ŞİRKETLERDE BİLE YÖNETİM DEĞİŞİKLİĞİ ZOR İŞTİR
Bülent Kuşoğlu

 

 

Tatil dönemi olduğu için toplumun üzerinde bir rehavet, umursamazlık ve bezginlik var görünüyor ama bu durumun oluşmasında en az tatil dönemi kadar etkili olan husus ülkede belirsizlik, umutsuzluk, endişe ve baskı ortamı oluşmuş olması. Toplumun bu durumunun sosyolog ve psikolog akademisyenler tarafından araştırılması gerekir bence. Siyasi partiler araştırma yaptırıyor ama oy almaya yönelik araştırmalar, tabi ki derman olmaya yönelik değil.

Umursamazlık ve endişe var ve iç içe ama tüm toplumu sarmış değil. Hiçbir sorumluluğu olmamasına rağmen gidişat ve gelişmeler konusunda çok alakalı olanlarda var. Bana gittiğim her yerde gidişat ve gelişmelerin sonu neye varacak diye soran ve çok doğru değerlendirmeler yapanlar da var.

Gerçekten kritik bir dönemdeyiz. Durumun kritik olmasının bir gerekçesi de Erdoğan’ın süresini doldurmuş ve gidecek olması. Gerçekten Erdoğan, süresini doldurmuş durumda, ancak, sorun giderken çok maliyet ortaya çıkarmaması, çok fazla hasar oluşturmaması. Veya BOP Eş Başkanı’nın süresini doldurduğu halde birilerinin işine yaradığı için intikalarının çok çok uzamaması… Türk demokrasisi, Erdoğan’ın gidişini siyasetle çözer ve demokratik sınırlar dahilinde bu işi başarırsa çok büyük bir kazanıma sahip olmuş olacaktır…

Genel bir bakışla dış politikada ABD ve Rusya arasında tam anlamıyla sıkışmış durumdayız. S-400 kullanamadığımız gibi F-35’den de olduk. AB üyelik süreci ve İslam ülkesi olma avantajlarımızı yitirdik. Suriye’de oyuna geldik. YPG/PYD’yi kabullendiğimiz gibi İdlib’de sıkışan DAEŞ Teröristlerinin pisliğini de bize temizletecekler gibi görünüyor. Doğu Akdeniz’de enerji organizasyonunun dışında kaldık, gösteri gemileriyle kendimizi kandırıyoruz. Ne doğal gaz buluyoruz ne de bulsak çıkarma gücümüz var. Dış politikamız gerçekten rezalet bir süreçte…

Ekonomi ise Erdoğan’ın ünlü “Enflasyon faizin sonucudur” teoremine takılmış, işsiz, finanssız, yatırımsız ve en önemlisi güvensiz seyrediyor. En sonunda borç bulamayıp, ithalatta yapamayınca “Yarabbi şükür cari fazla verdik” bile dedik. Ekonominin gitmediğini, iflas ettiğimizi içerden birinin haykırmasını boşuna bekliyoruz; Erdoğan gerçeğin söylenmesine asla izin vermez, iflası daha şiddetli yaşayacağız…

Devlet mekanizmasının çarklarının artık iyice yavaşladığını, kamu kurumlarının işlevlerini yitirdiğini, güçler ayrılığının, güçler birliğine döndüğünü görmemek mümkün değil. Cumhurbaşkanlığı Hükumet sistemi daha bir yılı dolmadan tartışılmaya başlandı ama bu sistem gelmese bile liyakatsiz atamalar sebebiyle devlet mekanizması durma noktasına gelirdi. En son olarak sivil bürokrasiden sonra asker bürokrasi bile liyakatsiz atamalara tepki göstererek toplu istifalar yaşamış durumda. El değiştiren belediyelerde tespit edilebilen bazı işler yolsuzluğun boyutları hakkında fikir veriyor ve düşündürüyor; Kim bilir merkezi idarede ne yolsuzluklar var?

Toplum ahlaken çökmüş, milli ve manevi değerlerini yitirmiş vaziyette… Değer ve kural üretemeyen bir toplum yapısı var. Çünkü, siyaset her konuda belirleyici… Kışlaya, camiye, okula girmemesi gereken siyaset en fazla bu yerlerde olumsuzluklarını göstererek toplumu etik olarak da çökertiyor…

Erdoğan, BOP Eş Başkanı olarak başladığı Türkiye’yi yönetme işinde gerçekten Türkiye’ye damgasını vurarak belirleyici oldu. 17 yıl sonunda geldiğimiz noktada çok endişeliyiz. Erdoğan, seçmen nezdinde hala güçlü, korkudan kimse gerçekleri ifade edemiyor, eden olsa dahi resmi soruşturmalar yapılamıyor, yapılsa dahi yargıya intikal ettirilemiyor ve sonuç alınamıyorsa da ekonomi, dış politika, devlet ve toplum hayatı sürecin sonuna gelindiğini gösteriyor.

Sonuçta baştan söylediğim gibi Erdoğan rejimi sona eriyor ancak sorun, konuyu demokratik sınırlar içerisinde çözebilmekte…

Samimi olarak söylüyorum, ben umutluyum. Özellikle, 31 Mart ve 24 Haziran Seçimleri topluma olduğu gibi bana da büyük moral verdi. Demokrasimizi, toplum ve devlet olarak kendimizi ayakta tutmayı başaracağız ancak hasarı az tutmamız şart…

Şirketlerde bile yönetim değişikliği, bir dönemin tasfiyesi zor iştir, özel çalışma gerektirir. Türkiye başaracaktır… 



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/sirketlerde-bile-yonetim-degisikligi-zor-istir/6167