Ekmeleddin Bey Kimin İhsanı?
Alper Tan

Bu yaz yine sıcak ve hareketli geçecek. Bunun en önemli sebepleri içerdeki cumhurbaşkanı seçimi ve komşularımızda gelişen ve bizi de doğrudan etkileyen, ilgilendiren hadiseler..
2011 milletvekili seçimlerinde % 50 oy almış olan Ak Parti’nin ülkeyi kutuplaştırdığını iddia eden CHP ve MHP, cumhurbaşkanını bir çatı olarak gördüklerini anlattılar ve herkesi temsil eden birini ortak aday göstereceklerini belirttiler. Dinleyince kulağa hayli hoş geliyordu. Türkiye’ye çatı arayan bu iki parti, kapı kapı dolaştılar. Ak Parti dışında BDP, BBP, DSP, İP, ÖDP, TOBB, TÜSİAD, TESK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, çeşitli vakıflar, dernekler, kuruluşlar ile günlerce görüşmeler yaptılar. Amaç neydi Türkiye’ye çatı aday bulmaktı.
Sonunda ne oldu?
Bu kadar kuruluşla görüştüler ama isim konusunda CHP’de 4 kişiyle karar verdiklerini itiraf ettiler. Yani milyonların gözünü boyamak için haftalarca şov yaptılar. Ama bir sihirbaz edasıyla sundukları adayı belirlerken, içerde önceden görüştükleri kimseciklere sormadan danışmadan açıkladılar.
Açıklanan “çatı” aday Ekmeleddin İhsanoğlu, aslında 2010 yılının Şubat ayından bu yana ısıtılmakta olan bir isimdi. Bu gerçek yaklaşık 4 yıldır yazılıp, konuşuluyordu. O günün şartlarında seçimin 2012’de olma ihtimali de bulunduğu için bir buçuk sene önceden çalışmalar başlamıştı. Hatta 2010 yılında Ankara ve İstanbul’da bu isim için faaliyet yürütmek üzere ofisler tutulduğu da biliniyordu. Yani ortada fazla bir sürpriz bulunmuyor. Ancak CHP yönetiminin fikrini almak için dolaştığı kuruluşları aldatması gerçeği ile karşı karşıyayız.
Eğer 2007 yılında Ak Parti Ekmeleddin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı gösterseydi CHP onu engellemek için büyük ihtimalle Cumhuriyet mitingleri yapar, laikliğin ve Atatürkçülüğün elden gittiğini haykırırdı. Ama şimdi CHP onu aday gösteriyor.
Öyleyse Ekmeleddin İhsanoğlu CHP tarafından neden aday gösterildi? Bu durum, üzerinde durulması gereken bir konu. "CHP neden kendi adayını göstermedi?" sorusuna CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, çok anlamlı bir cevap verdi. Koç, "Kendi belirlediğimiz kriterlerle kendi ölçütlerimize göre yola çıktığımızda, alınabilecek oranlar bellidir" dedi.
CHP kendi zihniyeti kapsamında azami ne kadar oy alabileceğini görüyor. Gördüğü için sadece oy toplamaya dönük, özü CHP ile aynı ama görüntüsü farklı isimler peşine düşüyor. Buna göz boyama denilebilir. Fakat 30 Mart 2014 seçimlerinde bunu denediler ve hayli başarılı da oldular. Ankara’da Mansur Yavaş’ın gösterilmesi böyle bir siyasetin yansıması idi. İstanbul’da Sarıgül hikayesi de biraz buna uyuyor.
Bazı bölgelerde CHP ve MHP gizli ittifakları 2007, 2009 ve 2011 seçimlerinde zaten yapılmıştı. O seçimlerde de bir nebze başarılı oldular. Mansur Yavaş meselesinde bunu biraz daha açık hale getirdiler. Bunun başarılı olabileceğini ve iki partinin seçmen tabanının da bu ittifaklara olumlu baktığını görünce iki parti bu defa kamuoyu huzurunda cumhurbaşkanı seçimi için açık bir ittifak kurdular.
CHP ve MHP Türkiye’yi uzun süre gizlice yöneten küresel gücün farklı hatta birbirine zıt görünümlü iki ayrı aktörü konumundadır. 12 Eylül öncesi aynı silah öğleden önce bir sağcıyı, öğleden sonra bir solcuyu öldürüyordu. Ölenler ve öldürenler farklı ama silahı ve talimatı verenler aynıydı.
Eski statükonun devamı için 12 Eylül öncesi CHP-MHP çatışması gerekiyordu. Ama o yasakçı statükonun hayatta kalabilmesi için bugünün şartlarında bu aktörlerin şimdi ittifak kurmaları elzem hale geldi. 12 Eylül öncesinin düşman kardeşleri olan CHP ve MHP’nin bugün çatı aday konusunda mütteefik ve ortak olmaları böyle görülebilir.
Gelelim Ekmeleddin İhsanoğlu’na.. İhsanoğlu Yozgat kökenli olmakla birlikte Mısır’da Arap kültürü ile yetişmiş, laiklik konusunda Hüsnü Mübarek’ten farklı olmayan biri. Ama Ezher Üniversitesinde çalışmış, uzun yıllar İslam Konferansı Teşkilatı’nda görev yapmış olması onun bu kimliğini hayli kamufle ediyor. Suudi Arabistan, Mısır ve Suriye gibi ülkelerdeki mevcut statükonun devamı konusunda Beşşar Esad ve Abdülfettah Sisi’ye paralel düşünüyor. Düşüncesi böyle olduğu için, Sisi’ye darbeci diyememiş, geçen yıl yaptığı açıklamada Suriye’de ise Beşşar Esad’lı bir formül önermiştir.
Bu tekliflere daha geniş bir açıdan bakacak olursak Mısır’da Sisi’nin Suriye’de Esad’ın varlığını sürdürmesi İsrail’in de ABD’li Neoconlar’ın da arzu ettiği bir konu. Bu konularda MHP’nin de bir rahatsızlığı yok. CHP ise heyet göndererek Esad’a zaten açık destek vermişti.
Kemal Kılıçdaroğlu Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Ortadoğu’ya barış ve istikrarın getirilmesi için çalışacağını söylüyor. Burada kastedilen barış ve istikrar Mısır’ı Sisi’nin Suriye’yi Esad’ın baskıyla yönettiği bir yönetimden başkası değil. Ve diğer Ortadoğu ülkelerinde mevcut monarşilerin devamının temini kastediliyor..
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kişisel özellikleri kadar onun cumhurbaşkanı olmasını içerde ve dışarda kimler istiyor sorusunun cevabına bakmak gerekir. Çünkü kim getirirse onun dediğini yapacaktır.
İhsanoğlu’nun aday olması için, içerde ve dışarda hayli güçlü destekçiler var. Ancak küçük bir eksiklik görülüyor. Onun arkasında halk yok!
Bu konuları daha çok konuşacağız. Mahkemenin 12 Eylül kararı tarihi nitelikte ve önemli nir karar hayırlı olsun.
 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/ekmeleddin-bey-kimin-ihsani/4247