"Tarihçi" imzası kullanan dostum, nazik ifadeniz ve konuya getirdiğiniz açıklık için teşekkür ederim. Elbette her kişinin şartları farklı, belki yetersiz ifade ettim; kişiye özel durumlarla, lutfen sitedeki imza sirkülasyonunu beraber değerlendirirseniz, bana hak verceğinizi umut ediyorum. Kırdıysam, lutfen bağışlayın. Burası özgür bir platform ve birbirmizi kırıp dökmeden, bu platformun nezih yapısını korumaya özen gösterilmesine katkımız olsun. Saygılarımla.

Herhalde onun için biraz duygusal davrandım diye düşünüyorum. Düzen değişti mertlik bozuldu. Eleştirimde de onun için biraz kantarı kaçırmış olabilirim. Türktime nin de yorumcuları bu şekilde onore etmeleri de çok güzel. Tekrar özürümü kabul edin. Ama ismini açıklamıyor diye de kimseye haklı da olsanız sataşmayın isterim. Çünkü ben isim açıklayamama ve istediğini kendi ismi ile yazamama mağduruyum.

özür dilemenin de bir erdem olduğu kanısındayım. Haklısınız. Benim amacım bu devrin donkişotluk yapmak için elverişli olmadığını anlatmak içindi. Katılıyorum. On iki eylül öncesini de yaşayanlardanım. Gerçi o zamanlar öğrenciydik ve donkişotluk yapmak için elverişli bir zemin vardı. Geride bıraktıklarının mağdur olmayacağını, dostlarının onları mağdur etmeyeceğini bildiğin bir ortam. Ama şimdi öyle mi. Yel değirmeni seni devirirse geride bıraktıklarını da mağdur edecek kuvvette.

Sayın “tarihçi” dostum, 657’ye tabi biri olarak 1981 Şubat’ından bu yana yazıyorum. 2001’de kamudan bir eğitim emekçisi olarak emekli oldum. Yazılarımdan dolayı 12 Eylül’ün meşhur sivil Dal Grubu elemanlarınca sorgulanmış biriyim, onun için, onu geçiniz. Gerek bu köşedeki, gerek yan köşede Sayın Dr. Çıray’ın yazısına yazdığınız yorumları ilgiyle ve dikkatle okudum. Eğitimli ve bilgili olmanızı takdir ederim ama, başkalarının adını kendinize basamak yapmayın lutfen. Ben olması gerektiğine inandığımı şeyi yazdım. Siz de isim üzerinden polemik merdiveni kullanmadan yazın. Adaylık konusuna gelince; ima yollu bile olsa, böyle bir talebim olmadı. O, Turktime site yöneticileri beyefendilerin bir teveccühü idi ve ben bundan da onur duyarım. Benim bilgi birikimime de sataşmayın; herhalde elinizde sihirli bir test cihazı yoktur. Sadece merak ediyorsanız, Turktime başta olmak üzere bir çok sitede açık adımla yayınlanan yorumlarımı okursanız, herhalde dönüp özür dileme erdemini gösterirsiniz umudunu taşıyorum. Saygılarımla.

yorumlarımda küfür yok. ağır söz yok. Niye yayınlanmadığını merak ettim. Acaba yeni yazar adayınızın bilgisizliğini yazdığım için mi? Daha önceki yazılarında sayın karaca karşısında adını açıklayamayan bir eleştirmene adını açıklayamadığı için yüklenmişti. korkmayan ismini açıklar diye. Acaba kandisi tehlike yaratacak olsa ismini açıklayıp kendi geleceğini tehlikeye atar mı?

Bu o halkın istenen eğitimi alamadığını gösterir. Halkımız gittikçe dilenci olmaya alıştırılmaktadır. Ve hala yeni zenginlerin varlıklarını nereden sağladıklarını açıklayamadıkları bir ülkede yaşıyorsak, oyumuzu karın tokluğu için satıyorsak, idarecilerimiz işsizlik ve açlıkla mücadele için önümüze bir proje getirmiyorlarsa ve bu idarecileri her iki kişiden birisi destekliyorsa bu halkımızın eğitimsiz olduğunu gösterir.

