Peşin peşin belirteyim amacım polemikte değil, kimseyi hafife alma ukalalığı da değil; demokratik bir tavır takınacaksak, birinci öncelik dürüstlük, ikincisi gerçekçilik olmalı diye düşünüyorum. Türk medya dünyasının üç ana kulvarı var; Gazetecilik, Dergi yayıncılığı ve Radyo-Tv yayıncılığı. Hiçbir veriye dayanmadan bunların aidiyetlerini yüzdeler üzerinden siyasi kamplara vermek mümkün değil. Aidiyet için yapılacak araştırmada, kısıtlı bilgimle ulaşabildiğim sonuç; medyamızın ağırlık/sıklet merkezi, sol söylemde yoğunlaşmaktadır. İşin reel sosyo-politik söylemin toplumsal yansımalarına baktığımızda ise, CHP yandaşlığı, “kör göze parmağım..” dercesine bas bas bağırmaktadır. Ve meraklısına not: 1-Emekliyim, yeşil kart değil; “Yeşil Pasaport” taşıyorum. 2-Cumhuriyet Halk Partisi 1927,1931,1935,1939 ve 1943 seçimlerine dikta anlayışlı “Tek Parti” intihabıyla aday listelerinin oluşturulduğu sembolik seçimlere tek başına girdi ve KAZANDI(!). 1946’da dünyada emsali görülmeyen bir çarpıklıkla çok partili seçime girdi, ancak AÇIK OY-GİZLİ TASNİF hilesiyle seçimi kazandı(!). 1950, 1954, 1957, 1961, 1965, 1969, 1973, 1977, 1983, 1987, 1991, 1995, 1999, 2002 ve 2007 seçimlerinin hiç birini KAZANAMADI.. bundan sonra da kazanamayacak..! Kimse boş hayaller kurmasın; Cumhuriyet Halk Partisi, bu siyaset felsefesi, bu elit anlayış yapılanması, bu halktan kopuk politik söylemi ile meşru yollardan hiçbir zaman iktidar olamaz, olamayacaktır!