Aralarında Yargıçlar Sendikası Başkanı Emin Ağaoğlu ve Sabih Kanadoğlu’nun da bulunduğu hukukçular, hükümetin YSK ile ilgili düzenlemesi konusunda görüş bildirdiler.

Daha doğrusu hükümeti eleştirdiler.

Yaklaşık 2 saat süren toplantıda, gazetecilerden daha fazla hukukçular birbirlerine soru sordular.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na, “Sayın Kılıçdaroğlu, burada hazır bulunan hukukçulara soruyorum; 2 yıl, hatta 3 yıl önce başlayan ve derin dondurucuda saklanan davaların hukuka uygun mu?

Şayet derin dondurucudan çıkarılan hukuk doğru ise, yârin, CHP ile ilgili yıllar önce başlatılan bir dava gündeme gelirse, CHP ve hukukçular, bugün itiraz etmediği duruma o gün geldiğinde nasıl bir savunma geliştirecek?”

Bu soruma, hukukçulardan yanıt gelmeyince, Kılıçdaroğlu, “Ortaya çıkarılan yolsuzlukların üzerine gitmek zorundayız.” mealinde yanıt verdi.

Yargıçlar Sendikası Başkanı Emin Ağaoğlu ise, sorumun dışında her şeye yanıt veren birkaç kelime söyledi.

Bunun üzerine, “Soruma yanıt alamadım!” şeklinde tekrarıma rağmen, hukuk adamlarından bir değerlendirme gelmedi.

Toplantı bitiminde, Akşam Temsilcisi arkadaşım Emin Pazarcı ile otel kapısında sigara içerken, Sabih Kanadoğlu yanıma gelerek, “O soruyu siz mi sormuştunuz?” dedi.

“Evet ama siz dahil hiçbir hukukçu yanıt vermedi!” dedim.

Bunun üzerine çok ilginç değerlendirmelerde bulundu.

Sabih Kanadoğlu, “17 aralık operasyonlarında mahremiyet ilkesi çiğnendi” diye söze başladı.

Kanadaoğlu’nun içeride söylemediği ya da söylemeye vakit bulamadığı bu sözler ilgimi çekince, “Hukuki yönüyle doğru mu?” sorusunu yönelttim.

“İhlaller anlamında baktığımızda etik olmayan unsurları var.” deyince, “Bugün susanlar, yarin, derin dondurucudan çıkacak suçlamalar olursa, ne yapacak? Kanunda suçüstü diye bir tanımlaması yok mu?” sorumu tekrarladım.

Yanıtı kısa oldu;

 “Bu operasyonlar ifade ettiğiniz boyutlarıyla da problemli!”

Kanadoğlu, daha fazla konuşmak istemediği hissini verince, sorularıma önemli ölçüde yanıt aldığım için açık yürekli yanıtları için teşekkür ettim.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun basın ve hukuk buluşmasında, kalabalıkta söylenmeyen&söylenemeyen sözlerin Sabih Kanadoğlu gibi en azından belirli bir kesim için önemli bir hukukçu kabul edilen bir isim tarafından, kahvaltı sonrasında da olsa ifade edilmesini önemli bir gelişme olarak görüyorum.

*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…