Sevgili Bülent abimiz sayin Milletvekilimiz güzel ve donanimli temsilcimiz, sizin aday adayi olma sürecinden Milletvekili olmaniz asamanizdaki dik durusunuz okuyucunuzla yorumcularinizla bütünlesmenizi an bi an yasadik.Kösenizde gün oldu sevindik gün oldu gözlerimiz doldu,eksik olmiyan tek bir sey vardi kalblerimiz ve gönüllerimiz birdi.Milletvekilliginiz ayni gök kubbenin altinda yasiyan bütün vatandaslarimiza ve ülkemiz icin hayirli olsun.E-dergah üyesi.

öngörülmemiş salınımlar gerçekleştiğinde köprü muhtemelen çökecektir.Fatih Sultan Mehmet köprüsünde çift yönde hareket eden mafsallar Boğaziçi Köprüsü'nde de güya uygulanacaktı ama sanırım bu çalışma es geçildi ( 1. köprüde tek yöndedir).Sadece kopan halatların tamiri yapıldı. Bundan başka köprü girişlerinde ana halat üstüne dikenli teller de atılmış ki korozyonla neticelenmesi kaçınılmaz.CHP bu konuyu lütfen acilen bir önergeyle gündeme aldırsın ve köprülerin güvenli hale getirilmesini sağlasın

Yemininiz nedeniyle sizleri kutlarım. Zararın neresinden dönülse kârdır. TBMM nde başarılı çalışmalar sürdürmenizi, hakka, hukuka, adalete, milletimize, insanlığa, cumhuriyetimize ve demokrasimize olumlu katkılarda bulunmanızı dilerim. Sevgi ve saygılarımla.

Benim sizden özel bir ricam var vekil olduğunuz için. Geçtiğimiz pazar günü Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üstünde trafik çok yoğun olduğu için ağır ağır seyrettik ve yapılan ışıklandırma sistemini detaylı bir şekilde görmem mümkün oldu. Köprü askı sistemindeki halatlar üzerine kablolar sarılmış ve en tepeye kadar çıkarılmış.Mühendislikteki adıyla köprüyü taşıyan halatlar üzerinde yüzlerce yeni "düğüm noktası" oluşmuş haliyle.Herhangi bir aşırı rüzgar yükünde veya boğaz koşusu gibi köprü yapımında*

Sayın milletvekilim tebrik eder,çalışmalarınızda başarılar dilerim.Bazen şer'den hayır çıkar,dilerim bu yaşananlar yeni anayasa yapım sürecinde herkese yol gösterir.Bir daha böyle anlamsız,kısır çekişmeler yerine çözüm odaklı siyaset öncelenir.yemininiz hayırlı olsun.Çalışmalarınızda başarılar..

Katılıyorum,,yorum kaliteli olmalı,karşı bi yorum olsada helal olsun nasıl yakalamış dedirtmeli bence,,sürç'i lisan olabilir,kısaca neşe vermeli yorumlar,,İNSAN kendi kendine konuşurken bile EDEBİNİ,HAYASINI muhafaza edebilendir,,sonra karşı görüşüne kibar ve nazik yaklaştınmı o'da sana aynı şekilde yaklaşacaktır,fikirlerimizi,KELİME kalitesiyle ifade edebiliriz,,o zaman daha AYDIN ve derin fikirler üretebiliriz,,saygılar,,zombi

Sn Bulent KUŞOĞLU, Tarih-09.07.2011 ve 10.07.2011,YENİMAHALLE Belediyesi sınırları içerisinde yer alan YAŞAMKENT semtindeki İNŞAATLAR,İş Makinaları ve Gürültülü Damperli yük boşaltıcıları,ve komprosorlu Deliciler FUL-TİME ÇALIŞIYORLAR.Yenimahalle Belediye Zabıtasına Telefon açtım.Çıkan yetkiliye sordum, "YASAK DEĞİLMİ" dedim,bana cevap olarak "YASAK"dedi.Fakat sabah saat 08 de Çalışmaya başlayan Makinalar,saat şuan 13.30 Hala Çalışıyor.Neden OY ALAMIYORSUNUZ anlıyormusunuz.İNSAN OLALIM İNSAN...!

eline kalemine yüreğine saklık çok teşekkurler cengiz salgın

"CHP Suçluyu bulmuş MHP(!)",..Allah AŞKINA Sizlere YALVARIYORUM, CHP nin üst düzey TÜM Yöneticilerine ZEKA GELİŞTİRİCİ, ZİHİN açıcı, gıda takviyesi yapılmasının yolunu ve yöntemini arayalım.Yavv bu nasıl bir mantıktır ki, "Mhp nin yüzünden az oy aldıkları" kanaatine varmışlar.CHP nin ŞUANDAKİ Oy ORANI=%20 nin ALTINDA, bunundamı müsepbibi MHP ???.Diyarbakıra,Hakkariye,Dersime gidip,"ÖZERKLİK vadedeceksin", sonra ben neden az oy aldım diyeceksin.Pessss diyorum pessss.

Dostum galiba dileklerimiz gerçek oluyor,aman şeytan kulağına kurşun!..Allah nazardan saklasın.Umarım Pazartesi bu anlamsız curcuna bitecek ve artık vekilimiz olan Bülent beyi ilk ben tebrik edip başarılar dileyeceğim.Nazar değecek korkumdan daha fazla yorum yok.Sağlık ve mutlulukla ol.

Sevgili Özay dostum; öncelikle iyi niyetin için çok teşekkürler. Ben de eminim ki seninle çok keyifli ve ateşli sohbetler yapabilirdik. Kim bilir belki bir gün yine de tanışma fırsatımız olur. Şimdi bu ılımlı ortamda dış politika eleştirilerine girip konuyu saptırmakta seni üzmekte istemedim. Onun için Rasmussen yorumunu izninle farklı düşünüyoruz diyerek geçeceğim. Umarım bizim yakaladığımız ılımlı hava haftaya siyasi tavırlara da yansır da yeni şeyler tartışmaya başlarız çünkü çok konu var.GKA

