Fransa gibi bir özgür ülkeyle, bir “yobaz yaşam” ülkesini birbirinden ayıran ölçüler nedir? Kimya fabrikaları mı? Askeri uçaklar mı? Tekstilde kullanılan kumaşlar mı? Cerrahların kalitesi mi? Yoksa özgürce yaratılan eserler, iddialı defileler, erotik fotoğraflar ve mağazalar, gece kulüpleri, nefis şaraplar, ışık saçan sinemalar, dev kitapçılarda bulunan on binlerce özgür yayın mı?
İşte sorunun yanıtını “çok iyi” bilen şeriatçılar, hep bu çağdaş, özgürlükçü yaşama saldırırlar: Her yerde bu “keyif” rüzgarları hedef olur: Alkol satan barlar, büfeler, çıplaklık içeren sanat eserleri, dekolte kadın kıyafetleri… İşte bu noktada laik kesim Türkiye gibi “Müslüman” bir ülkede hemen komplekslere giriyor: “Aman alkolü savunuyor görünmeyelim, aman çıplaklığı savunuyor görünmeyelim”.