![]() |
Umur Talu’nun Erdal İnönü’nün ölümü ile ilgili Hürriyet’ın attığı manşeti eleştiren yazısına Aydın Doğan’ın yanıtı Sabah’da birinci sayfadan yayınlanmış. TMSF kontrolüne geçtiğinden beri, Aydın Doğan’ın tekzip ve açıklamaları daha tekzip edilecek yazı gazeteye basılmadan Sabah’ın eline ulaşır oldu. İlginç bir durum. Takıldığım değil. Esas mesele Umur’a gönderilen yanıttaki ifadeler. Aydın Doğan’ın vekilleri, patronunun gazetelerinde hiç bir haberin saklanmadığını, her haberin yayınlandığını iddia etmişler. Hadi canım siz de. Madem öyle, var mısınız, Ertuğrul Özkök’ün odasındaki kasayı “Noter gözetiminde” yarın açmaya. İçinde neler olduğunu bilmiyorum ama o kasada saklananlar bir “Hürriyet efsanesidir” Ayrıca da, Umur Talu’ya verilen yanıtın düzeysizliği karşısında, yaşanmış bir olayı anlatmakta da hiç bir beis görmüyorum. Yıllar önce Hürriyet’te yazdığım dönemlerde, dönemin yüksek siyaseti ile bağlantılı bir borsacı ile ilgili eleştirel yazılar yazıyorum. Telefonum çaldı. Bir vatandaş, aleyhinde yazılar yazdığım yüksek siyasetle akraba borsacı hakkında elinde önemli belgeler olduğunu söyledi. Ben de kendisini görüşmek üzere gazeteye davet ettim. Ertesi gün geldi. Karşıma oturdu. Borsacı beyefendinin ahlaksızlıklarından söz ettikten sonra çantasını açtı ve bir fotoğraf albümü çıkardı. Ve içinden çıkardığı fotoğrafları tek tek önüme koymaya başladı. Hayatımda daha çirkin, daha mide bulandırıcı fotoğraflar görmediğimi söylemeliyim. Gözümün önüne geldikçe hala rahatsız eden iğrenç fotoğraflar. Kimi bir yatak odasında, kimi bir teknenin üzerinde çarpık ilişkileri gösteren rezillikler. Fotoğrafların bir kaç tanesine baktıktan sonra toplayıp, bunları getiren kişiye uzattım. “Belge dediğiniz bunlar mı?” dedim. “Bunlar belge değil rezillik. Ama insanların özel hayatı ve beni hiç ilgilendirmiyor. Bir yolsuzluk, hırsızlık belgesi var mı?” dedim. “Hayır yok ama aleyhinde yazdığınız kişi çok zor duruma düşürecek fotoğraflar bunlar” dedi. O an anladım ki, kalbi kırık bir sevgilinin intikam arayışı içindeydi karşımdaki adam. “Teşekkür ederim ama ilgilenmiyorum” dedim. Adamı yolladım ve yazı işlerine indim. Hürriyet’in en tepesindeki kişiye olayı anlattım. “Aldın mı fotoğrafları” dedi. “Hayır” dedim. “Niye almadın?” diye sordu. “Adamın özel hayatı. İşiyle,yaptıkları ile ilgisi yok. Bizim basabileceğimiz bir şey değildi” dedi. “Yine de alsaydın” dedi. Hiç bir zaman basamayacağımız o fotoğrafları alsaydık ne yapacaktık? Umur Talu’ya hakaretler içeren bir yanıt yazanlar, bu sorunun da yanıtını biliyorlar mı? Tartışılan bir haber Geçen haftanın en çok tartışılan konusu, 8 askerimizin kurtarılması ile ilgili yazım oldu. Ben askerlerimizin, Barzani’ye bağlı peşmergelerin de yardımıyla kurtarıldığını yazdım. Kuzey Irak’taki kaynağıma göre askerlerimiz Barzani’nin adamlarıyla birlikte yapılan bir operasyonla kurtarılmış, önce Kuzey Irak’ta güvenli bir yere getirilmiş, oradan da Türkiye’ye gelmişlerdi. Haberim Genelkurmay Başkanlığınca ne resmi, ne de gayrıresmi biçimde yalanlanmadı. Tam bir muammaya dönüştü. Ben ise askerlerimizin kurtarıldığı konusunda ısrarcı oldum. Askerlerin hala ellerinde olduğunu söyleyen PKK ise bir hafta boyunca askerlerimizin taze bir görüntüsünü yayınlayamadı. Ve sonunda bugün askerlerimizin Türkiye’ye getirilmekte olduğu açıklandı. Ben hala haberimin doğru olduğu inancındayım. Bölgedeki garip ilişkiler labirenti içinde karanlıkta kalmış olsa da.