Misafir 08 Temmuz 2011 Cuma 15:28 Y.S. rumuzlu arkadaş, çok sosyolojik bir yorum yapmış, neymiş efendim, islamsız bir Türklük bir kaç asır sonra hakkın rahmetine kavuşacakmış. Valla sanırım, sosyoloji sosyoloji olalı böyle bir iddialı yorumu ilk kez görmüştür. tebrik etmek gerek arkadaşın tarih bilgisini, demekki biz Türkler Talas savaşı ile yani 751 yılları itibarı ile var olmuşuz, ondan öncesi yokmuş. Arkadaşın sayesinde bunu da öğrenmiş olduk. Bu konuda daha da derin bilgisini de bekliyoruz

tarih de bunu ispatlıyor.Aziz Atatürk'ü tenzih ediyorum ama İnönü ve şurekası en büyük zalim olmuştur.Saygıyla,muhabbetle dostum...

day gösterilselerdi bu dönem diyorum.O zaman bu milli irade nutuklarındaki defo teşhir olacaktı.Niye mi?Daha geçen hafta bir muhabir,mecliste kadın vekiller için kıyafet yönetmeliğinde yapılacak değişiklikte pantolonun yanında başörtüsüne ilişkin de bir düzenleme yapılmasına ilişkin soruda Kemal bey buna karşı çıkmış,mecliste böyle birşey olamayacağını,herkesin kurallara uymak zorunda olduğunu söyledi.Ahmet hakan bile köşesinde inandım ki CHP iktidara gelse en büyük zalim olur diye yazdı.zaten

durumun da ispatıdır.Demek ki binlerce genç kadının hayatı boşu boşuna kararmış.Hiçbir yasal düzenleme olmadan CHP'nin ses çıkarmaması ile bu sorun çözülebiliyormuş.O zaman CHP'nin kurumsal kimlik olarak o hayatı kararan son sınıftan ayrılmak zorunda kalan kızlara karşı mesuliyeti,vebali vardır.Burada tüm suçu CHP'ye yıkmak istemem zira askerin de vebali büyük.Gelelim başörtülü vekil konusuna.ben aslında bu konunun Kemal bey için tam bir turnosol kağıdı olacağına eminim.Onun için ah keşke

yardımcısı olmuştur.Dikkatini çekiyor mu bilmiyorum.Her nato toplantısından bir hafta on gün önce Rasmussen Türkiyeye geliyor,toplantının konuları hakkında danışmalarda bulunuyor.Bu olayda başta alınan pozisyon da doğru,sonda verilen kararda.Sıra ilk Türk nato Genel sekreterinde.Libya konusunu başka zaman yazacağım zira fazla vaktim yok.Ama bu arada Kılıçdaroğlunun üniversitelerde başörtüsü konusunda sağladığı yumuşama takdire şayandır.lakin yine çakmadan durmamışsın diyeceksin amma bir vahim

için bedel ödememeli keşke baştan bu tavrı takınmasaymışız,sorunlar mecliste çözülebiliyormuş duygusuna kapılmalıdır.Bak Rassmussen olayında neden vetoyu başta doğru buldum,kalkmasını da neden onayladım,yani sözden dönmeyi neden tasvip ettim anlatayım kısaca.nato genel sekreteri seçilecek,ittifakın 2.büyük askeri gücünü takan,ne yapalım diyen yok.Alışmış adamlar yıllarca.Türkiyenin önüne kararı koyarsın,o imzalar.Yine ittifakın 2.askeri gücü ittifak tarihinde hiç Genel Sekreterlik yapmamış.

iyi bir sonuç çıkarsa onu kınamam,aksine afferim,memleketin yararını kişisel inatlaşmalara kurban etmediniz derim.Ammaa,eğer bu yaklaşım benim hassas olduğum ergeneocon süreci,KCK davası gibi hususlarda zaafiyet yaratırsa bunun bedelini AKP sandıkta öder.Mesele memleketin hangi tarzı siyasetle sorun çözeceğidir.CHP yemin eder,bu tarzı siyaseti terkederse ona el uzatmak,seçmeni nezdinde küçük düşmesini önlemek AKP'nin bu siyaset tarzını egemen kılmak adına borcu olur.CHP yanlıştan doğruya döndüğü

Konunun daha fazla uzamasini sahsen bende istemiyordum yanliz sizin konuyu deniz kenarindan alip mutfaga getirmeniz beni derinden üzmüstür, bu denli üzülmeyi cözüm olarak ikna odalarini genc mümine kizlara dayayan iknacilarda yasamisdim.Hic unutmayinizki islamsiz bir Türklük bir kac nesil sonra hakkin rahmetine kavusacaktir.Bunun gerceklesmesi icin yapilan ugraslari ve capalari görmeniz icin elinize TV kumandasini alip televizyonlardaki rezaleti görmeniz yeterlidir.Y.S

şiddet kartına başvurmuştu.Bu sonucu şiddet ortamına bağlayarak yanlış bir ders çıkardılar.Tabanlarına bakın molotof olmasaydı çözüm olmazdı mesajını verdiler.Şimdi CHP ve BDP'nin bu tavrı bu siyaset tarzının sonuç alıcı olduğuna imkan verecek şekilde asla çözülmemeli.Yoksa her sorunu boykotun,şiddetin gölgesinde çözmeye kalkarsak bu kaos olur.Bu nedenle CHP ve BDP yemin etmeden atılacak her adıma karşıyım.Haa bu benim düşüncem AKP buna uymaz,senin önerin gibi davranır ve ortaya memleket için

olayı ve Nato Libya operasyonu bu niteliktedir.Yemin konusundaki tavrıma gelince en baştan boykot kararına kadar geçen sürede hatip Dicle konusu dahil tutuklu vekiller konusunun mecliste çözülmesi konusunda sayısız yorum yazdım.Bazen üslup esastan önce gelir.Geleceği belirler.Benim buradaki itirazım boykot ve tehdit siyasetidir.Bu siyasetin sonuç aldığının görülmesi geleceği esir alır.Seçim öncesi BDP adaylarının veto kararı ortak demokratik tepkiyle aşılmış,BDP bu demokratik tepkiye eş zamanlı

Sevgili GKA,samimi söyleyeyim tuutm seni,aynı kentte yaşıyor olsak iyibir dost olurdu diye düşünüyorum.Sırf soruların nedeniyle şu kısa sürede bende yarattığın saygıdan ötürü son kez bu yemin kunusunu yazıyorum.Zira inan bıkkınlık verdi.Dostum ben siyasetçiyi sözünden döndü mü,tükürdüğünü yaladı mı diye değerlendirmem,zira hayat akar giderken bazen başta aldığın pozisyon da sözünden dönerek sonunda geldiğin nokta da doğru olabilir.Böyle anlarda sözünün esiri olmak zaaf olur.Kanaatimce Rassmussen

asla tek başına yeterli değil...

