KİMİN DÜŞÜNCESİNİN ÜRÜNÜSÜN?
Esra Süntar

 

 

Akıl; tarihsel kıssaları yorumlar ve yaşanmışlıkları hayatınıza taşır...

Kuran; akıl yoluyla zihne enformasyon edildiğinde,  hiç açığa çıkmamış ve hiç yaşanmamış, aklın yorumlamasına kapalı ama şuursal yöne açık hale geldiğinde ise ancak bir sessiz harfin açılımını ortaya koyar.."Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" diyen hz. Ali,  bunu anlatmaya çalışmıştır. .Kuranın tümünü okuyabilmek için, ilk önce o tek harf olayını açığa kavuşturmalısınız...

Aynı bilgisayarın 0 1 ' i gibi en derin bilgidir...Harfi mukatta olarak da anılır..Zaten ilim bir açılmaya başladı mı, mânâ âlemindeki akışı durduramazsınız..

Kimin düşüncesinin ürünüsün? sorusunun cevabını bulduğunuzda, bir başkasının düşüncesinde seyr ediyorsan Deccal e tabisindir....Kendi düşünce gücünle varlığın seyrini belirleme yeteneğine kavuşmuşsan, başkasının ürünü olmaktan soyutlanmışsındır....

Öyle olmuyor işte ..Kuşaktan duyma nakil sözlerle....
Barkodu /kuranı madem sen oku!

Kuran'ı işletim sistemi olarak baz alırsak, yansıtıcılık görevi üstlenen kalbine yükleyeceğin ayetleri/sureleri = uygulamaşarı kendi kullanırlık yönünde belirlemen gerekir.. Böylece yaşantındaki olayları da ihtiyacın doğrultusunda geliştirebilmelisin...

Varlığın yönünden bahsettim... Foton belirsizliği veya varlığın konumsuzluğu, aynı fikrin terimsel farklılıklarından başka bişey değil....
Teoloji; akli yorumlarla kısıtlanan görüşü (kalp görüşü ile görüşten bahsediyorum) desteklerken,  quantum alanındaki varlığın belirsizlik özgürlüğünden dolayı size bir fayda sağlamaz....Kalıba koyar, putlar edinirsiniz gibi bir olay meydana gelir.....
Çünkü açığa çıkan tecelliyi akıl yorumluyor!

Barkod; yani bahsettiğim gibi, kodlanan mısınız?  Kodlayan mı? 

Algılarınız nereden besleniyor? 
Tüm bildiklerinizi bir kenara bırakmak, ne demek? 

Ciddi bir manyetik dalgalanma üretmek için önce sizden bağımsız hareket eden ve belirsizlik içeren kapasiteyi keşfetmeniz lâzım...Yoksa buradaki sözleri zaten anlamanızı beklemiyorum...

Demek istediğim şu; birşeye baktığınızda akli yoruma açık olan nesne ve olay belirsizlikten çıkar ve hayatınızı şekillendirir...Bu ise düşünceyi yönetemiyorsunuz, demektir. Çünkü belirsizliğe odaklanırsınız, akıl ile o enerji bozulumunu giydirirsiniz....Ne ile ? Size bu zamana dek lanse edilenlerle!

Bir de belirsizliğe yine odaklanırsınız, bu sefer o da ne? Sizin bu zamandır aklınızın ucundan geçmeyen ve dahi hiç şahit olmadığınız bir olay meydana geliyordur...Tanımlama, izah etme veya müdahale söz konusu değildir! İşte tam da orası; sizin gerçek dünyanızdır.......Aradaki geçişi gerçekleştirmek ise büyük irade gücü ve kudret gerektirir....Bir iğne deliği kadar boşluk dahi yoktur.....

İlk örnekte; tarihin ruhsal göçünde sizin bir yetkiniz olmadan yaşarsınız ve hep aynı olaylarla karşılaşırsınız....Çünkü her gördüğüne inanmışlık, alışkanlık halini almıştır....

İkinci örnekte asıl iman edilecek olanın aslıyla muhatap olursunuz.....Yetki verilir...



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/kimin-dusuncesinin-urunusun/6720