TEKELCİ DİN TACİRLERİ
Bunlar hem tüccar hem tekelci.
Yani hem din ticareti yapıyorlar hem de tekelcilik.
Böylece topluma iki yanlışı birden empoze ediyorlar.
Bir yandan din ticareti.
Öte yandan bu ticarette tekelcilik.
Yaptıkları din ticareti İslam üzerine kurulu:
Bütün Müslümanları kendi arkalarında siyasal saf tutmaya, kendi partilerine oy vermeye çağıran bir ticaret bu.
Siz oyları onlara verin, onlar size para, pul, mal, mülk, makam, mansıp, bu dünyada dirlik düzenlik, öbür dünyada cennet versinler.
Tekelcilikleri ise hem tek satıcı olmak istemelerinden, hem de dini sadece kendi anladıkları biçimde, yani baskıcı, hoşgörüsüz ve tek boyutlu, tek yorumla, totaliter bir anlayışla satışa sunduklarından.
Alış-verişi sadece onlarla yapmak zorundasın.
Başka kapıya gidersen, ne denli Müslüman olursan ol, ne denli dindar olursan ol, karşılık alamazsın.
Sadece onların dükkanından alış-veriş yapacaksın.
Yoksa bedelini ödersin ama karşılığını alamazsın.
Onların dükkanına geldiğin zaman da sadece satış açısından değil, aynı zamanda inanç açısından da bir tekelcilikle karşılaşıyorsun:
Sadece onların istediği biçimde giyineceksin.
Sadece onların istediği biçimde oturup kalkacaksın.
Dinini, inancını sadece onların istediği, sınırladığı, kısıtladığı ve izin verdiği ölçüde yaşayacaksın.
Önemli olan senin inancın değil, onların kuralları.