yoksa demokrasi kimilerinin dediği gibi hedefe giden yolda bir araç mı? Sloganlar güzeldir, heyecan verir; ancak gerçekler hiç de öyle değildir. Bugünkü anayasamızda Temel haklarla ilgili bir çok madde var, haberleşme hürriyeti, özel hayatın gizliliği, ve insanın doğuştan gelen dokunulmazlığı gibi, biraz dürüst olarak ülkenin gündemi olan şu son 4-5 yıldaki olayları ve uygulamaları bir göz önüne alın ve düşünün, anayasaya ne kadar aykırı davranış varsa bulabilirsiniz. Demekki orda yazılanlar asl

düşündüğü yok. Peki nedir bu anayasa yaygarası? Yasaları, anayasaları yapanalr insanlardır, uygulayanlar da, niyetler iyi olmadıktan sonra, kağıt üstünde kalan güzel sözlerin ne anlamı var? Bir kanun yada anayasa maddesinin farklı kişilerce farklı yoprumları ortaya çıkıyorsa, niyetlerin önemi de ortaya çıkıyor demektir. Anayasalar, toplumsal sözleşmelrdir. diğer kanunlar gibi zırt pırt değiştirilemez,değiştirilmemelidir. Anayasa yapmak herşeyi çözecek mi? Demokrasi denen olgu hemen yerleşecek mi

Yeni anayasa, yeni anayasa herkesin ağzında bir yeni anayasa lafıdır gidiyor. yuvarlak sözlerle yeni anayasnın sınırları çiziliyor, herkes karnından konuşuyor, asıl belleklerinde olanı bir türlü söyleyemiyorlar. Yahu be adam 1982 anayasını %92 bir çoğunlukla bu millet, yani sizler kabul etmediniz mi? Ve yine bu anayasa zaman içerisinde nerdeyse % 90 nına yakın değişikliğe uğramadımı? Zaten o kalan % 10 da günümüz siyaset kurumunu ilgilendiren maddeler değil mi? Onu da zaten değiştirmeyi kimsenin

nedense gizlilik kararı alma gereği duymadılar. Şimdi örnek olarak verdiğim bu durumda denzi feneri davası sanıkları, benim hırsızım iyidir mantığı içinde korunmuş olmuyor mu? Ya da kimi kimselerin bu sanıklara bir gebeliğimi var? sorusunu öne çıkarmıyor mu? Burda iyi insan, iyi siyasetçi ölçütü nedir?

Örneğin ergenekon davasının başlangıcını düşünün, dalga dalga, bir anlamda canlı yayınlarla topluma duyurulan olay, medyaya düşen, henüz tarafların bile elinde olmayan iddianameler, hedef gösteren köşe yazarları, ve peşin hüküm verilişleri, ne yazıkki Almanyada hüküm giymiş ve Türkiye ayağı ismen de belirtilmiş Deniz feneri davasında, ne bir sabahın köründe ev ve büro araması ne de basında boy boy iddianameler görülmedi, mahkemenin gizlilik kararına herkes uydu, ama aynı mahkemeler diğer davada

duruma gelmiştir. Bu düzen değişmedikçe, daha çok demokrasicilik oyunu oynar dururuz. Batı demokrasilerinde partiler yokmu, karşılıklı görüş ayrılıkları yokmu? Ama demokrasinin içselleştiği bu yerlerde toplumun ortak değer yargıları partilere göre değişmez, hırsız; her görüşe göre hırsızdır ve cezasını görür, kimse sahiplenmez, terörist; her görüşe göre teröristtir. Kimse çıkıp da sahiplenmez. Biz de öylemi peki bu durum? Toplumda, kurumlarda, özellikle, yargıda çifte standart olmaz.

önüne geçmektedir. Ne kadar iyi insanlık hasletlerini de üzerinde toplamış olsa, siyasetçi niyeti ve uygulamaları bri adım öndedir. Öyle bir çarktır ki bu, içinde çok iyi bildiğiniz insanalrı bile öğütür. Siyasetin finansmanı ne kadar şeffasa, siyasetçi de o kadar iyidir. Bu yazdıklarım sadece partilerin genel yönetimleri için değil, bu durum en küçük bir belde de dahi böyledir. 12 Eylül sonrası siysaet bir anlamda rant paylaşımı aracı olmuştur. Her kademe kendi çapında birşeylerden nemalanır

iradesi ile toplumun genel geçer kurallarını da göz önüne almalı ve vizyonu geniş olup, dar kalıplar içerisinde sadece genel başkanının iki dudağından çıkacak sözlere kendini bağlamamalıdır. Tabi bunda en büyük etken, yaşananlar da göstermiştir ki, kendini en demokrat gösteren lider veya partinin bile değiştirmeyi aklının ucundan dahi geçirmediği SİYASİ PARTİLER YASAsıdır. Bu yasa herkesin işine gelmektedir. İşte iyi insanlık, ve iyi siyasetçilik düğümü burdadır. Niyetler, iyi olmanın daima

Bazı doğruları kabullenmek nedense, her tarafından genel geçer kural değil gibi, örneğin siyasetçi olmak için, öncelikle iyi insan olmayı gerektirmelidir. Bu işin olmazsa olmalıdır. Ancak, özellikle 12 Eylül sonrası siyasetçi profiline baktığımızda, istisnaların kaideyi bozmadığı varsayımı altında bir çok vekil örneği görürüz ki, iyi insan şablonuna uyması mümkün değil.İyi insan, iyi siyasetçi olmanın ön koşulu sanki sadece ve sadece biat etmek olmuştur. Halbuki seçilen vekil kendi öz iradesi

Yazardan özür dileyerek "22:20"Y.S arkadaşa cvp.vereyim.Evden çevreden maşa ile oklava ile kapatılmış, özgüvenleri ellerinden alınmış genç kızlarımızın, küçük bir hava alma penceresi olan ünivertitelerinde yüzlerine kapanması iyicene DRAMATİK bir durumdur.Gerçek olan KUR'AN dır.İran başka, Irak başka, Suriye başka, Afganistan başka, cübbeli Ahmet hoca başka yorumluyor.Hangisi doğru.Bırakın kişi kendisi okusun kendisi yorumlasın, okunmasına bir engel var ise mücadelenizi verin.

