Çağımızın bilişim çağı olduğuna tüm benliğimle inanarak, başta Turktime olmak üzere birçok haber sitesini fırsat buldukça yakından takip etmeye, bilgimin ve birikimimin elverdiği ölçüde de; değer verdiğim, içinde kendimce bir şeyler bulabildiğim köşe yazıları, alıntı ve haberlere yorum yaparak interaktif paylaşıma katılmaya, katkıda bulunmaya özen gösteriyorum. Birçok sitedeki beni rahatsız eden bir olumsuzluğun Turktime sitesi okurlarına da bulaştığını; okuyucu kitlesi olarak birbirimizin sesini duymaya, çok sesliliğin zenginliğinden payımıza düşeni alma gayreti içinde bulunma yerine, çok sert, kişilik haklarına, insan onuruna, çağın bilgi birikimine, demokratik hak ve özgürlüklere acımasızca saldırılarda bulunulduğunu, yorumcuların birbirini anlamaya çalışma yerine, birbirini dışlamaya, kin ve nefreti ön plana çıkaran saldırganlıkları marifetmiş gibi “yorum esası” algısını sergilediklerini gördükçe kelimenin gerçek anlamıyla çok, ama çok üzülüyorum. Gönül istiyor ki, okuyucular olarak diğer okuyucuların düşünceleri üzerinde bir kavga arenasını oluşturacağımıza; köşe yazısının, alıntının veya haberin yoruma konu olabilecek unsurları ile sınırlı kendi düşünce, bilgi, dilek, temenni ve eleştirilerimizi dile getirelim. Son zamanlarda, bir çok yorumcunun tüm bu unsurları tamamen bir kenara bırakıp daha ilk cümlesinde diğer okur/yorumcuya hakaret cümlesi kurduğunu görmek gerçekten hem üzücü, hem de seviye kriteri olarak düşündürücü. Toplumumuzu cepheleştiren, ezberletilmiş, içeriği doldurulmadan, kulağa hoş gelen ama içi boş hormonlu sloganlarla süslü papağanımsı akortsuz seslendirmeler, geleceğimiz adına da kaygı verici. Kimse kimseyi kendisi gibi düşünmüyor diye, aşağılama hakkına sahip olmamalı. Kimse kimseyi kendi bilgilerini, beklentilerini, ön kabullerini benimsemediği için hakarete müstehak görmemeli. Hiçbir kimse, “Adalet”, “Vicdan”, “İzan” gibi bazı temel değer ve kriterlerin öngördüğü “erdem”i çiğneyerek hiçbir yere varılamayacağını unutmamalı. Bu “erdem”liliğe uygunluk beklentisi için kimse, “Editoryal Hakemlik”te çözüm arama zorunluluğu ile karşı karşıya kalmamalı diye düşünüyorum. Bu dileklerimi paylaşan ve paylaşacak olan okur ve yorumcuların katkılarına peşin peşin teşekkür ederim.