Sabih Kanadoğlu’nun “derin devlet”in Dalai Lama figürlü temsilcisi, gurusu ya da tetikçisi olmasından öte, Turkiye Cumhuriyeti’ne ilk sivil Anayasa hazırlayıcılarına yol gösterici olduğuna inanıyorum. . Konuşmalarındaki sınırsız sorumsuzluk ve dokunulmazlık duygusu ile yaptığı çıkışlar, Türk Hukuk sistemine özelde de Anayasa Hukuku’nu yeniden inşa edeceklere sanırım internet basını yoluyla ilk defa tarafımdan dillendirilen “Boşluk Teorisi”ni armağan ettiğini düşünüyorum. Mevcut 82 Anayasa’sının mimarı Orhan Aldıkaçtı’nın karşısında bir Kanadoğlu misyonunda olmayan bir muteriz bulunsaydı, mevcut Anayasa’nın mayınlı çukurları zamanında fark edilir ve badireden badireye sürüklenmez, yaşadığımız kaosun yakıcılığında kavrulmazdık. O şu anda “derin devlet”in bahşettiği sınırsız sorumsuzluk(SS) anlayışı ile yeni yeni “boşluk doldurma” fetvaları verirken haklı olarak kendisine yüklenen misyonun gereğini yerine getiriyor. Günahım kadar sevmem ancak sevin veya sevmeyin, Kanadoğlu’nun duruşunu/söylemini beğenmeyen iktidar sahipleri veya ufukta görülen yeni iktidar adayları, hukukumuzdaki daha kapağı açılmamış nice boşlukların masum cümleler içinde gizlenmiş olarak varolduğunu bilmeli, ona göre tedbirler paketini hazırlamadan yola koyulmamalıdırlar diye düşünüyorum.