KAHT-I RİCAL
Bülent Kuşoğlu


Bu hafta başından itibaren seçime 3 hafta kaldı. Şimdiye kadar da pek anormallik olmadan, kavga-dövüş, aşırı çirkinlikler gerçekleşmeden süreç işledi. Yalnız Erdoğan ve ekibi özellikle bakanları ve bürokratları demokrasiyi ve sabırları çok zorluyorlar. Bakanlar, ayrımcılık yapıyorlar, görevlerini kötüye kullanıyorlar, polemik yaratmak, tartışmaları şiddetlendirmek ve vicdanen rahatsız Ak Partilileri oy sandığına yöneltmek için her yolu deniyorlar. 

Siyasette bazı söylemleri bir yere kadar anlayabiliyorum ama devlet adamlığı ile özellikle devletin gücünü istismar ederek siyaset yapılmasını gerçek anlamda bir çiğlik olarak görüyorum. 

Geçen Cuma akşamüstü bir programa katılmak için arabamla giderken radyodan da Göbeklitepe açılış törenini dinliyordum. Göbeklitepe, tarih yazımını değiştirecek bir yer. Geçmişe doğru en fazla 7 bin yıl gidilebilirken Göbelitepe 12 bin yıl geriye gidiyor. Mısır piramitlerinden çok eski ve daha ilginç bir uygarlık var orada. Dini metinler de dahil hep insan oğlu önce tarım yapmayı öğrendi sonra yerleşik hayata geçti diye bize benimsetmiştir. Burada tersi bir durum var yani tarımsal yaşamdan çok önce yerleşik ortak bir yaşamın izleri var.  Ayrıca, o devasa taş oymalarda kullanılması gereken aletlerle ilgili en ufak bir bulgu yok. Nasıl ve neden yapılmış, muamma?  

Neyse, radyodan bu açılışı izlerken Sanayi Bakanı’na da söz verdiler. Ne ilgisi var ama her halde nezakettendir diye düşündüm. Ve Sanayi Bakanı’nın konuşması ile ağzım açık kaldı. Düşünebiliyor musunuz, Göbeklitepe gibi tarihi, dini söylemleri, uygarlık hikayesini değiştireceği kesin olan bir ören yerinin uluslararası çapta açılışı yapılıyor, bakanlar, üst düzey bürokrat ve yabancı davetliler, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Cumhurbaşkanı birer konuşma yapıyorlar. Hepsi Göbeklitepe’nin önemi konusunda kendi çaplarında kısa yorumlar yapıyorlar ve Sanayi Bakanı da konuşuyor. Nasıl bir ilgi kurdu ise zaten kısa oan konuşmasının bir bölümü şöyle;   

"Biz Harran Ovası'nda uydu takibiyle tarım yapıyoruz. Havadan ve yerden veri topluyoruz. Uydu teknolojileri kullanıp buğday, mısır ve pamuk nasıl daha verimli üretilir, çiftçimiz nasıl daha çok kazanır ona kafa yoruyoruz. Ama CHP zihniyeti çıkıyor, Türkiye'nin 20 yıllık hayali olan Uzay Ajansını engellemek için uğraşıyor. Türkiye Uzay Ajansını Anayasa Mahkemesine götürdüler. Biz uydudan tarım yapıyor, Uzay Ajansını kuruyoruz. Onlar Anayasa Mahkemesine yol yapıyorlar. Şimdi bizim ufkumuz uzayda ama bu CHP zihniyeti maalesef yaya bile değil, sürünüyor." 

Sanırım konuşması tercüme edilince yabancılar hiç mana verememişler, tercümenin yanlış yapıldığını düşünmüşlerdir. Belki de tercümanlar sorumlu davranıp, utanmışlar ve bu sözleri çevirmemişlerdir. Bu nasıl bir çiğliktir? İnanın çok şaşırdım ve üzüldüm. Ülkem ve devletim adına üzüldüm. Bakan konuşurken dediğim gibi arabamda radyodan naklen yayını dinliyordum. Önce yayın yapan radyo mu yanlışlıkla değişti diye baktım. Değişiklik yokmuş. Canım sıkıldı. Hemen ilgili arkadaşları aradım ve durumu detaylıca öğrendim.  

Konuyla ilgili geçen hafta CHP Grup Başkanlığı bir açıklama yapmış. Konu Uzay Ajansına karşı olmak değil de mevzuatta yapılan hukuk yanlışlarını düzeltmeye çalışmakmış. Konu hukukmuş. Şöyle; Bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Uzay Ajansı kurulması hükme bağlanmış ancak kararname bazı hükümleriyle Anayasa’ya aykırılıklar içeriyormuş. CHP söz konusu kararnamenin 4 hükmünü, Anayasa'ya aykırılıkları nedeniyle Yüksek Mahkeme'ye taşımış. Bu dört düzenleme ile ilgili kısa açıklamalar şöyle; 

Kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Cumhurbaşkanı kararnamesi ile Türkiye Uzay Ajansı görevlilerinin özlük haklarının düzenlenmesi mümkün değildir. 

Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun da Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile değiştirilmesi söz konusu olamaz. Kanunlarda değişiklik yapma yetkisi TBMM'nindir ve Cumhurbaşkanı kararnamesiyle kanunun değiştirilmesine göz yummak, hukuk devletini yok saymak anlamına gelecektir. 

Bütçe konusunda ajans yönetim kuruluna verilen; denetimi ortadan kaldıran ve keyfiliklere zemin hazırlayan harcama yetkisi var. Sayıştay denetimini kaldıran böylesine geniş bir yetkilendirmenin, şeffaflıkla bağdaşmayacağı ve suistimallere yol açacağına kuşku yoktur. 

Bilimsel araştırmalar ile yönetim kurulu üyelerine ödenecek huzur hakkını ilişkilendirmek, kamu kurumlarına arpalık gözüyle bakıldığının göstergesi niteliğindedir. 

Bu açıklamaları görünce daha da çok üzüldüm. Sanayi Bakanı, Göbeklitepe açılışı ve günlük çamur siyaset! 

Sanayi Bakanı’nın nezaket dışında bilmediği şu; Hukuk yoksa uzaya gidemezsiniz, uzaydan yararlanamazsınız… 

Göbeklitepe’yi inşa edenler Sanayi Bakanımızdan daha medeni idiler şüphesiz… 

Türkiye tam bir kaht-ı rical dönemi yaşıyor maalesef…  



Sayfa Adresi: http://www.turktime.com/yazar/kaht-i-rical/6046