi sokak çocukları gibi ortada kaldılar. Kendi kalbindeki Ukrayna’ya sahip çıkamayan Avrupa’nın dışardakilere sahip çıkacağı umudu sadece bir “ham hayal”dir.
PKK, HDP ve diğer kesimlerde ABD ve Avrupa’ya güvenip Yeni Türkiye’ye kafa tutanlar büyük bir yanılgı içindeler. Eski Türkiye, ABD güdümünde bir akılla yönetiliyordu. Ankara, 1998’de Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması için rest çektiğinde Öcalan’ı Suriye’de daha fazla tutamadılar. Türkiye’nin baskısı neticesinde Öcalan ne kaçtığı Rusya’da kalabildi, ne Yunanistan’da ne de İtalya’da.. Ankara’nın baskısı nedeniyle bütün ülkeler Abdullah Öcalan’ı kor ateş gibi gördüler ve daha önce kullanmış olmalarına rağmen sahip çıkmadılar ve kovdular. Öcalan Kenya’ya kadar düştü ve Nairobi’de Türkiye’ye teslim edildi.
Eski Türkiye bile bunu yaptı ve PKK’yı kullanmış olan devletler sonunda PKK’nın başına sahip çıkamadılar ise bundan herkesin çıkarması gereken dersler ve ibretler olmalı.
Artık ABD’den, Avrupa’dan bağımsızlaşmış, tarihi kodlarına kavuşmuş, siyasi ve ekonomik olarak dünyaya meydan okuyan, egemen devletlerin BM, NATO, AB gibi en güçlü örgütlerine kafa tutan bir Türkiye var. Bunu bir blöf, kof kabadayılık olarak gören veya Tayyip Erdoğan’ın şahsi karakteri gibi görenler varsa- ki var- bunlar büyük bir yanılgı veya aldanma içindeler.
Yeni Türkiye, “Acaba Washington ne der” veya “Acaba AB bize kızar mı” gibi bir kompleks içinde değil. Ya da “AB bizi üye olarak alır mı, almaz mı” diye bir kaygı da taşımıyor.
Bunu aslında ABD, AB ve Rusya da görüyor. Gördükleri için Ankara’ya biri gelip diğeri gidiyor. Umarız içimizde, ABD ve AB’ye bel bağlayanlar da görürler ve çareyi dışarda değil içerde ararlar.
Tüm bunlardan sonra onlara güvenip, ABD ve AB ile ortaklaşa iş tutarak milletini, devletini hançerleyenler şunu iyi bilsinler. Böyle yapanlar kim olurlarsa olsunlar, bu ülkenin mütedeyyin insanlarını da tüm İslam coğrafyasını da karşılarına almış olacaklar ve karşılarında bulacaklar. Bizden söylemesi..
 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/batiya-guvenme-ulkene-guven/4491