Cennetmekan Şeyh Edebali ve Osman Bey, Anadolu Birliği’nin fikri projelerini oluştururken, karşılarında Tek Parti iktidarının doğmaları, önce idam sonra karar veren İstiklal Mahkemeleri hakimlerinin dedelerinden şerbetli torunları, “bebek, köpek” davası saçmalıklarıyla idam edilen hükümet başkanı ve bakanları, kimi ahır kimi depo kimi kaşane yapılmak üzere partili yandaşlara peşkeş çekilmiş “Allah’ın evi” payesine mahzar cami hikayelerinin canlı şahitleri, inancından dolayı devletinin en üst güvenlik kurulu olan Milli Güvenlik Kurulu kararı ile ülkesinin inançlı vatandaşları “iç düşman” ilan edilmemişti. Çıkarı uğruna, devletini de milletini de haysiyetini de pazarlayan ihanet içinde aydını bürokratı işadamı gazetecisi yoktu. Hiçbir abartıya yer vermeksizin daha bu listeye eklenecek onlarca madde sıralayabilirim.. geçelim. Ak Parti veya toplumu yönetmeye talip olan hangi siyasi güç olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’ni selamete çıkarmak istiyorsa, hem sırtındaki kamburlardan, hem oligarkların doymak bilmez hırslarından, hem loş dehlizlerde devlet mekanizmasına yön veren odakların başındaki siyaset baronlarından, irin yuvası çıkar odaklarının çıbanlarında biriken cerahatten kurtulmak zorundadır. Bunlar ve emsali durumların toplum üzerindeki “kirli güç” oyunları son bulmadığı sürece, Türkiyede ne “değişim” ne de “dönüşüm” çabalarına ivme kazandıramaz. Şeyh Edebali’nin önerilerine karşı çıkmak –haşa- haddim değil ama, bunları günümüz yapısına uyarlarsanız buna Anadolu’da “YATIK EMİNE POLİTİKASI” derler, gelen de üstünüzden geçer, giden de…