Son söz: tekrarlamakta fayda var çünkü anlaşılmıyor ve hatta belki anlatılamıyor. İstenen CHP vekillerinin de beşeri adaletten faydalanabilmeleri. Bir tepki olmazsa, en ağır hususların bile gargaraya getirilip unutturulduğu ülkemde, bu konunun bir karara bağlanması, unutturulmaması. Bak Engin Alan paşa unutuldu mesela. Bir mesaj da başımın tacı Teyze'ye: Teyze bu şike soruşturmasında Savcılar GS'li ise vay haline, bu dava bitmez, zanlılar da suçlu olur kalır. Muhhabet duygularımla saygılar. GKA

Hak ve özgürlüklerin bütünlüğü anlamında sana gönülden katılıyorum. Ayrıca başörtülü bir hanım kardeşimizin aday gösterilmiş olmasını ben de isterdim. Bak örneğin eski kadroların çok marjinal baktığı bu konuyu Kılıçdaroğlu kadrosu çözebildi, neden? Çünkü kimse tükürme yalama edebiyatı yapmadı, kimse önce kucağa gelin sonra bakarız demedi, ajitasyon yoktu. Orada yürütülmüş olan siyasi yöntem ve anlayışın siyasi hayata egemen olması bir çok sorunun da daha kolay çözülmesine sebebiyet verir. GKA

BDP açısından da, aynı üzüntü ve hassasiyetleri paylaştığımız ve ayrıştığımızdan çok birleştiğimize inandığım noktalar olduğu için çok zorlamak istemiyorum. Fakat, bu açılım projesinin verdiği umutlar, kurdurulan çadır mahkemeler, eylemi durdurun gereği yapılacak vaadleri, sonra tüm bunların boş çıkması sürecin bu noktaya gelmesinde KK'nın oraya gidip söylediklerinden kaç kat daha etkilidir tartışmaya bile gerek yok. Çünkü konumları itibariyle CHP'ninki ancak vaad, AKP'ninki ise taahüüttür. GKA

Kıvırmalara gelince sen de vicdanında biliyorsun ki Başbakan konusunda konuya teğet bile geçmemişsin. Fakat ben konuları hatırlatmak yerine esası hatırlatayım: KK'nın yanlışı varsa en çok seçmeni (ve senin gibi hassas karşıtlar) zorda kalabilecekken RTE'nin yaptıklarında tüm Türkiye Cumhuriyeti madara oluyor. Çünkü yine söylüyorum, ferman sizde. İtibarımız arttı filan, evet olumlu şeyler de var ama olumsuzları görecek kadar tarafsız olmalıyız çünkü bu gemi hepimizin, batarsa hepimiz gideriz. GKA

Senin önerdiğin şu CHP, MHP ve diğerleri öneriyi yapmadan AKP yapsa olmaz mıydı? Olur da işine gelmiyor, bu kadar basit. Ayrıca bir daha tekrarlıyorum, mesele tutuklu vekillerin tahliyesi değil, onların adalet karşısında eşit olabilmesi ama bak bir daha tekrarlıyorum, bahsettiğim İLERİ ADALET değil BEŞERİ ADALET. Ha mahkemeler özerktir dersen, ben sana Adalet Bakanlığı müffettişleri ne iş yapar, HSYK yapısı nasıldır hatırlatmak zorunda kalırım ki yine kimseyi bilenenlerle sıkmayı istemem. GKA

Özay kardeşim, benim anladığım sen AKP'yi bu süreçte tamamen sütten çıkmış ak kaşık görüyosun ve bundan sonra çözümü önce CHP'nin durduğu noktadan geri çekilmesinde arıyosun. Peki dostum, aynı tartışmalara takılıp kalmamak adına ben de şunu belirtip konuyu kapatıyorum: 2002'den beri bende hata yok, önce kucağa sonra çözüm şeklinde dayatılan politika ülkemizdeki siyasi ilişkiler alanındaki en büyük sorun ve açmazdır. Yine söylüyorum, RTE Başkan olacaksa önce uzlaşma kültürü nedir bilmeli. GKA

anayasyı MHP ile yaparız demesine,o taktik manevra.CHP ve BDP'yi mindere çağırıyor.Zira onların da ortaklaşmadığı çözümün çözüm olmadığını biliyor.Bir hatası daha var ama onu yazıp yeni tartışma alanı açmak istemiyorum.Zira hiçbir parti zaten o eleştireceğim konuda,yetersiz,ihmal etti diyeceğim konuda en ufak eleştiri getirmediği gibi tayyip bunu yapmaya çalışsa hepsi gerilim üretir.Bak bir de bu dönem başörtülü aday göstermemesi büyük hatadır.O zaman görecektik milli irade nutuğu atanları...

o değişiklikten sonuç almak bir yana aleyhine açılan kapatma davasına bahane oldu.gerçi o olmasa başka bahane üreteceklerdi.Nitekim aynı değişiklikte imzası ve oyu olan MHP hakkında hiçbir işlem yapılmadı.Ben o günden beri MHP'ye asla güvenmem.Dediğim gibi,alevi özgür olmadan başörtülü özgür olamaz,Kürt özgür olmadan Türk de özgür olamaz.En zıt kesimlerin sorunları birlikte çözülmeli,karşılıklı endişeleri giderecek düzenlemelrde de uzlaşılmalı.Ancak o zaman yeni anayasaya ulaşırız.Bakma sen onun

AKP'nin bugüne kadar ki en büyük yanlışı MHP ile ortak yaptığı başörtüsü için anayasa değişikliği oldu.O zaman çok yazdım yorumlarımda,haklar ve özgürlükler bütündür anacak yeni anayasada herkesin,herkesimin problemleri birlikte ele alınmalı,beraber çözülmelidir.O sıralar hatırlarsan Özbudun hocanın hazırladığı taslak gündemdeydi.Onu bir kenara bıraktı,kendi sorununa bencil davrandı,MHP'nin attığı zokayı yuttu.Böylece yeni anayasa süreci tüm kesimleri ortaklaştıramadığı için öldüğü gibi o

durumda olmasına rağmen ortak bir teklifte anlaşamaz.MHP sonunda benim bir vekilin tahliyesi için 5 KCK'lı tahliye olacaksa varsın yatsın Alan Paşa der.Bak teklif açık,yemin etmeden anlaşsınlar,birlikte imza altına alsınlar,meclise MHP sunsun.Ben AKP'nin kendi yaratmadığı,çıkmasında hiçbir dahlinin olmadığı bu olayda inisiyatif alarak ara yer dayağı yemesini,çıkacak komplikasyonların sorumluluğunu omuzlamasını doğru bulmam.Yukarıda dediğim şart gerçekleşirse ve AKP takoz olursa ağır eleştiririm.

