"Bu mızrak bu çuvala sığmaz" diyen geçmiş çağ insanları yanılmışlar. Artık nano teknoloji var ve her türlü mızrak her türden çuvala sığdırılabiliyor. Anayasa Mahkemesi hukukçuları ile ideolojik körlüğün esiri olmayan herkesde bunu görüyor. Mahkeme, Fikret Bila’nın haberindeki bir bilgiye göre demek ki 20 yıldır Anayasa’yı canı her istediğinde deliyormuş. Onu da herhalükarda “gecikmesinde sakınca bulunan hallere münhasır” bir ihtiyaca dayandırmış oluyorlar. Ancak bunda da bir garabet yok mu? 5 Haziran itibariyle Türkiye’de “olaganüstü hal”, “tabii afet” veya “savaş hali” gibi kararın gecikmesinden etkilenecek nasıl sakıncalı bir hal vardı, bunu da açıklandığında gerekçeden öğreneceğiz. 20 yıldır sessiz sedasız yaptıkları şeyi yine yapıp onlarca maddeyi delmekle de yetinmediler. Üstelik bu sefer, Anayasa'a bir de madde eklediler; "Yürürlük durdurma" yetkisi. Yani, kendilerini parlamentonun yerine koyup, yasama yetkisi kullandılar. Şu ağızlara pelesenk edilen “ters köşe”den gelecek gerekçe, basına yansıyıp bunca tartışma doğuran unsurlardan arındırıldıktan sonra daha steril, “biz biliriz” böbürlenmesinin prematür çocuğu olarak toplumun kucağına konacaktır. Erzurum’lu dostlarımın bu çeşit abuk sabuk durumlar karşısında ya sabır çekip dillendirdikler ve kendi kendilerini teskin ettikleri bir korunma duasına sığınıyorum ben de; “ALLAH’IM SEN AKLIMI KORU”…