E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Sima Güleser Polat

MUHALEFET, NEDEN İKTİDARI DESTEKLİYOR!
15 Nisan 2022 Cuma

 

Türkiye, daha önce hiç görmediği bir dönüm noktasında… 

Ekonominin gidişatı oldukça endişe verici…

Ülkede “bir şeylerin iyi hale gelebilmesi” garip bir şekilde seçime endekslendi. 

Acilen uygulanması gereken eylem planları da seçim propagandası olmaktan öteye gidemiyor, maalesef…

Yediğimiz, içtiğimiz, kullandığımız her şey resmen ateş pahası…

Ve yine maalesef, bu durum kimilerinin ekmeğine yağ sürüyor.

Orta sınıfın çöktüğü, fakirlerin tahammülünün hiç kalmadığı, zenginlerin ise parasını gizli köşelerde saydığı bir dönemdeyiz.

PEKİ, SEÇİME 1 YIL KALMIŞKEN MUHALEFET NE YAPIYOR?

Genel seçimin zamanında yani 2023’te yapılması bekleniyor.

Bundan önceki (2018) seçimin hemen ardından başlamıştı, Erken Seçim tartışmaları…

Bir sürü de yeni parti kuruldu ve hepsi birbirinden iddialı çıkışlar yaptı.

Ama bu 4 sene içinde birçok şey havada kaldı. 

Hiçbiri, bir umut olmayı başaramadı.

KENDİ İÇLERİNDE ANLAŞABİLİYORLAR MI?

Millet İttifakı, 2018 seçimlerinden bir ay önce kuruldu.  

Bu ittifakla, güç birliği ortaya konuldu.

Olması gerekendi.

O dönemde dört parti ile kurulan Millet İttifakı, şu anda altı parti olarak devam ediyor.

Seçimlerden bu yana dört sene geçti.

PEKİ, NE KADAR YOL ALDILAR?

Sessizler, bir kere…

Bunu söylemem gerek: Sürekli bir gizem içerisindeler. 

Oysa ki…

Tam da, şu anda seçmenin somut ve ikna edici planlara ihtiyacı var.

Ama biz, on yıllardır hep aynı siyaset senaryoları etrafında dönüyoruz.

Konuşmalar hep birbirinin benzeri…

Ortaya bir şey koymak yerine, yermeye dayanan politikalar…

Seçmenin karnı böyle doymuyor, doymayacak.

Z Kuşağı” endişeli…

Bizlere tanıdık gelen süreç, onların gelecekle ilgili kaygılar yaşamasına neden oluyor.

Ki, bu sene ilk kez oy kullanacak olan “Z Kuşağı” partiler için en gerçekçi hedef olmalı.

Siyasiler, onlara ulaşabilmenin yollarını da yine gerçeklerle bulmalılar.

KONUŞMA METİNLERİNDE SORUNLAR VAR

Adeta, sosyal medyaya “malzeme” çıkarılarak, politika icra ediliyor. 

Yapılan gaflar, birbirini tutmayan sözler…

Sosyal medyada eğlence sekmesi olmanın ne anlamı var, anlaşılacak gibi değil.

Partilerin kendi içlerindeki açmazlar…

Anlaşmazlıklar, tutarsızlıklar konuşma metinlerine de yansıyor. 

Yapılan o “gaflar” nasıl olur da kontrolden çıkar?

Allah aşkına; başka bir iş var burada, görmüyor musunuz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir konuşmasında bir anlık uyuklaması insanlık hali ve yorgunluğun bir göstergesi olsa da…

O görüntülerin öylece yayınlamasının amacı, ne idi?

Ben bunları düşünüyorum.

Partiler kendi içinde güven telkin ettikçe, milletin selametini kazanacaktır.

Örneklere bakalım:

Kısa bir süre önce, CHP’li Özgür Özel, Kur’an Kurslarını “Orta Çağ düşüncesi” diye nitelendirdi. 

Yahu, Müslüman bir ülkede yaşıyoruz… 

Genel Başkanı, muhafazakâr seçmene kollarını açmışken; Özgür Özel’in bu tarz söylemleri araya girdiğinde, ne kadar “inandırıcı” olabilirler ki?

Diğer bir yandan “din üzerinden siyaset yapmak” doğru mu? 

Ne kadar “işlevli” ya da “işlevli” oldu mu? 

Artık geçelim bunları!

YAMAN ÇELİŞKİ

CHP Genel Başkan Danışmanı, Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz…

Başkan seçildiğinde Joe Biden’dan beklentilerinin Türkiye’de demokrasiye vurgu yapması olduğunu söylemişti.