olmaz.AKP'nin önerisi nedir diye sorarsan meclise gelinmeli kardeş.Tutuklu vekiller hiç tahliye olmayacak olsa bile gelinmeli.AKP eğer bu sorunu üretenler tarafından başka komplikasyonlara yol açmayacak bir çözüm ortaya konamazsa her ne pahasına olursa çözüm üretmek zorunda değildir.Sana teklifimi söyleyeyim.Bu sorunu üreten 3 parti CHP,BDP,MHP ortak bir metin üzerinde anlaşsın,imzalayıp meclise versin,eğer AKP kabul etmezse en ağır eleştiriyi ben yazacağım yeminle.Ama iddia ediyorum üçüde aynı

ileri gittiğini düşünüyorum.Özellikle Öcalan'ın şartlarından olan 1-hakikat Komisyonu,2-Akil adamlar kurulu,3-Bölgesel özerkliğe yeşil ışık davranışları4-PKK'nın kent yapılanması olan,kent siyasetini tamamen PKK denetimine alma organizasyonu olarak Öcalan'ın talimatıyla kurulan KCK'ya sahip çıkmasını aşırı buluyorum.Genel af havucunu falan geçtim şimdilik.Elbet bu süreçte belli yumuşamalar,adımlar atılacak.Ama kemal beyin koyduğu çita çok yüksek.Görüşmeye burdan başlarsan,nerede biteceği belli

yzınca sanki onların kararını etkilemek için yalan yazıyoruz diye kolkola pozisyonlarını sıkılaştırıyorlar.Kolayı var,gidin seçim bölgenize,seçmeninize şu bu demeden direk sorun "nasıl davranmalıyız" diye.BDP konusunda yazdıklarımda samimiyim.kendisinin CHP eyleminin gölgede kalması ile dikkatleri üzerine çekmek için aşırı sertleşti.Açılımı da,Öcalan görüşmelerini de destekliyorum,doğru buluyorum.Burada nerede duracağını bilmek sınırlarını çizmek önemli.Ben seçim vaatlerinde Kılıçdaroğlunun

sonra CHP ve yemin meselesinde yorum yapmayacağım.Diyeceğimi dedim.Yazsam da artık papağan gibi tekrara girecek.Ne halleri varsa görsünler.En iyisi seçim bölhelerine gidip kendi seçmenlerinin düşüncelerini yüz yüze alsınlar.Seçmenleri devam diyorsa onlara devam etmek düşer.Lakin benim çevremdeki CHP'liler daha ben ağzımı açmadan "ya görüyormusun bizimkilerin yaptığını" diye hayıflanıyorlar.Daha ben onaylayanı görmedim.Benim kayınpederden fanatik CHP'li görmedim o bile yanlış diyor.Biz bunları

İşin aksi daha önce önce doğru söyler sonra şaşar bu da eleştirilirdi.Hep doğrudan yanlışa evrildi.Bu da onun politik söylemlerinin inandırıcılığına darbe vurdu tamam.Bu süreçte de önce tahliye edilmezlerse saygı duyacağız dedi,döndü boykot kararı aldı.Önce Oktay Ekşi yasa teklifi verecek dedi,sonra döndü teklif vermeyeceğiz dedi.bak hep doğrudan yanlışa yolculuk.Adam ilk defa yanlışla başladı,dönse doğruya gelecek inadı tuttu.Sözünün eri imajı çizeceği tuttu.Artık bu konu da beni baydı.Bundan

Sevgili GKA,keşke Kemal tavrını değiştirse,kesinlikle ne yalama,ne kıvırma hiçbir alaycı ifadede bulunmayacağıma emin olabilirsin.Hayır kemal bey sözünden dönmemiş adam değil,Tayyip'in de döndüğü bir kaç vaka var.Ama bir sebebi var,tamam,makul diyebiliyorum.Mesela meşhur Rasmussen olayı,karşı çıkmakta haklıydı,tartışma ilerlerse bu konuda hepsini amaç sonuç olarak gerekçelendirir,hoş karşılarım.Kemal beyin sözünden dönmeleri vaka-i adiyedendir.Bu konuda çok makale,çok karikatür hatta fıkra var.

Senelerdir irili ufakli yandas yada yandas olmayan basinimizda AKP nin magduru oynadigi yönünde haberlere oldukca asina olduk,Halk partisininde bu seferde ben magdur oluyum deyip yemin yapmamasi bir anda gündemimizin ilk siralarina oturdu,normalde birinci elden olayin nasil vuku buldugunu, parlak fikrin kimden geldigini bilebilmemize ragmen Bülent Bey bu konuda ser vredi sir vermedi köse yazisinda.Bir cok sey yazilip cizilmesine ragmen kanimca Halk partisi yemin metnini begenmemisde olabilir !

Az önce üye adımı girmeden gönderdiğimi fark ettiğim E-Dergah üyesi arkadaşımın 23:23 yorumuna yanıt bana aittir.

E-Dergah Üyesi 23:23 arkadaşım, Umarım Bülent bey senin düşündüğün gibi; "makulü kaybedip öfke ile saldıranlardan olmayan tür" demek istemiştir Teyzesi için.. Yazarımız ve vekilimiz bunu bir sonraki yazısında kendi açıklamalı.. Eğer "Karşı Tür" ifadesiyle kast ettiği anlam bu ise, ben de kendisine katılmış ve bu noktadaki eleştirimi geri almış olurum..

20:41 Gercekvatandas,Sevgili Bülent Beyin"Teyzemizle ilgili yazdigi" satirlari bi zahmet tekrar okuyun,yazarin karsi tür diye kaleme aldigi kisim sizin algiladiginiz sekilde degildir, bende ilk okuyunca aynen sizin gibi algilamistim, övleden sonra olmasina ragmen sonradan öyle olmaigini fark ettim!.Zaten Bülent Beyin Teyzemizle ilgili görüslerine ters orantili olurdu,Bende nacizane size katiliyorum Teyzemizle ilgili görüslerinize.E-dergah üyesi

Boykot tek yol olmamalıdır evet ama güç sahipleri tarafından tek alternatif olarak da bırakılmamalıdır diyor ve önceliği iktidar partimizin sözcüsüne bırakıp soruyorum: peki AKP'nin hiç mi eksiği yok, yaptıkları tam ve tamamıyla seni tatmin ediyor mu? Ya, yok mu şunu da şöyle yapsa daha iyi olurdu diyeceğin birşey? Bak yazarımız partisi ve ilkelerini savunmama rağmen ilk bana çakmış; sen sahip çıkmamışsın; gel biraz bişeyler söyle de rahatlat şu dostunu. GKA