Devletin en yüksek idarecisi valilerine kamyona binip halka kömür götüreceksin diyorsa ve halk bunu bir lütuf sanıyorsa, bu halkın layık olduğu eğitimi görmediğinin bir göstergesidir. Biz şu atasözüyle büyüdük. Buna Çin atasözü de diyorlar. Kaynağını bilmiyorum. Bana balık vereceğine, balık tutmasını öğret. Bu gün başta olanlar balık tutmayı öğretmiyorsa ve balık dağıtmayı bir nimet sayıyorsa, buna da başta medya olmak üzere hiç kimse eleştiri getirmiyorsa, bu halk buna müstahaktır denemez.

olayları anlayabilme kabiliyetlerinin giderek kaybettikleri kanısındayım. Gereken reformların sadece eğitim bakanlığı yoluyla olamayacağı kanısını da taşımaktayım. Aile, çevre, basın yayının bu konuda üzerlerine düşen vazifeleri yerine getirmediğini düşünüyorum. İyi eğitim görmüş bir halk şu anda iktidar olanların halkı dilenci pozisyonuna soktuklarını görmesi gerekir. Bunun anlatılması için muhalefet gerekmez.

Asıl konum tarih olmasına rağmen yazınıza bir katkı sağlayacağını düşündüğüm eğitim konusunu hatırlatacağım. Halkın muhalefet liderlerini dinlemediğini, muhalefet liderlerinin de halka istediklerini tam anlatamadıklarını söylüyorsunuz yazınızda sanırım. Ben bu konuda halkımızın bilerek eğitilmemiş olduğunu düşünenlerdenim. Eğitim sistemimize gerekli olan reformlar başta olan siyasetciler tarafından bilerek ve isteyerek yapılmadığı için halkımızın dinleme,

Önce adımı açık yazamamın sebebini anlatmak isterim. Çünkü Süleyman Karaca Bey bu konuda bir eleştiri getirmişti. Devlet memurları 657'ye göre siyasi yazı yazamazlar. Bunun için bazı eleştiriciler sanırım adlarını yazamıyorlar. Bir eleştiri getirmeden önce eleştirmenin eleştireceği konu hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini düşünüyorum. Ben de bu nedenle adını açıklayamayan eleştirmenlerden olacağım sanıyorum.

ya ne hikmetse bu gazete yazarları güya kim verdiyse bu ünvanı aydın oluyorlar.ve her şeyden iyi anlıyorlar iyi bir politikacı yada gündemde fizik deneyi varsa iyi bir kuantum fizikçisi oluyorlar.kehanetlerde bulunuyorlar yargıç savcı avukat doktor asker oluyorlar.lakin birtek şeyi beceremiyorlar.patronlara ve çıkarlara hizmetten doğru olamıyorlar.hep küçümsedikleri halk olamıyorlar.halk olamayan güya aydın gazeteci bence bi halt bile değildir.

( 3 ) Sayın Pamukoğlu'nın bu yöndeki düşüncelerimize itirazi yoktur diye düşünsem de, kamuoyu her daim siyaset yapan askere mesafeli bakacaktır.Medya açısından da böyle. Baksanıza Sayın Atilla bile şimdiden 'yüzde 1 oy alamaz 'diyerek işi kategorize etmesi manidar.Anında ilan parasının kaynağını sorgulaması.O da manidar.Eleştirel ve şüpheci bakması gazetecilik adına kabul edilebilir ama'yüzde 1'tahmini büyük bir iddia. HEPAR sitesine bakacak olursak oy yüzdesi şimdi yüzde 7'ye çıkacak gibi.

( 2 )Gn.Eisenhower'ın kısa adı 'ike '. 1950 yılındaki başkanlık seçimlerindeki seçim sloganı ise 'i like İke ' idi.. Anımsarsınız, 1983 seçimlerinde Turgut SUNALP paşanın seçimlerini kaybetmesinde en büyük rölün 'her mahalleye muhtar seçimlerinde subay/astsubay aday göstereceğim.' sözü olduğu söylenegelir. Bu bağlamda, ENTELEKTÜEL asker olmanın dısında generalimizin artık, 'Osman bey , Osman ağbi vb.' olarak siyasette ayrı bir platformda değerlendirimesine itirazı olmamalıdır.

( 1 ) 'Hak ve Eşitlik halkın kendisinin kurduğu ilk siyasi partidir. Devletin efendisi millettir ve bu partinin tüm mensupları milletinin emrindedir.' diye biten HEPAR sitesindeki bildiriyi incelediğimizde , belki Sayın Pamukoğlu'nun siyasete jargon olarak yerleşen ' asker siyasetten anlamaz ' yaftasını söküp atacaktır.Asker üniformasını çıkardığında, kendine 'bey ,ağbi,kardeş!! diyerek seslenildiğinde bunu özümsemelidir.General Eisenhower'ın seçim kampanyasında slogan neydi ?

