Doğru bir karar

İmam hatibi tercih eden çocuk ise... Hem düz liseye gidenin göze aldığı riski almıyor, hem de, meslek lisesine gidenlere göre avantajlı. Çünkü, üniversiteyi kazandı kazandı... Kazanamadı, imam olarak, işi garanti, devlet güvencesiyle başlıyor. Dolayısıyla, göze almaya korktuğu riskin, bir ceremesi olmalı... O da, katsayı dezavantajı.(Y.ÖZDİL)

Meslek lisesini tercih eden çocuk, düz liseye gidenin aldığı riski almıyor. Üniversiteyi kazandı kazandı... Kazanamadı, altın bileziği, mesleği var. Haliyle, iş bulma şansı da var.

Düz liseye giden çocuk, risk alıyor. Moda deyimle, “risk grubunda”dır... Üniversiteyi kazandı kazandı... Kazanamadı, mesleksiz kalıyor, ayazda... Dolayısıyla bu aldığı riskin bir ödülü olmalı: Katsayı avantajı ( Y.özdil)

Yaa allah aşkına gencecik çocuklarımızın geleceğini partizan hırslarınıza kurban etmeyin.yazık değilmi bu meslek liselerine bu çocukların önünü kapatmak ve yüksek öğrenim haklarını ellerinden almanın neresi hakka ve hukuka sığar.biraz samimi olun eğer imam hatipler olmasa burada herkes bu çiftestandarta tepki veriyor olurdu.sizler bukadarmı gözü dönmüş ve hırsla dolusunuz.bunun adı tek kelime ile haksızlık.bu haksızlığı savunmanın adı tek kelime ile ahlaksızlıktır.ben sizler adına utanıyorum...

İnönücü olmayan dandik.Danıştay kendisiyle çelişiyor da, bir sen çelişmiyorsun emi.Sevsinler senin akpekeke sevgini.Danıştay çalar, seni de, yökün başındakini de bir oynatır pir oynatır.İşinize gelen kararlar çıkınca neredeyse donunu çıkarıp kutlama yapacaksın, işine gelmeyen kararlar olunca o kuş beyninle karalamaya kalkacaksın.Senin yökünü yesinler.Hani sizin parti yöke, möke karşıydı.Hani onu kaldıracaktı.No'ldu yemedi mi? Yemez abi siz zoru görünce bırakıp kaçan milli görüşcülerin devamısız

AKePe ve yandaş sürülerin anlayışı demokrasi araç, hukuk fuzuli kim takar mahkeme kararını. Bir kere çıktık sandıktan YSK'ndan sonra Yüksek yargı yok Ulema var, populizm ile takiye var. Sonra da darbe geliyor çığırtkanlığı.

Evet, Danışta kendi çalsın-kendi oynasın! YÖk milletin elinde çünkü.. Demokrasi ngellenemez!

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan açık kalan mikrofonun azizliğine uğradı. Ancak açık kalan mikrofondan öyle ifadeler duyuldu ki kulak kabartamamak elde değildi.. -Bürokrat : yeni YÖK başkanının havası değişmiş. Gayet güzel sözler söylüyor? -Bakan Unakıtan: isterse söylemesin... -Bürokrat: .... bu ortamdan faydalanıp üniversite reformunu da yaparsak hükümet olarak sayın bakanım çok ciddi başarı olur. -Bürokrat: 300 milyona yakın üniversitelere iyileşme yapıyoruz yıllık. Gülüp oynasınlar...daha sesleri çıkmaz.... tarifeyi de ufak bir rötuşla geçiştiririz böylece...

Danıştayın Katsayı kararını tartışıyorlar; “neymiş? Danıştay daha önce katsayıların belirlenmesinde YÖK yetkili demişmiş, şimdi de tersine karar vermişmiş...” Pekiyi, böyle bir çelişki ve fark olmadığını, önce ben karışmam deyip, sonra karışırım demediğini, kaldı ki kendi istese bile bu alandaki yetkisini başka bir kuruma devredemeyeceğini bilen ya da öğrenmek isteyen “bir avuç insandan, gazeteciden” başkası çıkmaz mı? Ya da neden çıkmaz?

“Yükseköğretimin esaslarını, nasıl ve ne kadar öğrenci alınacağını planlamak, düzenlemek, yönetmek” tabii ki YÖK’ün görevi. Bunda hiç tartışma yok. Ama bu görevin yönetmeliklere, ve ilgili yasalara (örneğin 2547 sayılı yasaya) ve Anayasa’ya uygun yapılıp yapılmadığını denetlemek de, Danıştay’ın görevi. Üstelik anayasadan aldığı görevi. Ve kendi istese bile YÖK’e ya da başka bir kuruma devredemeyeceği bir görevi. kısacası, YÖK yüksek öğrenime giriş koşullarını belirleyecek. Danıştay da, bu görevin “yasaya, Anayasa’ya uygun olup olmadığını denetleyecek.” İşte Danıştay 8. Daire’nin yaptığı da bu. Başka bir şey değil.

Bunun neresi bomba gelişme? başlık şöyle olmalıydı:"Beklenen Gelişme!" Danıştay herkesçe biliniyor zaten! Sürekli olarak kendisi ile çelişen bir kurum.. Nasıl olsa YÖK artık milletin elinde.. Danıştay artık kendisi çalsın kendisi oynasın!