Peres Üzgün, Türk Medyası Üzgün! Kemal Kılıçdaroğlu… Ah Demirel!
Talat Atilla

Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı Erdoğan; omzuna dokunan, ellerini tutan, sözünü kesen bir moderatör ve parmaklarını kaldırarak sesini yükselten İsrail Cumhurbaşkanı’na haddini bildirdiği dakikadan itibaren ortaya çıkan gelişmeler çok ilginç.

Başbakan’ı doğru ya da yanlış parametresi olmadan eleştirenler, konu Türkiye’nin onuru olduğunda da bu inatlarından vazgeçmediler.

Ama bu sefer o kadar çıplak yakalandılar ki, Erciyes Dağı’nın arkasına saklansalar kendilerini gizleyemezler.

Mesele şuymuş meğer;

Kendi görüşlerine meftun güruh, Başbakan’ı şimdiye kadar yanlış ya da eksiklikleri için değil, kendilerini tatmin etmek ve kendi kişisel yol haritalarını beslemek için eleştirmişler…

En masum saptama bu olabilir.

Bu fena halde suçüstüdür…

Örtülemez, gizlenemez, yok sayılamaz…

İsrail uşağı olmakla suçladıkları Başbakan İsrail’e “Siz çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz” dediği için kızıyorlar.

Bu saatten sonra birileri bu güruha, “Siz İsrail’in Truva atlarısınız” derse, cevap vermeleri çok da kolay olmayacak…

Bu grubun içinde elbette Türkiye’nin geleceği için endişelenen samimi gazeteci ve siyasetçilerin varlığını da biliyorum ama, bu duruşun izahı kolay değil.

Başbakan Davos’ta sessiz kalsa “Kasımpaşa’lı süklüm püklüm” diyecekleri aşikar olan güruh, sanki Başbakan’ın bu tür durumlardaki refleksini bilmiyorlarmış gibi “Bu kadar da olmaz ki kardeşim” diyebildiler.

Arşivlere bakmak kafi. Başbakan’ı en sert eleştirenlerden birisiyim.

Başbakan hata yapma potansiyeli yüksek bir lider, bundan sonra da eleştirilerim olması kaçınılmaz ama Davos’ta ortaya koyduğu performans şahanedir.

Erdoğan Yahudileri değil, Yahudi yönetimini eleştirmiştir.

Üstelik bu eleştiriye zemin hazırlayan da İsrail olmuştur.

Gazze’de katlettikleri çocukların kanı kurumadan Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ına hem sözlü hem fili saldırının cevabı olmayacak mıydı yani?

Ah Demirel!

Başbakan’ın Davos’daki konuşmasından dolayı Demirel’de Erdoğan’ı eleştirmiş.

Hem de çok gizemli ifadelerle;

Şöyle diyor Sayın Demirel, “İsrail bunun acısını çıkarır, farkına bile varmazsınız!”

Demirel’den daha bilimsel bir eleştiri beklerdim doğrusu…

İsrail’in kimseden gizlediği bir şey yok ki?

Katliamları bile Dünya’nın gözü önünde yapan bir devlet bu!

Demirel ironileri bunlarla sınırlı değil…

Demirel gazetecilerin “367 konusunda Ağar’a baskı yaptınız mı?” sorularına acayip bir cevap veriyor;

Şöyle diyor Demirel, “Herkesin kendi aklı yok mu?”

Bu sözün meali şu;

Dediysem dedim, tutmasaydı sözümü?”

Peki.

Kendi içinde sığ bile olsa bir mantığı var bu sözün bu yüzden üzerinde durmayacağım ama Demirel klasikleri bitmiyor ki, benim sözüm bitsin.

Bir başka gazeteci de şöyle bir soru soruyor Sayın Demirel’e, “Yalçın Küçük Öcalan’ı “Dönemin Cumhurbaşkanı’ndan aldığım bilgi ile uyardım’ diyor. Bu konuda ne dersiniz?”

İşte burada tıkanıyor Demirel.

Yalçın Küçük’ün sözlerini yalanlayamıyor.

Cevabı o kadar basit ki, “Önümüze bakalım kardeşim!”

Bakalım bakmasına da Sayın Demirel; Önümüz, arkamız, sağımız solumuz SOBE!

Kılıçdaroğlu ve Topbaş

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş’ın danışmanın evine hırsız girmiş.

Eve giren hırsız 10 kişinin hayatını kurtaracak parayı çalmış ama, sayın danışman evinden çalınan parayı hem eksik göstermiş, hem de hırsızdan şikayetçi olmamış.

Yoruma bile muhtaç olmayacak kadar açık bir dolap var ortada.

Bu durum Topbaş’a olan mesafemi daha da çoğalttı.

Topbaş’dan oldum olası hiç haz etmedim.

İnsanla konuşurken bile nereye baktığı belli değil.

Soğuk ve aristokrat olmasına rağmen ikbal için çok da ait olmadığı bir havuzda yüzen bir siyasetçi izlenimi veriyor bana.

Kılıçdaroğlu “Yollar çamurlu” diyor “Böyle eleştiri olmaz “ deniyor.

Yolsuzluk dosyası açacağım” diyor, “Savcı mısın?” deniyor.

Ne yani?

Kılıçdaroğlu ağzını hiç mi açmasın?

TV’de bir görüntüye çok güldüm.

Kılıçdaroğlu’nun “Yollar çamurlu” diyerek Gürsel Tekin’le poz verdiği gün Topbaş’da çamur olmadığını ispat etmek için ayakkabısını boyatıyordu!

Belli ki Kılıçdaroğlu Topbaş’ın kimyasını bozmuş.

Kılıçdaroğlu’nun AK Parti’nin dengesini bozduğu Başbakan’ın Kılıçdaroğlu’nu muhatap almasından da belli.

Başbakan kendi elleriyle Kılıçdaroğlu fotoğrafını biraz daha büyüttü.

Gelelim sadede…

Başbakan’ın Davos görüntüsü CHP’nin özellikle İstanbul ve Ankara’da işini daha da zorlaştırdı.

Kılıçdaroğlu’nun işi eskisinden daha da zor.

Gerçi Kılıçdaroğlu CHP’nin önceki yerel seçimlerde aldığı oydan bir puan bile fazla alırsa efsanesini yine devam ettirir ama mevcut durumu halen kotarma ihtimali de bitmiş değil.

Kılıçdaroğlu’nun bürokrasiden gelen bir alışkanlığı var.

Dosyaların tasnifi dahil her işi kendisi yapar.

Bu alışkanlığını derhal bitirmeli.

Rol dağılımı yapmalı ve danışman kadrosunu yükünü hafifletecek kişilerden seçmeli.

 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/peres-uzgun-turk-medyasi-uzgun-kemal-kilicdaroglu-ah-demirel/1831