YSK NIN BU OLAYI ÖRTBAS ETMESİNEDE BİR ALLAHIN KULU MEDYA MUHALEFET ÜSTÜNE GİDİP ARAŞTIRMA GEREĞİ BİLE DUYMADAN,İNSANLARI KADERLERİNE RAZI EDİP,ADETA MAHKUM ETTİLER.MEDYA DERSENİZ ALDI BAŞINI GİDİYOR.3,5 GAZETEN HARİÇ ADETA ANLAŞMIŞ GİBİ,KELİME OYUNLARI YAPARK AYNI HABERLERİ SUNUP DURUYORLAR.BİZLERDE SALAĞIZ YA YİYECEĞİZ GÜYA..AYRICA YOLSUZLUK YAPANLAR KOLTUK ALTINA ALINIP YARGILANMALARINA BİLE İZİN VERİLMİYOR BUNE SAÇMALIKSA,ÇAL ÇIRP AFERİN OĞLUM MİSALİ..KISACASI BİZLER TÜKENMEYE MAHKUMUZ

ASKER ARKASI SİYASETİNE VE SADECE KONUŞMALARDAN ÖTEYE BİR ARPA BOYU İLERLEMEMESİNE ALIŞTIK.BU YÜZDEN BEN SOL GÖRÜŞLÜYÜM BİLE DERKEN,ADETA KENDİMDEN ŞÜPHE EDER HALE GELDİM..ÖTE YANDAN SON ZAMANLARIN MEŞHUR SÖZÜ HALKIN İRADESİ,, OLUP BUNU AĞIZLARINA DOLAYIP, ŞIMARIK BİR ÇOCUK GİBİ, YAPTIKLARINDAN ÖDÜN VERMEYİP,ADETA EFELENEREK HALKI, GÜYA BİZ SÖZDEA ZINLIKLARI SİNDİRECEĞİNİ SANIYORLAR.KAYBOLAN ATILAN YAKILAN OYLARDAN BİR HABER.YSK BUNUDA SÜMEN ALTI ETMEYİ BAŞARDI.

SÜPER BAŞLIKLI,BU YAZIYA, ARKADAŞLARIN BAZILARI HEMEN ELEŞTİRİYİ SOKMUŞ..BİRDE BU SİTENİN GEREÇKTEN DAHA TARAFSIZ,OLAYLARI SÜZGEÇTEN GEÇİRDİKTEN SONRA, HABERLERİNİ BELİRLEYİP AKTARAN BİR SİTE OLDUĞUNU ANLASALARDI...EN ÇOK DİKKATİMİ ÇEKEN PAMUK PAŞANIN GAZETELERE VERDİĞİ İLANIN GELİRİNİN SORULUYOR OLMASI BÖLÜMÜ,BENCE BU KADAR MERAK YERİNE,HER ZAMAN SAYGIYLA OKUDUĞUM ATİLLA BEY, GAZETECİ OLARAK BUNUDA SİZ TESPİT EDİN,NACİZANE FİKRİM...MUHALEFETTEN HİÇ SÖZ ETMEK İSTEMİYORUM

G-Ak Parti sempatizanlarının eline derli toplu propganda destesini sunmuştu. Bu da işin öbür iç boyutu. 8-Öyle bir soru ki, sanki ben Ak Parti’nin akıl hocası mıyım? Ama gözlemim ve beklentim/umudum; bireyin hak ve özgürlükleri, kelimenin gerçek anlamındaki laiklik anlayışı, kanunlar karşısında eşitlik gibi toplumsal mutabakat gerektiren anlayış, bugünkü mevcut anlayışın kaotik yapısından çok daha sade ve insanca yaşanabilir bir hayatın başlangıcı olabilir. Şimdilik bu kadar.. saygılarımla.

