Bir düşüncede, eylemde, söylemde taraf olmak.. tarafsızlık yaftası altında silik bir hayatı tercih etmekten daha iyi değil midir? Taraf olarak, yanılabilirsiniz, yanıltılabilirsiniz, yetkin olmayan donanıma sahip olmuş olabilirsiniz.. doğruyu ve gerçeği bilen birileri sizi ikna ettiğinde, doğruyu kabullenmeye açıksınız demektir. Tarafsızlık ise, her ne olursa olsun silikliğin ayak altında sürünmeye razı olmanın kaçamak sığıntılığı gibi gelir bana. Yorumumda “taraf” olmakla eleştiren dost okur arkadaşım, evet ben 100 yıllık karanlıklar dehlizinden çıkılması için bir “yüzleşme”nin gerekliliğine tarafım, böyle inanıyorum. Yılbaşından bu yana Turktime sitesinde yayınlanmaya değer görülen ve her biri kendi içinde bütünselliğini koruyan takriben 300 sayfayı aşkın yorumum yayınlandı. Bunlara girmem bu yorumun sınırlarını aşar. Meramımı anlatma adına birkaç küçük örnek; Turktime sitesinde Seda Yıldız hanımefendinin 14.06.2008 tarihli “Herkes Kendi Kimliğini Bulmalıdır” yazısı ile 24.06.2008’de yayınlanan “Artık Balık Tutmayı da Öğrenelim” yazıları ile Turktime’ın 27.06.2008 tarihli “CHP Orduyu Nasıl Kıkırttı? Haluk Özdalga'dan Mektup Var” başlıklı haber ile 04.06.2008’de yayınlanan “BAYKAL'DAN ‘TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYMADILAR’A CEVAP: EY BAŞBAKAN, ALLAH'TAN KORK!” başlıklı haberlere yazdığım yorumlarımı örnek verebilirim. Turktime arşiv taramasında bunları bulmak kolay.. O zaman ortak bir zeminde buluşabileceğimizi, dünün karanlıklarından duyduğum rahatsızlığın, bugün ve yarın için de geçerli bir temele dayandığını, söylemimin esasını oluşturduğu görülecektir.