“Osmanlı devletinin son dönemlerinde,
artık her türlü memurluk babadan oğula geçer bir şekil almıştır.
Özellikle gayrimüslim unsurlar,
çocuklarını hedef bir noktaya odaklamışlar ve ona göre eğitim aldırmışlardır.
Bu dönemde ki bir çok memuriyet birilerinin hakimiyetindedir.
Özellikle Dışişleri dil bilmelerinden de kaynaklanarak,
gayrimüslimlerin tekeli haline gelmiştir.
Ahmet Vefik Paşa Bursa valisi iken,
ilçeleri teftiş eder ve halk ile sohbet ederken karşısındakilere milliyetlerini sorar, herkes göğsünü gere gere Boşnak’ım, Arnavut’um, Gürcü’yüm, Çerkez’im der.
Sıra soluk yüzlü bir ihtiyara gelir.
Adamcağız ezile büzüle;
“Türk’üm Efendim,” der.
“Niçin saklıyorsun öyleyse?” Diye sorar.
“Türk olmak kabahat mı? Bak ben de Türk’üm.”
“Sahi mi Paşa sen de Türk müsün? Demek Türk’ten paşa oluyormuş ha!” cevabını alınca Ahmet Vefik Paşa’nın gözleri dolar.;
“Paşa da kim oluyor, Türklerden padişah çıkar padişah! Anladın mı?” dedikten sonra rahatça ağlamak için tenha bir yere geçer. (İbrahim Candan, Seni Anlasaydık Bu hale Gelmezdik, Akasya Kitap Ankara 2005 – s. 36 – 37)