Sayın Altaylı’nın haber alma pratiği ve güncel değerlendirmeleri, genelde/oldukça isabetli. Fakat bu konuda, haberin heyecanından mı, haber kaynağının acil davranmasından mı bilinmez; Hilton’un imar izninde büyük bir yanılgıya düştüğü, aradan geçen bir yıllık kavgadan anlaşılıyor. Çünkü Hilton imar izni İstanbul Büyükşehir Belediye’sinden o tarihte onay alamamıştı ve halen alamadığı için “Doğan-Erdoğan Hilton Meydan Muharebesi” yaşanıyor. Hilton rantı üzerine yaptığı pratik hesap ise, eksiği var fazlası yok. Sayın Altay’lı o hesabı en isabetli yapan yazarların başında gelir. Asıl üzerinde durulması gereken konu ise, Doğan medyasının ve Doğan’ın güdümündeki TÜSİAD’ın desteği ile son bir yılda Türkiye’nin nereden nereye getirildiği gerçeğine karşın; Sayın Altaylı’nın, “Şimdi hep beraber Doğan Medyasını izlemeye başlayalım. Bakın Türkiye’yi nasıl normalleştirecekler. Nasıl yayınlar ağır ağır geri çekilecek. Bir kaç hafta içinde şeriat tehlikesi nasıl yok olacak. Malezya örneği nasıl ortadan kalkacak. Nasıl her şey bir kaç hafta içinde güllük gülistanlık olacak. İzleyin ve görün. Doğan yeni bir taleple AKP’nin kapısına dikilene kadar tabii ki…” öngörüleri, son cümle hariç bütünüyle iflas etmiş, tutmamış müflis bir tahminler yumağı. Son bir yılda, Türkiye’nin temel taşlarının hepsi yerinden oynatıldı; Ergenekon’uyla, Kapatma Davasıyla, Water-Gate benzeri dinleme skandallarıyla, Doğan-Erdoğan Meydan Muharebesi’nin iç ve dış cepheleriyle.. say saya bilirsen!.. ve giderek şiddeti artan bu savaşın daha nelere gebe olduğunu düşünmek bile, insana kabus gibi geliyor. Sayın Atilla’nın başta ifade ettiği konuyu sona bıraktım; nedense saplantılı insanlarımızın erkekleri, kendilerini Kurtlar Vadisi’nin Polat’ı ya da İskender’i ile özdeşleştiriyor; kolunda Gamalı Haç dövmeli Kömürcü gibi Alnında yıldız dövmeli Sisi gibi bayanları, kendilerini efsanevi Asena miti ile özdeşleştiriyorlar. Arkaik Asena özentisi Kömürcü, Sayın Atilla’ya çatarken, herhalde kimi Bozkurtların da halen yaşadığını unutmuş olmalı diye düşünüyorum. Sayın Atilla’ya “geçmiş olsun” desem, acaba Kömürcü’ye paye vermiş olmaz mıyım tereddüdü içinde “geçmiş olsun” demiyorum. O da, ondan bir anı olsun, o kadar...