F-sayılmayanların elini sıkabilecekleri bir muhatap bulabilmeleridir. Öte yandan, üçüncü sınıf bir dünya devletinin içe kapanmışlığına karşın, özellikle kendi çekim alanı içinde bulunan etki alanını oluşturmak, komşuluk hukukunda söz sahipliği iddiasında bulunup bunun gereklerine göre uluslar arası politikalar üretmek. Hafızam beni yanıltmıyorsa Turktime okurlarından “Umran” isimli yorumcu, kendisi kendi ifadesiyle Ak Parti muhalifi olmasına rağmen, onlarca icraat sayıp burada

E-Turktime’ın okur sayısı(aldığı tıklama) açısından düşünüldüğünde, görülen ufak tefek arızaları, bu işin doğası gereği olarak algılıyorum. Bu konuda birkaç kez yazdım; birbirimizin kişilik haklarına, inandığı değerlere, toplumsal kabullere hakaret etmeden, aşağılamadan, dışlayıcı, ötekileştirici bir tavır içinde olmadan yazılabilmeyi, sorgulayabilmeyi, hür düşüncenin gereği saymak lazım. 6 ve 7-Ak Parti’nin yakaladığı toplumsal gerçeklik; ezilenlerin, emekçilerin, varoşların dışında adamdan

D-Alakasız demezseniz size basit bir örnek: Avusturya Türkiyenin AB üyeliğine karşı çıkarken, asırlar öncesinden gelen Viyana Muhasarası fobisini kullanmış ve kullanmaktadır. Demek ki, geçmiş ister yakın ister uzak olsun geleceğimizi etkiliyor. 5-Yorumcuların sorma, sorgulama, ezberden arınmış düşünceler karşısında, durup düşünme ve sağlıklı bir muhakeme ile doğruyu kabullenme noktasında büyük bir olgunluk içinde olduğunu kabul etmek zorundayım.

Ç-kalıyorsam ki, bunu yaşayan tek babanın ben olmadığımı düşünüyorum, bu küçümsenecek bir aşama değil. Bu olguyu, her türlü toplumsal katmanda çağ nüfusu içinde kademe kademe farklı argümanlarla düşünebilirsiniz. 4-Yaşımızın müsait olmaması; geldiğimiz çağ nüfusunun yaşadıklarını, algılarını, anlayışlarını irdelememizi/sorgulamamızı engellememeli. Geçmişin zaferleri de hezimetleri de geleceğimizi şekillendirirken göz önüne almamız gereken kılavuz çizgileri oluştururlar.

C-Sizin yetiştiğiniz ailenizin aile içi demokratik anlayışını bilmiyorum ama, şahsım adına Fakülteyi bitirdikten sonra babamın davranışları konusunda sözüm kısmi bir değer kazanmıştı. Ama şimdi bu yıl İlköğretim birinci sınıfa başlayacak oğlum, trafikteki yeşil-sarı-kırmızı ışıkta takındığım tavrı sorgulayabiliyor, dalgınlıkla ışık ihlali yaptığımda da kelimenin tam anlamı ile çirkefleşiyor ve ben, suçluluğumu itirafın ötesinde, yedi yaşına yeni giren bücürden özür dilemek durumunda

B-Bazen haddini aşıp(elbette iyi niyetle) Ankara haritasında yerini bile bilmediği örneğin Dışişleri Bakanlığının diplomatına diplomasi ya da Genelkurmayın kurmay sınıfı bir generaline strateji Konusunda düşüncelerini iletebiliyor, bunla kamuoyu oluşumuna katkı verebiliyorsa, bir yankı uyandırabiliyorsa, bunun geçmişle mukayese edilemeyecek bir seviye olduğunu düşünüyorum. 2 ve 3-Türk insanının gerçekten bilinci açılmaya başlamıştır.

A-Yorumcu Gülay hanımefendi, yine kendine yakışan tarzıyla nasıl bir sorgulayıcı, soru bankası olduğunu ortaya koymuş ve yorumumu sorguluyor. Demek ki yorumum yeterince açık değil, verdiği bu fırsat için teşekkür ederim. 1-Türk insanın geldiği nokta için çok kısa ve açık/net bir örnek; taşrada oturan ben gibi sade bir vatandaş evindeki PC’den devletin en ulaşılamaz zannedilen kişi, kurum ve kuruluşu açık açık sorgulayabiliyor.

Karakter kısıtlaması gerekçesine kurban giden son yorumumu A’dan G’ye kadar bölümler halinde gönderiyorum. Umarım Editör dostlar bu sefer eksiksiz yayınlayacaklardır.

olacaktır? Ev ödevi gibi oldu:))Şeffalaşma konusunda uzun süre için hiç umudumun olmadığını yazarak bitiriyorum.

