Enis Berberoğlu olayı baştan sona bir Anayasal faciadır. Çünkü ilk etapta dokunulmazlığının kaldırılma şekli anayasaya aykırıdır.
Hatırlanacağı üzere Enis Berberoğlu’nun yargılanması yolunu açan dokunulmazlığının kaldırılması “haklarında fezleke düzenlenmiş milletvekillerinin bir defaya mahsus olmak üzere toplu olarak dokunulmazlıklarının kaldırılması” biçimindeki düzenlemeyle olmuştur.
Bu durumun, yani toplu olarak dokunulmazlıkların kaldırılması bizatihi kendisi Anayasaya aykırıdır. TBMM maalesef böyle bir hukuk ayıbını işlemiştir. Bu konuda Anayasa o kadar katıdır ki; Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi parti grupları yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapamayacakları ve grup kararı alamayacaklarına amirdir.
Bazı partilerin yetkilileri Milletvekilinin savunma hakkının kaldırıldığı ve Anayasa mahkemesine kişi olarak başvurma hakkının ellerinden alındığı, bu durumun Anayasaya aykırı olduğunu bildiklerini ama “bir defaya mahsus ‘evet’” diyeceklerini açıklamışlardır.
Anayasaya aykırı bir işleme bir kez evet dendikten sonra yaşanacak diğer anayasaya aykırılıklara tepki de verilse, artık inandırıcı olunamaz. Nitekim olamıyorlar da.
Bu aymazlıktan sonra Anayasa ayıbı artık bir Anayasal faciaya dönüşmüştür. Anayasanın 83. Maddesini 4. Fıkrası dokunulmazlığı kaldırılmış olan milletvekilinin, tekrar Milletvekilliğine seçilmesi halinde, soruşturma ve kovuşturmanın devam etmesi dokunulmazlığın tekrar kaldırılmasına bağlıdır, hükmünü getirmiştir.
Anayasanın bu amir hükmü, Yerel Mahkemeden başlayarak, İstinaf Mahkemesi ve Yargıtay tarafından da göz ardı edilmiştir.
Anayasanın bu amir hükmünü, konu itirazen önlerine getirilmesine rağmen bunu dikkate almayarak ihlal eden bütün yargıçlar, görevi kötüye kullanma suçunu işlemişlerdir. Zira, Anayasa'nın 138. maddesinin 1. fıkrasına göre hakimler anayasaya uygun karar vermek zorundadırlar. Anayasa'nın en ufak tereddütte yer vermeyecek kadar açık maddesini ihlal eden yargıçlar, Türk Ceza Kanunun 257. Maddesinde tarif edilen “Görevi Kötüye Kullanma” suçunu işlemişler demektir.
Özellikle Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan, tanımamak için kendince buna bir kulp takan İstanbul 14. Ağır Ceza mahkemesi üyeleri ayrıca Anayasa’nın 153. Maddesini de ihlal etmişlerdir.
Anayasanın 153. Maddesinin son fıkrası “Anayasa Mahkemesi kararları resmi gazetede hemen yayınlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” hükmünü taşımaktadır.
Bu madde hükmü çok nettir. Mahkeme Anayasanın 83. Maddesini ihlal ettiği gibi 153. Maddeyi de ihlal etmiştir.
Aslında Recep Tayyip Erdoğan’ın destekçisi Bahçeli’nin söylediği Anayasa Mahkemesini “Divan-ı Ali” haline getirelim sözü ve gene çok yakınlarda Recep Tayyip Erdoğan’ın “Anayasa Mahkemesi’nde bir değişiklik düşünüyor musunuz” sorusu üzerine verdiği “İnşallah” cevabının altında yatan Anayasa Mahkemesini kapatmak arzusudur.
Anayasa Mahkemesini kapatmaya güçleri yetmeyecektir. Zira Türkiye de Anayasa Mahkemesi kurulma isteği çok eski ve çok değişik çevrelerden gelmiştir.
1950 yılında iktidardaki Demokrat Parti Bakanlar Kurulu tarafından anti-demokratik kanunları tespit etmek için kurulan ilim Komisyonun hazırladığı 02.02.1952 tarihli raporda, Anayasa mahkemesi kurulması tavsiye edilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1956 yılında yapılan 12. Kurultayı’nın yayınladığı beyannamenin 1 numaralı bendinde “… ve Anayasanın sağladığı haklara ve hürriyetlere riayetsizliği önleyecek müstakil bir Anayasa Mahkemesinin kurulmasını zaruri telakki ederiz” denmiştir.
Benzer şekilde bir Anayasa Mahkemesi kurulması isteği 1956 yılında kurulan Hürriyet Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partilerinin programlarında da bunun gerekliliği belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesini kaldırmak ancak demokrasi geleneği yerleşmemiş bir memlekette, iktidar sahiplerinin diktatörleşme özlemi başlamışsa söz konusu olabilir.
Zaman zaman sivil iktidarların hatalarından kaynaklanarak bu ülkede demokrasi kısa süreli kesintilere uğramış olsa da artık ondan geri dönüş olmayacaktır.
Olmayacağı içinde bugünkü iktidar sahipleri hayal de etseler artık Anayasa Mahkemesini kaldırmaya güçleri yetmeyecektir.
.
.