Ya kardeş bir de şu BDP, bölücülük filan olayıyla CHP'yi karıştırırsan ben de sana çadır mahkemeleri, açılamayan açılımları, bölücü başı pazarlıklarını hatırlatmak zorunda kalırım rüzgar eken fırtına biçer derim ki bak yazarımız tarafından uyarıldık, bu kadar ucuz bir tartışmaya girmeyelim. BDP dozunu arttırdı ama bunun yakından uzaktan CHP ile ilgisi yoktur. Onların derdi ve yöntemi farklı bizimki farklı. CHP yemin etseydi terör başlamazdı dersen kusura bakma ama kargaları bile güldürürsün. GKA

Özay dostum, yine önce yemin edin sonra bakarız, kabul edersek çözeriz demeden ve doğrudan yine aynı açıya dalmadan, bence bu süreçte sizinkiler ne yapabilir biraz da o konuda fikir ver bize. Hep siz kötüsünüz deyince inandırıcılığın da gidiyor, iş yine futbol taraftarlığına dönüyor. Gel biraz da sizin cenaba biraz dönüver de biz de senin amatör ruhunun tadına varabilelim. Şimdi ben başlayıp bak bizimkiler yumuşak mesajlar veriyo desem yalamaya başlıyolar da ondan diyecen, yine başa dönecez. GKA

Özay kardeşim, ilk serzenişim sana; bak yine aynı satırları ve yaklaşımı döktürüp durmuşun, o kadar tartıştık, birbirimizi eleştirdik ammma velakin ne 1 adım bana yaklaşmışsın ne de bana sahip çıkmışsın. Ben beklerdim ki evet makulu kaybettik ama ÖzayAtay ve GKA öfkeye kapılmadı, mahkum kalmadı deyip bana da sahip çıksaydın. Bak ben sana sahip çıkıyorum, Özay dostum taraf olabilir ama 1 yorum hariç bana kişisel saldırı yapmadı; ayrıca bir amatör ruhtan ziyade hep profesyonel bir imaj çizdi. GKA

heba eden varsa (aslında kötü de olsa bir kitaba verilen para heba edilmiş sayılmaz ama)özür diliyorum.Bu parayı daha hakeden bir kitaba harcamalarında fayda var.Ya nerden aklıma düştü bilmem ama şimdi aklıma geldi.Şu yemin olayının tek faydası Kamer Genç vak'asından kurtulmamız oldu.Bu işten en büyük ızdırabı zannımca o çekiyordur.yakında eylem koyarsa şaşmam..:))

18:50 Hülya hamfendi, bu denli özgürlügü deniz kenarinda arayan özrllklere sahipsinizde,insanlarin temel hakki olan inandigi gibi giyinip okula gidemiyen binlerce yüzbinlerce hemcinsinizin feryatlarina niye bu zamana kadar kulak vermediniz, yoksa isinizemi yada tuttugunuz bagnaz solcu partinizin tüzügüne göremei hareket ettiniz ? Huzuru ve özgürlügü sadece deniz kenarindan ibaret saymaniz cok manidardar geldi bana.Y.S

Konuyla hiç ilgisi yok ama geçmiş zamanda burada hiç yapmadığım bir şeyi yapmış,yazarın basında yayınlanan bir röportajından ve nette okuduğum yorumlardan etkilenerek Ergün Diler'in "Şato" adlı romanını henüz okumadan tavsiye etmiştim.Kitabı dün bulup bugün bitirdim.Tavsiyemi geri çekiyorum,tam bir hayal kırıklığı benim için.Erken gençlik döneminde bir ara okuduğum,SAS Malko düzeyinde,kimi öngörülen kimi bilinen üçbeş olayın zikredildiği çok zayıf bir eser.benim tavsiyemi dikkate alıp 15 lirayı

Bulent beye soruyorum,lütfen yanıt verin.Türk Halkı veya CHP tabanı sizden Darbeci Cuntacı Ergenekon yapılarını DOKUNULMAZLIK Zırhına kavuşturun diye bir talep geldimi?Bu meyanda kamuoyu yoklamsı yaptınızda,elinizde halkın talebinin çok yüksek rakkamları mı var.Hal böyle ise,Tuncay Özkanı neden ADAY yapmadınız.?Sevgili Bulent bey,Türk halkı bu soruların cevabını çok iyi biliyor.CHP yönetimi içerisinde halkın bu soruları bilmediğini zannedenler var ise,CHP nin haline oturup ağlayalım.Uyanalım.T.R

(3) Bence geriye dönüp, geçmişteki yazılarınıza, seçtiğiniz konulara, yorumcularınızın yaptığı değerlendirmelerin tarz ve içeriğine bir göz gezdiriverin.. Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.. “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” misali, ne zaman ki siz millet vekili seçilerek siyasi görüş ve düşüncelerinizi okurlara empoze eder tarzda yazılar yazmaya başladınız, sayenizde e-dergahtaki dayanışma karşılıklı saygı sevgi anlayışı dönüşüme uğrayarak, bazı yorumlar diğer haberler ve köşe yazarları altındakilerden farksız bir düzeyde yapılır hale geldi.. Ne demişler; “kendi düşen ağlamaz”.. Bence yakınmakta haklı olduğunuz tek nokta, editörümüzün siz yazarlarımızı veya diğer arkadaşlarımızı aşağılayan, hakaretamiz, düzeysiz yorumları elemekte daha dikkatli davranması gerektiğidir.. Saygılarımla...

(2) Oydaşlarınızın size tanımadığı ve icazet vermediğini de bas bağırdığı böyle bir eylemi sürdürmekte ısrarınız, onlarda ve tabiî ki bende nasıl stres yapmaz arkadaş?... Yazınızın içeriği ve alışılmadık takıntılar edinmeniz, asıl sizin başlatıp da elinize yüzünüze bulaştırmaya başladığınız şu nafile eyleminiz nedeniyle, nasıl bir ikilem ve stres içerisinde girmiş olduğunuzu işaret ediyor.. Baksanıza; siyasi görüş ve düşüncesi benden ve sizden farklı olsa da; esprili yorumlarıyla şu köşenin neşesi, “hamsinin Antalya’da yaşayanı filozof Teyzesini” bile “karşı tür” tanımı ile, “cins bir Akp yandaşı” olarak niteleyebilmişsiniz..

