28 yıl önce yitirdiğim Makedonya göçmeni bir dostum, 1908'den kalma bir gazete kupürünü gösterip karikatürdeki eski yazıyı bana okumuştu. İki tane KOPUK, omuzlarına çapraz astıkları çakaralmazlarıyla dağdan Manastır'a iniyorlar, birisi diğerine "bak şimdi ben sana BAYRAKTAR diye seslenirim, sen de bana SANCAKTAR de, birbirimizin ne b.k olduğunu bilsek de burada böylesi gerek" diyor. İki kelimeyi teklemeden peşpeşe söyleyemeyenlerle yapılan "söyleşi"leri izleyince o dostumu rahmetle andım.