Yorumcu Melek hanım, 1-Ben öyle kolay kolay duygu esirliği öfkeye kapılıp celallenmem. 2-Bu sitenin iki yıllık sürekli okuyucusuyum, bilgimin olduğu, aklımın erdiği, sezgilerimin baskın olduğu yazı haber ve alıntılara yorum yazarım. Tebrik ettiğim, tenkit ettiğim kadar, karınca kararınca da katkı sağlamaya çalıştığım olur. Ne yüreğim ne de klavyem; kiralık değil, satılmış değil, kendim de holigan değilim. Karakterim de yalamalığa ve yalakalığa kapalı. 3-Haklılar karşısında susmak, sükut ikrardır demek olduğu gibi, yanlıştan dönme ve özür dileyebilme karakterimin bu sitede çokça örneğini daimi okuyucular bilirler. Beni bununla itham ederseniz, gülünç duruma düşersiniz. Hatadan dönmenin fazilet olduğunu müdrik bir kişiliğim var. 4-Haberin konusuna, alıntı yazının yazarına ve site yazarlarına medeni ölçülerin el verdiği ölçüde sataşırım, tenkit ederim, tebrik ederim ama nasırıma basılmadıkça hiçbir şekilde YORUMCUNUN YORUMUNDAN HAREKETLE, YORUMCUYA SATAŞMAM. Yorumunu irdeleme ile yorumcuya çemkirmeyi birbirinden ayırır ve yorumcu okurun kişiliğine saygısızlık yapmam. Umarım bu kez doğru anlaşılırım.

kendi düşüncelerine uymayan bir düşünce duyduklarında hak verdiklerini,hatta saygısızlık etmediklerini,bir tarafkirlikten çok gerçeği arayan insanlar olduklarını düşünüyormusunuz?4)(galiba 4)AKP nin yakaladığı toplumsal gerçeklik nedir?5)Toplumsal kabul seviyesi nedir?6)Toplumsal kabul seviyesine ulaşmış bir düşünce akımı nedir?7)Toplumsal kabul görebilmek için hangi angümanları kullanmaktadır sizce AKP?8)AKPnin yakalayacağı "gerçeğin tamamında" mesela "yorumcu Gülay" bu gerçekliğin neresinde

Süleyman bey ,Talat beyi ve yorumunuzu daha önce okumuş ancak yorum yazmamıştım.Ancak size sormak isterim.1)Türk insanının geldiği nokta nedir?2)Türk insanının bilincimi açılmıştır?3)Türk insanı biat etmekten kurtulmaya başladı demişsiniz,Türk insanı birey mi olmaya başlamıştır?4)Bu sitede yazanların yaş ortalaması 40-50 sene öncesinin siyasi anlayışlarını bilebilmelerine müsaitmidir ki körü körünede taraftarı olsunlar?4)Yorumcuların çoğunun soran,sorgulayan,kendince ezberleri,cevapları olmayan,

ne oldu süleyman bey birden celallendiniz. dogruları duymak pek işinize gelmedi galiba. pek yorum yapmam ama siteyi bayadır takip ediyorum. sizde dahil neoldugu belli bir grup bazı şeylerin propagadanlarnı yapmaktan başka agzınızdan birşey çıkmyr. iyi yazdığınız bir gerçek ama size karşıt olanlardan ders aldıgınızı galiba haklısın dediğinizi hiç okumadım. Birbirmizi kandırmayalım. İktidarın devamı için Kara ya Ak, Ak da Kara dendiği bir ortam oldu artık burası. Artık tahammül etmek mümkün degil!

Yorum yazan “Melek” isimli hafıza özürlü arkadaş, aklı sıra, “hele de karaca mıdır nedir onada burda birşey yaptıracaklarsa pes diyorum artık, sitenin adını ve linkini zihinlermizden silicez sanırım. yazık:(” diye hayıflanmış. Size tavsiyem, önce hafızanızı formatlayın, sonra hafızanızın “bad sector” olmayan hücrelerden oluşan bölgelerine; bilgi, yorum, algı, saygı ve en önemlisi empati gibi “erdem”lilik klasörleri oluşturun. Hafızanıza “restart” uygulayın, olumlu sonuç almazda yine “cpu” ya da “memory” hata mesajı alırsanız, “unformat”ı denemenizi öneririm; ama hafızanız umutsuz vak’a demektir. Bundan sonrası size kalmış, ister takılı kaldığınız linklerde, ister telgrafın tellerinde tünersiniz. Bir de not: Sayın yazarın yazısına yapacağınız yorum veya benim yorumuma ciddi itirazlarınız varsa, özrünüze rağmen seve seve ve merakla okuyacağım bilmenizi isterim.