(1) Ya sevgili Bülent Bey, (sizi aşağılayan, hakaret niteliğinde ifadeler kullanan saygısız ve edep fukarası bazı yorumcular için yakınmalarınız doğru da) eğer şahsi bir çıkarınız yoksa niye yorum yazarken bu kadar stres yapıyorsunuz şeklindeki genellemeniz, doğrusu beni de rahatsız etti.. Ne gibi şahsi bir çıkarımız olabilir ki benim ve benim gibi, sizlerin yarattığınız “nafile yemin krizi” nedeniyle duyduğu üzüntüden dolayı, vatanı ve milleti için endişe duyup strese soktuğunuz CHP oydaşı “insanların”?.. Hangi oydaşlarınız sizleri vekil kılarken, yemin etmeme eylemi yaparak meclis çalışmalarına girmeyin şeklinde bir yetki vermiş ya da böyle mantık ve siyasi teamül dışı bir eyleme kalkışabileceğinizi düşünmüş olabilir?..

Bülent bey CHP konusunda yorumcular ilginç ötesi;İşin özü ağacın cinsini sevmiyorlar,çiçeklerine, yapraklarına,meyvelerine sataşıp duruyorlar.O meyve Alem-i Cihan olsa sevmiyecekler aslında.Niye meyve vermiyor niye çiçek açmıyor diye kızıyorlar.Oysa ki "ÖZGÜRLÜK" belediye hizmeti ile elde edilecek bir şey değildir.Paraylada alamayız.İçinde fırtınalar kopsada,canı çeksede Syn.Erdoğan'ın kızı mayosunu giyip plajda kumların üzerinde özgürce koşamaz.

Hangi hususta olursa olsun 'Eleştiri' yapıcı olmadıktan sonra bir anlam ifade etmez.Bu bağlamda yapıcı eleştirileri Dikkate alırsanız,Yemin konusunda ısrarın amacından çıkmaya doğru gittiğine ilişkin toplumda 'Genel ' bir kanaatin oluştuğunu görürsünüz.Bu sebeple sizleri mecliste temsilci olarak görmek isteyenlerin duygularınıda dikkate almanızı ,sorunlara ilişkin Takır Takır çözümlerinizi bir an önce göstermenizi,sorunları Hallaç pamuğu gibi atmanızı görmek isteriz Selam ve Saygılarımızla

soralim.Anlasilan partide daha yapilmasi zorunlu temizlik läzim.Kardesim buradan aylarca bar bar bagiriyoruz sayin Kilicdar bu parti bitmis bir partidir, size akil fikir vereceklerin akillari ve fikirleri kendilerinde kalsin, kendi bildiginiz yoldan gidin, demekki Capanoglu dikkate alinmiyor."Bu söyledigim ve yazdigim yorumlarin kiymeti bugün bilinmezse yazarim yarin bilinir -4- Capanoglu. Saygi ve muhabbetlerimle

türememistir,türeme imkänida yoktur.Bazen parti icinde cok is yapar gibi görünür, oradan oraya kosar, elinde cep telefonu emirler yagdirir, kesinlikle bu karekterde olan birinden türemistir bu akila ve mantiga uymayan fikir.Namaz kilmiyanlara nasil halkimiz "Beynamaz diyorsa" yemin yapmiyanlarada "Beyyeminaztlar" söylüyordur, kulaklarimla duydum.Durduk yere kasinmak ben buna derim,ne dogru dürüst tabanin fikrine bas vuruldu ne MKYK nede BM nin, ayni Temel hikäyesi gibi, önce dövelim sonra -3-

Simdi ben burada ahkäm kesmek racon kesmek gibi bir niyetim yok, sadece bir vatandas olarak bireysel görevimi yerine getirmek istiyorum.Durum bu iken secim sürecinde yapilan bir sürü yanlislar ve taktikler %30 bandinda olacak bir oy bandini %26 geriletti.Secmen ilk önce siyasi partilerde kavga ve niza görmek istemez, masallah bu partide kavgasiz gün yok gibi.Diger bir hususta hangi sivri zekelidan geldigini bilmedigimiz bir yemin etmeme hikäyesi, kesinlikle bu fikir Kilicdar Beyden -2-

Aslan demokratlar bir gün yolunuz toplum bilimcilerinin önünden gecerken hic teretdüt yapmadan kapiya vurun ve burada yazacagim su sorulari bilirkisiye lütfen yöneltin ! - Halk partisi ve yöneticileri halkimizin nabzini yoklayabiliyorlarmi,Halk partisi cekirdek kadrosu halka ne kadar yakin ve dertlerine ne kadar vakif ??? Toplum bilimcisinin Vallahi gözleri disari firlar ve söyliyecegi ilk sözde sudur-Nerde kaldiniz gözlerim yolda kaldii... -1- Capanoglu

Bulent bey,burada yorum yazan tüm okuyucuların sizi sevdiğini,saydığını ve genelininde saygı duyduğunu kabul edin.İnsan sevmediği birinin oturduğu SOKAKTAN bile geçmez.Yorumcuların diğer yorumculara cevap yetiştirme tarzıda uslubuda hiç hoş değil,fakat sanal iletişimin kurallarını öğrenmemiz için biraz daha zamanımızın olduğunu düşünüyorum.Sizde bulunan ve bizi buraya bağlayan,ENGİN HOŞGÖRÜNÜZÜN, zaman içerisinde yorumcularımızada yansıyacağını umuyoruz....Yav arkadaş,ne işin var CHP de.!.

tüm ülke katlanır.Bugün ağır bulduğunuz şu ortamı ararsınız.Maaşlarınızın sorgulanması vatandaşın hakkıdır.Bu konudaki fikrimi geçen yazınızdaki yorumumda yazdım.Hayalim tüm grupların mecliste yeni anayasa üzerinde çalıştığını görmektir.vakit en değerli hazinedir.Milletin vaktinden ve huzurundan çalıyorsunuz.Sizi linç etmeye çalışan,bu ağır,sinsi ve çıkar karşılığı(zira ülkemin çıkarı benim çıkarımdır) yazan profesyonel bir yorumcu olarak(!) yazdığım bu yorumlarımı umarım dikkate alırsınız.

