ANILARIM.. AGAH OKTAY GÜNER.. MEHMET TÜRKER..
Yalçın Toker

 

 

Bir aya yakın zamandan beri yeni yazı yazamıyorum.. Neden mi, sağlığım elvermiyor, keyfim pek yok..

İki gün önce, çok değerli siyaset ve bilim adamlarımızdan biri olan, kendisini dost bildiğim Agah Oktay Güner’le bir telefon konuşması yaptık..

 

 

Çok sevip takdir ettiğim, dost  bildiğim eski Bakanımızla konuşmak beni canlandırdı adeta.. Anılarım da canlandı tabii..

1970 yılların son yarısı.. Ülkenin her yerinde, sağ-sol çatışmaları yüzünden kan gövdeyi götürüyor..

Ülkeyi yöneten Ecevit ve Demirel Hükümetlerinin biri gidiyor, biri geliyor..

 

 

Ben o yıllarda MHP İstanbul il yönetiminde 2. Başkan’ım ve  aynı zamanda MHP’nin gazetesi Hergün’de yazılar yazmaktayım..

3 Ekim 1978 gecesi, komünistler MHP İl Başkanı Recep Haşatlı’yı, oğlu ile birlikte şehit edince, tüzük gereği ben İstanbul İl Başkanı oldum.. İşte Agah Oktay Güner’le dostluğumuz da o günlerde hız kazandı.. İlk tanışmam, 28 Eylül 1977 günü Hergün’ün bir yazarı olarak yaptığım Ankara ziyaretimde olmuştu.. O tarihte Milliyetçi Cephe Hükümeti iktidarda idi.. Demirel Başbakan, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş Başbakan Yardımcısı idiler.. Hükümette dört MHP’li Bakan vardı.. Agah Bey de Ticaret Bakanımızdı.

Ankara ziyaretimde önce Genel Merkez’de Türkeş’i ziyaret ettim.. Beni sevgi ile karşıladı.. (Bu arada.. Yaşar Okuyan’ın Ülkücü Gazeteciler Cemiyeti’nin fıkra dalında bana verdiği 3.lük ödülünü, Sayın Türkeş’in elinden almıştım.. 1.lik ödülü Ahmet Kabaklı’ya, 2.lik ödülü de Rauf Tamer’e verilmişti…)

Türkeş’ten sonra Ticaret Bakanlığımıza gittim.. Bakanımız Agah Oktay Güner beni kapıda karşıladı.. Bakanımızın kendi eliyle sunduğu çukulatayı ve meyve suyunu rahatça yiyip içememiştim.. Sebep, Anadolu’nun her yerinden, Bakanımızı tebrike gelen ülkücü ve partililerin izdihamıydı.

Neyse şimdi bu konularda fazla tafsilata geçmeyeyim.. Merak edenler Anılarım(*) kitabımı açıp, 230.sayfadan sonrasını okusunlar.

Agah Bey, Paris Sorbon Üniversitesi ekonomi bölümünde doktorasını yapmış, Hukuk okumuş, avukat olmuş, milletvekili olmuş, Ticaret ve Kültür Bakanı olarak ülkeye büyük hizmetlerde bulunmuş, değerli bir bilim ve siyaset adamımızdır. Gazetecilik ve yazarlık da yapmaktadır.

Yeniçağ gazetesinin en değerli yazarlarındandı, ama şimdi yazmıyor.. Son yazılarından biri olan 18 Temmuz 1918’li yazısını çok beğenmiştim.

Bu makalesinde, "Tek Adam Rejimi" nin Parlamenter demokrasinin yerine geçmesini eleştiriyor, “Ülkemiz siyaset alanında yaşamadığı bir tablo ile karşılaşacak” diye öngörüsünü açıklıyor ve bu iktidarın Türkiye'yi yönetmeye yetmeyeceğini ifade ediyordu.

Agah Bey de 1937 doğumlu.. Yaşı benimle aynı olmasa, herhalde kendisine seve seve ağabey derdim..    

Yukarıdaki satırları yazarken, birden aklıma Mehmet Türker’in, kitabevimde yayınladığım iki kitabı geldi.. Onlardan birinde de Agah Oktay Güner konusundaki takdir duygularımı yansıtmıştım..

Mehmet Türker vefat ettikten sonra ailesinin isteği ile iki kitabını yayınladım. Bu iki kitabı da makalelerinden seçmeler yaparak ben hazırlamıştım. Her yazının sonunda da açıklamalarda bulunmuştum.. İşte onlardan biri..

CEVAPSIZ KALAN SORULAR(**) kitabı sa: 102:

Mehmet Türker Türkiye Layığını Buldu” başlıklı bu yazısına; “AKP, 7 Haziran’da kaybettiğini, 1 Kasım’da buldu” satırları ile başlıyor, “halkımızın yüzde 49.5’i son 4 yılda ve son 5 ayda yaşananlara tepki vermek yerine iktidara oy verdi!..” diyerek devam ediyordu. Milletin, “Böyle bir yönetime ve bundan sonra da aynı şekilde yönetilmeye layık olduğunu gösterdi” eklemesini yaparak yapılan savurganlıkları sıralıyordu.

Ben de bu yazının sonunda HAZIRLAYANIN NOTU başlığı altında görüşlerime şöyle yer vermiştim..

“Mehmet, sen millet açken, milyonlarca kişi işsizken yapılan savurganlakları, dikilen Sarayları dile getiriyorsun.. Ben de bu konuya bir iki satır ekleyeyim.. Benim gözümde ekonominin en büyük uzmanlarının başında gelen kişi eski MHP’li Bakanımız Agah Oktay Güner’dir. Üstad, Yeniçağdaki 12 Ekim 2017 tarihli yazısında şu bilgiyi veriyordu:

AKP eliyle yıkılan ekonomimiz..

Ve devam ediyordu:

“Bu duruma bir örnek.. Avrasya tüneli, Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprülerinin toplam maliyeti 6 milyar 555 milyar dolardı. AKP Hükümeti bunları inşa eden özel şirketlere günde 243 bin araç geçeceği garantisi verdi. Ama günde geçen araç sayısı 86 bin.. Yani 157 bin lira araç açığı var. Günlük açık 2 milyar 419 milyon dolar.. Bu açık nasıl mı karşılanacak? Milletin cebinden çıkan vergilerle..”

Aynı hazin durumlar, üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala berdevam, öyle değil mi?

 

 (*) İhtilaler Darbeler Arasında Anılarım/Yalçın Toker, Toker Yayınları(*)www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve  [email protected]  (*) CEVAPSIZ KALAN SORULAR/Mehmet Türker, Toker Yayınlar(*)www.toker yayinları.com- Tel: 0535 3199349 ve  [email protected] 

 
 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/anilarim-agah-oktay-guner-mehmet-turker-/6224