bırak laik cumhuriyet bırak. kim ne anlatıyorsun. malesef işleri güçleri belirli kesmin ucuz propagandalarına alet olmak. son gunlerde de kadrolu yorumcular bastı siteyi abuk sabuk konuşup duruyorlar. hele de karaca mıdır nedir onada burda birşey yaptıracaklarsa pes diyorum artık, sitenin adını ve linkini zihinlermizden silicez sanırım. yazık:(

BUGÜN SN YİĞİT BULUT ÇOK GÜZEL BİR YAZI KALEME ALMIŞ, OKURLARINIZA İLETEBİLİRDİNİZ, HANİ BİRAZ ŞU star, radikal, sabah, taraf vs DAN ALDİĞINIZ 'ERGENEKON' YAZILARINA DENGE OLUŞTURMAK İÇİN.

Sn Atilla, siz bile günlerdir günün kazanını ve kaybedenini akp ilan ettiniz. yani akp'ye dokunmuyorsunuz. burada haftalardır ergenekon haberlerinden geçemez olduk, taraf, yeni safak, sabah, radikal, star gibi hümüketin basın bürosu gibi çalışan gazetelere yer vermektesiniz. Sn Pamukoğlu'nun gazete ilanlarına verdiği paranın kaynağını merak etmektesiniz. ya okyanus ötesinden 27 milyar dollarık adamın akp'ye aktardığı paraları? bunları niçin gündeme getirmezsiniz? bence DAHA CESUR OLABİLİRSİNİZ.

Hani şu meşhur jargon, “Halk Uyandı Dostum”. Türk insanının geldiği noktada, artık el etek öpüp büyüklerine biatla oy atma devri yavaşta olsa değişmeye; kişiliğinin gereğini dik durarak ifade etme döneminin kıpırtılarını yaşamaya başladı. Bu site okurlarının yorumlarına bakınız; ufak tefek istisnaların dışında kimse 40 yıl, 50 yıl önceki siyasi anlayışların körükörüne taraftarı değil. Soran, sorgulayan; cevap alamadığında , cevap alabileceği odaklardaki ivmeyi gözleyen, hak veren ve tavır geliştiren bir seçicilik göstermiyor mu? İşte bütün mesele burada; siyaset esnafı(!), bu toplumsal gerçekliğin gerisinde kaldığı, bu ışığa gözünü kapattığı sürece, yarasa hayatını kendi karanlıklarında 1000 yıl yaşamaya mahkum olacak, “Atı alan Ak Parti de Üsküdar’ı geçecek”tir. Bu çok doğal bir sonuç. Yanılmıyorsam, Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun öncülük ettiği Hak ve Eşitlik Partisi, mevcut siyasi yelpazenin 59. kanadını oluşturdu.. ve bu yelpazeye yeni yeni kanatlar eklendikçe, ya da dahaönce Turktime’da da dile getirilen “Siyasi Mevta” olmuş kişi özel veya tüzel kişiliklerden medet umulduğu sürece, kim tutar Ak Parti’yi. Amacım Ak Parti’ye methiyeler düzmek değil; sadece yakaladığı bir tutam gerçekten hareketle bu toplumsal kabul seviyesine ulaşmış bir düşünce akımının, gerçeğin tamamını kucakladığını düşündüğümüzde, bu günkü siyaset arenasından yükselecek çığlıkları tahayyül etmek bile apayrı bir tabloyla bizi karşı karşıya bırakıyor. Sayın Atilla’nın üzerinde durduğu Hak ve Eşitlik Partisi’nin reklam gideri kaynağına yönelik kuşku ile Ahmet Mete Işıkara’nın yıllanmış gülünç deprem teorileri ile konut sektöründeki konumuna yönelik kuşkular, Başbuğ’un bazı siyasi odaklara “oh” dedirten tavrı, hep akla “hiçbir şeyin göründüğü kadar temiz olmadığı” gerçeğini anımsatıyor. Biz bize benzeriz derken, kişisel davranışlarımızdaki şeffaflıktan kaçınmanın, kurumsal şeffaflaşmaya da gölgeler düşüreceğini düşünemeyen beyinlerle bir yerlere varılabileceğini hesaplayıp kurgular üretmek, kendi kendimizi aldatmaktan başka bizi bir yere götürmeyecektir.

Güzel yazmışsınız ama Başbuğ sandığınızdan daha sert bir komutan, göreceksiniz...

Sayın Atilla sanırım gözlerinizdeki miyopluk geçmiş olacak ki, Nuran Yıldız'ın bir yazısına hak verme lütfunda bulunmuşsunuz... Gelişme var!