Demokrasiyi neden Biden’dan bekliyoruz?

Ülkemiz için her daim tehdit olan Amerika bize neyin öğretisini verebilir ki?

-Demokrasi! ABD Demokrasisi mi?

Aynı Çeviköz, “CHP iktidara geldiğinde S-400’leri iptal edeceklerini” de söyledi. 

Güya “silahlanmaya karşı” bu tavır, “silahların tillahına sahip” Amerika’dan demokrasi beklemeyi mi gerektiriyor?

Yaman çelişki, vallahi!

Şu işe bakın, hele:

Türkiye’nin -güvenliği için- Rusya’dan satın aldığı S-400’leri; Washington’dakiler de taşlıyor, bizdeki muhalefet de…

ANA MUHALEFET AMERİKA'YI SEVİYOR

Başka bir örnek de, Ekrem İmamoğlu’nun yabancı büyükelçilerle olan görüşmeleri…

ABD Kongre Üyesi William Keating “Türkiye’nin yeniden Batı rotasına sokulabilmesi için, İBB Başkanı İmamoğlu ile görüştüklerini” söyledi.

Belediye Başkanı’nın görev ve tanımlarını bir kez daha gözden geçirmekte fayda var…

-Atladığımız bir şeyler olmalı!

Amerikalıların İmamoğlu ile görüşmesinden çıkan sonuç şöyle: “Türkiye değişime açık bir ülke ve mutlaka bir gün değişecek!”

Umut hep var…

Değişimi, Batılı devletlerin çıkarları için değil de “kendi içimizde, kendimize göre yaparsak” tabi!

“TİK-TOK”

Temel Karamollaoğlu, geçenlerde “Erbakan Hoca yaşasaydı, kesinlikle CHP ile birlikte olurdu!” diyerek  kendi vicdanını rahatlatan bir açıklamada bulundu. 

Meral Akşener’in, Müslüm Gürses ve Orhan Gencebay ayırımını yaptığı, efsanevi ve şiirsel yaklaşımı ise; hazır yiyici Tik-Tok  toplumunun hala malzemesi olmaya devam ediyor.

Sahi, bu Tik-Tok kapatılmayacak mı?

Biliyorum: Bu da, bir başka mizah dolu dramımız, daha sonra üzerinde durmakta fayda var.

İTTİFAKLAR

Bir araya geldiklerinden beri hala ortaya bir aday çıkaramadılar. 

Gönüllerinde yatan aslan, Türk Milletine hediye olacak galiba!

“Erken seçim” diye birçok kez bir araya geldiler de, adayları olmadan bunu nasıl yapacakları belli değil…

Ya, gerçekten Erken Seçim olsaydı?

-Olmayacağını kendileri de biliyordu, değil mi?

Şimdilerde, gönlünde yatan adayı açıklayanlar bir biri ardına ortaya dökülüyor.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Mansur Yavaş'ı Cumhurbaşkanı adayı olarak gördüklerini söyledi.

Benzer bir destek, TEK Parti’nin Genel Başkanı Ahmet Özal’dan geldi.

Özal, “Aday olduğu takdirde Mansur Yavaş'ı destekleyeceklerini” söyledi.

Mansur Yavaş’ın bu noktadaki sessizlik politikası ise takdire şayan…

Centilmence bir politika izliyor.

Millet İttifakı adaylarından hala çıt yok.
 
İnsanın aklına “Her biri kendisini aday olarak mı görüyor?” sorusu gelmiyor değil.

ANKETLER

O değil de, seçime bir yıl kaldı… 

Bu sebepten diyorum…

Cumhur İttifakının ülkenin başında olmasını istemeyenler; halen daha adayları belirsizken harekete geçmeme konusunda gerçekten eminler mi?

Yapılan birçok anket; ekonomik krizden dolayı güven kaybı yaşasa da, Cumhur İttifakının bir kez daha seçilebileceğini gösteriyor.

Ana Muhalefet Partisi’nin yirmi yıldır birinci parti olmaktan uzakta kaldığı bir siyasi tablo var.

Yazımızın başlığına atıfla soralım:

Muhalefetin amacı bir gün ülkeyi yönetmek midir; yoksa “iktidarın sürekliliğine katkıda bulunmak mıdır?”

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 27666 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Gençlerbirliği
CEV Şampiyonlar Ligi
Chelsea
Joachim Löw
İstihdam
Bütçe
işte benim stilim
saldırı
New Orleans Pelicans