seçim gün gelir mecburiyet olur.Burada siz,siz derken kastettiğim şahsınız değil.Partinizdir.Şahsınızı Süheyl Batum,Muharrem İnce ve İsa Gök gibilerle eş tutmak istemem.Keşke partinize onlar değil şahsınız ve o üslup,düşüncedeki kişiler yön verebilseydi.Bu işler buralara gelmezdi.Hatadan dönmek erdemdir.Liderinize gerçek düşüncelerini samimiyetle söyleyiniz,Süheyl'in yolu yol değil.Bu grup psikolojisi ve toplumsal gerçekleri,aklı inkar eden siyaset hatada ısrar olur.Sonuçlarına sizinle beraber

baskıyı kurmak kamuoyunun en doğal hakkıdır.AKP ve ona oy veren %50 seçmen ergeneocon önünde diz çökmeyecek bilesiniz,kendinizi soktuğunuz çıkmazdan tükürdüğünüzü yalamadan çıkabiliyorsanız çıkın,dert tükürük yalatmak değil çünkü.Dert meclisin çalışması,ülke sorunlarının çözülmesi.Horoz güreştirmiyorsunuz,meclise seçildiniz,meclise.Sorumluluklarınızın idrakine varın.Oynamıyorum diyen sizsiniz,oyuna girmenin yolunu da siz bulacaksınız.Ama bu siyaseti sürdüremezsiniz.Millet bunu kabul etmez.Ara

dayatmalara prim verilemez.Bu siyaset tarzına teslim olunursa meclis çözüm ve uzlaşı çabası alanı değil eylem alanı olur.yeterli oy desteğini almamış her siyasi grup iktidarı dediğine getirmek için tehdit ve boykota başvurursa bu kaostur.uygar siyasi organizasyonlar kaostan beslenmez.Bugünkü gerilimi siz yarattınız,ülkeyi soktuğunuz gerilimin sorumluluğunu başka yerde aramayın.Bu gerilimin aşılmasımeclisin çalışması için üstünüzde baskı kurulmasını kendinize saldırı olarak niteleyemezsiniz.Bu

yarattınız.Bu militan siyaset tarzını meşrulaştırdınız.BDP'nin tarzı olan bu siyaset üslubu meşrulaştırılamaz,buna teslim olunamaz.Siz onlara yönelecek baskıyı kendiniz üstlendiniz.İşin acısı kendi eylemi sizinkinin gölgesinde kalan BDP,daha radikal,militan siyaset dozunu yükseltti ve dikkatleri kendi üstüne çekmek için sizin boykot kararından bu yana silahı da devreye soktu.10 günde 8 şehit.BDP ve PKK bırakın CHP'yi biz burdayız ve daha militanız diyor.CHP ve BDP tarzı boykot,şantaj ve

kendi kafasına dayayarak eller yukarı,bu bir soygundur.Paraları vermezseniz ateş ederim" demiş.Temel'den farkınız ne?Kimimiz tatlı dille kimimiz azarlayarak devamlı ateş etme,indir o silahı deyip duruyoruz size.Sorumluluğunuz ve hatanız büyük.En başından beri çözülmesin denmeyen bir sorunu aldınız çözülmez hale getirdiniz.Tüm çözümlerin kaynağı,demokrasinin kalbi meclisi tehdit ettiniz.Ya çöz ya yemin etmem.Bu söyleminizle kendi çelişki ve yanlışlarınız dışında çok önemli bir sonuç daha

Seçimden sonra sarfedilen "en büyük bölücü başbakan,AKP faşizmi,Stockholm sendromu,AKP kuzu kuzu çözecek,diz çökecek"sözlerinin anlamı,amacı nedir?Tüm bu sözler ve benzeri nicesi partinizce sabah akşam söylendi.Bu sürecin sonunda gelen "tükürdüklerini yalayacaklar" sözü sizi kenetlemiş.Şimdi ben çıkar karşılığı yazan profesyonel bir yorumcu! olarak soruyorum,neden kendi eylem ve söylemlerinizi sorgulamaktan kaçıyorsunuz?Bir fıkra da ben yazayım."Temel banka soymak için bankaya girmiş,silahı

Bu ruh hali bireyi aşmış bir grubu esir almışsa ona laf anlatamazsınız,söylediğini söyler durur.Aslında bir yandan da galiba biz yanlış yaptık düşüncesi ara sıra beliriyorsa onu bastırmak için bahaneler arar.Başbakanın "tükürdüklerini yalayacaklar" sözü size böyle bir bahane olmuş.Oysa hatırlatırım bu laf sürecin en sonunda söylenmiştir.Herhalde başbakanın bu sözü söyleyeceğini varsayarak kararlar almadınız.Defalarca yazdım,seçimden öncesini sildim,hadi seçim ortamıydı dedik geçtik diyelim.

İnsan yanlışa düşmüşse hatayı kendinde değil hep başkalarında arar.Hele düşyüğ yanlış büyükse daha da kabuğuba çekilir,yanlışlarına bahane arar.Çünkü insan ruhu başka türlü bu yükü taşıyamaz.Bir nevi psikolojik savunmayla ayakta kalma güdüsünü besleme refleksidir bu.Anlaşılan yorumlar sizi üzmüş.Örtülü ve hatta bazen açıkça diyorsunuz ki bizi eleştirenler insanlıktan çıkmış,bize linç uyguluyorlar,hakaret ediyorlar ve en önemlisi fiili olarak temas olmayan bir ortamda yazdıkları için sinsiler.

Bülent Bey, biz sizi ilk olarak tanidigimiz günlerde öne cikan bir siyasi kimliginiz ve düsünceniz yoktu,bildigimiz ve sezinledigimiz tek bir sey vardi o da sizin yerinde sayan ve ufku olmayan birinin olmadigidir.Gecen süre icerisinde sevgili Peygamberimizin bir sözünü kendinize rehber edindiginizi"müslümanin iki günü birbirine esitse zarardadir" Bizler sizi ve yazilarinizi pür dikkat takip etmekteyiz belkide bunun farkindasinizdir.Sizleri yemin ederken canli canli görmek bizimde hakkimizdir.Cp

Saygıdeğer Bülent Bey,sizlerin yazılaını gönlü ve zihni açık insanlar okuyacağı gibi zıt özelliklere sahip kişilere de okuyabilir. Sizlerin akıcı uslubunuz ve konuyu en açık biçimde anlatan fıkralarınız devam ettiği sürece uslup fukarası kişilerde de değişim olacağı kanaatindeyim. Allah cümlemize gönülgözü, zihin açıklığı versin.Evrensel merhametten nasiblendirsin. Parayı toplayan ve harcıyan bir kurumda üst düzey bürokrat olarak çalışmış zerre bir şeye bulaşmamış sizin gibilere ihtiyacımız var